kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Emre Akoz @ SABAH
Fax:
0212 354 36 19
 

Kansere karşı nano-denizaltı

Boya firması DYO'nun tam sayfa reklamına dikkat ettiniz mi? 'Nanoteknoloji'den söz ediyordu: " Maddenin yapısına atomik düzeyde müdahale ederek yeni maddeler ve ürünler geliştirmeyi sağlayan bilim dalına nanoteknoloji deniyor."
Nanoteknolojiden yararlanan DYO, yeni bir vernik üretmişti. Bu verniğin özelliği eskisinden çok daha esnek ama aynı zamanda çok daha dayanıklı olmasıydı.
Şu nanoteknoloji üzerinde biraz duralım.


Richard
Feynman ( 1918-1988) adlı son derece matrak bir fizikçi var(dı). 'Eminim Şaka Yapıyorsunuz Bay Feynman' başlıklı kitabını mutlaka okumalısınız! Bu cin fikirli fizikçinin başından geçen son derece eğlenceli olayları anlatıyor.
'Matrak' ve 'cin fikirli' sıfatlarına bakarak sakın adamı küçümsemeyin. Bir önem sıralaması yapılsa Einstein'dan sonra ikinci sırayı alacak bir dehadan söz ediyoruz: 1965 Nobel Fizik Ödülü'nün sahibi.
Feynman 29 Aralık 1959 tarihinde yeni bir bilim dalının doğuşunu müjdeledi. Amerikan Fizikçiler Derneği'ndeki konuşmada Feynman soruyordu: "24 ciltlik Brittanica Ansiklopedisi'ni neden bir toplu iğnenin başına yazmayalım?"
Bunu duyunca biz sıradan insanların aklına pirinç tanesi üzerine yazılan ayetler ya da giderek küçülen cep telefonları geliyor... Değil mi?
Hayır, Feynman'ın uğraştığı bu kadar 'basit' bir düşünce değildi. Büyük olanın küçültülmesinden söz etmiyordu.
Olaya tersten bakıyordu: "Madem nesneler belli bir biçimde bir araya gelen atomlardan oluşuyor... O halde neden biz de atomları, molekülleri tek tek ele alarak bazı nesneler üretmeyelim?"
Feynman bu düşüncenin devrimsel nitelikte olduğunun farkındaydı: "2000 yılında yaşayanlar dönüp geriye baktıklarında, şaşkınlıkla 'Bu fikir 1960'tan önce diye düşünülmemiş' diye soracaklar!"
Feynman'ın açtığı kapıdan geçen bilim sonunda 'nanoteknoloji'ye ulaştı. Nano, metrenin milyarda biri anlamına geliyor. Yani saç telinin 80 binde biri. Bu uzunluğa ancak 10 kadar atom sığabiliyor.
Eğer üretimi bugün yaptığımız gibi yukarıdan başlatmak yerine aşağıdan başlatırsak ne olur? Bu, yeni bir sanayi devriminin eşiğinde olduğumuz anlamına gelir!
Bu konuda en çarpıcı fikirlerden biri Eric Dexler adlı Amerikalı bir bilim adamına ait. Dexler atomları işçi karıncalar gibi taşıyarak istenen maddeyi üretecek ultra küçük robotlardan söz ediyordu 1980'lerde...

Bonfile
üreten robotlar!
Verdiği örnek şöyleydi: Bonfileyi nereden elde ederiz? İnekten. Peki inek ne yapar? Su içer, ot yer, nefes alır, vs. İnek bizim açımızdan bir bonfile üreticisidir. Et neticede proteindir. Protein ise amino asitlerin belli bir bileşeni: Korbon, hidrojen, oksijen vs. vs.
O halde ultra küçük robotlar bu maddeleri bir araya getirerek leziz bonfileler üretebilir!
Bazıları Dexler'a 'uçmuş bu adam' derken, daha sonra Başkan Clinton'ın yardımıcısı olan Al Gore onu ciddiye almıştı.
Dexler'ın fikirleri belki 'bilim kurgu' sayılabilir ama nanoteknoloji bir gerçek. Nanoteknolojik ürünler, çok değil 10 yıl içinde 1 trilyon dolarlık bir pazar oluşturacak.
Konu derin, karmaşık ve benim bilgi düzeyimi fersah fersah açtığı için bir örnek vereyim: Bugün kanser tedavisi zor bir iş. İlaçlar yan etkilere yol açıyor. Bozuk hücreler tamir edilirken, sağlıklı hücreler zarar görüyor.
Nanoteknoloji sayesinde akıllı ilaçlar üretilecek. Yani kansere karşı 'nokta atışı' yapılacak. İlaç bir nano-denizaltı ile damarların içinden doğrudan kanserli hücrelere taşınacak. Sadece kalpteki değil beyin damarlarındaki tıkanıklıkta benzeri yöntemlerle tedavi edilecek.
Uzak bir gelecekten söz ettiğimi mi sanıyorsunuz? Hayır, işte DYO nano-verniği Türkiye'ye getirdi... Bilim kurgu romanlarının dahi yazarı William Gibson'ın ünlü sözünü bir kez daha hatırlayalım: "Gelecek çoktan geldi ama eşit dağıtılmadı."

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bu konferans ortalığı karıştırır!   / 20-05-2005
 Gerginliğin maliyeti   / 17-05-2005
 Sarı rakı içer misiniz?   / 16-05-2005
 Taktım bu lafa!   / 15-05-2005
 Huntington geliyor   / 14-05-2005
 Vuruşarak çekiliyorlar   / 13-05-2005
 Edip Cansever tartışması   / 11-05-2005
 Tuhaf bir ziyaret   / 10-05-2005
 F.Bahçeli Serhat ve FQ   / 09-05-2005
 Kutsal dağa ne oldu?   / 08-05-2005
REHA MUHTAR
Cehennemde makul bedel
Tövbe......
MEHMET BARLAS
Ne bahar kaldı, ne de yaz geldi
Yaz mevsimini denizde...
İLKER SARIER
"İç görü" ve Ernest Hirş
Hirsch, Nazi Almanyası'ndan...
MAHMUT ÖVÜR
Fatih sevgisi bu mu?
Kadıköy mendireğine Fatih...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Eğlenmek yasaktır!
Kapı ve sütun komşum Savaş...
REFİK DURBAŞ
Hatırlanmayan yargı kararı...
26 Nisan 2004 tarihli...
SAVAŞ AY
Son Beyoğlu yazısı ve genelev...
HINCAL ULUÇ
Kadın üzerine bir Pazar masalı..
Ben masal diyeyim ama,...
EMRE AKÖZ
Kansere karşı nano-denizaltı
Boya firması DYO'nun...
Pamuk ipliğinde
Pamuk ipliğinde
Bu geceki F.Bahçe-G.Saray derbisi hem şampiyonu hem de Şampiyonlar...
Kupa maça gelmiyor
Kupa maça gelmiyor
F.Bahçe'nin başvurusuna rağmen Futbol Federasyonu "Şampiyon net...
'AB'nin sadık ortağı olmak istiyoruz'
Başbakan Erdoğan 'Hangi Avrupa'yı İstiyoruz' başlıklı yazısında...
'Hz. Ayşe bizden ileri'
Suriye first leydisi Esma Esad'ın özel konuğu olarak Uluslararası...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu