kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gulse Birsel @ SABAH
 

Milletlere göre tatil planları!

Şimdiden heyecan başladı değil mi? Bana sorarsanız yazın ilk belirtileri, havanın ısınması, güneşin parlaması falan değildir. İstanbul'un havası hiç belli olmadığından, yağmur ve kapalı havayla geçen nice mayıslar, hatta haziranlar bilirim. Marmara Bölgesi'ne yaz 15 Haziran'da gelir aslında. Doğma büyüme şehirli bir televizyon çocuğu olarak, bana göre, yazın ilk habercileri güneş kremi ve dondurma reklamlarıdır! Çocukluğumda "Uğur Dondurma Makinaları" nın, siyah-beyaz, sadece makinanın resminin göründüğü ve isminin dört beş kere tekrar edildiği 'müthiş' televizyon reklamını görünce, okulların kapanacağı, yazlığa gidileceği, 'tutti frutti' dondurma ve karpuz yenilecek günlerin yakın olduğunu düşünüp sevinmeye başlardım! Yaz tatilini bu kadar cazip hale getiren şey nedir? Yanmak mı? Yüzmek mi? Açık havada oturabilmek mi? Bence tembellik!

YAZIN HAYATIN AKIŞI YAVAŞLAR
Yaz mevsimi, belki de sıcağın ve öğrenciler için 'ful' tatil olması sebebiyle, tembelliğin, 'rölantide çalışmanın' vicdan azabı vermediği tek mevsimdir! Sonbaharda hamakta kitap okumak delilik değil de nedir? Sorarım size! Veya kışın, her öğleden sonra, bir saat şekerleme yapmak? Yazın bu ülkede, hayatın akışı yavaşlar. İnsanlar daha toleranslı, daha güleryüzlü olmaya başlarlar. İşten daha erken çıkılır. Hırs, iddia ve rekabet bir nebze azalır. Yaşam 'part-time' olur sanki! Fakat zannederim, bu bahsettiğim konu Akdenizli olmakla ilgili bir durum. Geçtiğimiz senelerde birkaç tatil köyüne gitmişliğim var. Örneğin Almanlar'ın 'tatil anlayışıyla' ilgili gözlemlerimi paylaşmak isterim. Alman için tatil, asla 'yavaşlamak', 'tembelleşmek', 'aylaklık' demek değildir. Örneğin, Münih sokaklarından gelişi güzel seçilmiş bir Alman vatandaşı, bütün sene çalışıp, diyelim ki üç hafta tatil yapar. Yaz gelip tatile çıktığında ise, aslında tek yaptığı, uğraştığı aktiviteyi değiştirmektir! Yani örneğin bankacılık konusuna gönül vermiş bir arkadaşımızsa, bu üç hafta için, kendisini aynı kararlılık, disiplin ve ciddiyetle 'sörf sporuna' adar! Aynı saatte kalkar, aynı saaate yatar! Bilirsiniz otellerin, tatil köylerinin kahvaltı büfeleri Almanlar için 7'de açılır, Türkler, İspanyollar ve İtalyanlar için 11'e kadar sürer! Alman arkadaş, sıkı ve sürprizsiz bir kahvaltıdan sonra (genellikle ülkesinde yediğini içtiğini ister) randevulu sörf (veya okçuluk, su kayağı, batik, cazdans ya da her neyse) derslerine başlar. Vücut ve beyninin sınırlarını zorlayarak, temel prensipleri öğrenerek, risk almadan, işin asıl altyapısını es geçmeden öğrenerek tatiline giriş yapar. Yani mesela Akdenizli, ilk hareket olarak hayatında ilk defa gördüğü sörfü alıp, denize girip, rüzgarda düşe kalka gitmeye çalışır, bir yandan da iskeledeki kızı keser ve öğlen ne içeceğini düşünürken, Alman, önce bu sporun tarih ve teorisini dinler hocasından! Hatta not alır! Bu esnada öğleden sonraki esneme, Pilates ve balıkçılık derslerini de ihmal etmez. Her şeyin saati bellidir. Hatta cumartesi akşamı yiyeceği yemeğin rezervasyonu, daha Münih'teyken yapılmıştır! Akdenizli, birinci haftanın sonunda, denizde sörfle gitmeye başladığında, muhtemelen Alman, sörfçülük konusunda bir kitap yazacak temel bilgiye ulaşmış, karada sörfün nasıl tutulacağının provasını yapmaktadır!

UYUMAK, UYUMAK İSTİYORUM!
Akdenizli, birkaç gün sonra sörften ve sürekli düşmekten sıkılıp, o saatleri, barda takılarak, güneşte sereserpe yatarak, tanıştığı kızla gününü gün ederek veya akşamdan kalma olduğu için uyuyarak değerlendirirken, Alman bütün teoriyi kavramış, denize çıkar ve genetik özelliklerinin de avantajıyla, harikulade sörf yapmaya başlar. Tabii ki belli bir program dahilinde, önce belirlenmiş uzaklıklara açılarak! Tatilinizi kim gibi değerlendirmek istersiniz bilmiyorum. Kimimiz otelleri, giyeceklerimizi, yiyeceklerimizi, koruma faktörlerimizden, kaç kilo vereceğimize kadar her şeyi hesapladık, programladık. Ben onlardan değilim! İş konusunda Alman arkadaşa, tatiller konusunda Akdenizli'ye daha yakınım zihniyet olarak! Dondurma ve güneş kremi reklamları kulaklarımda çınlarken, tatile gireceğim günü iple çekiyor ve bir süre sadece uyumak uyumak uyumak istiyorum! Plansız ve programsız!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Paris Hilton adındaki kız!   / 15-05-2005
 Taraftar ruhu!   / 14-05-2005
 'Modern' bir pazar günü!   / 01-05-2005
 Televizyon beyni geliştirir mi?!   / 30-04-2005
 Polat'la nasıl kanka oldum?   / 24-04-2005
 Uyuyamıyoruz!   / 23-04-2005
 Bikini mevsimi geliyor, kahır başlıyor!   / 17-04-2005
 Yogi Adnan'dan sağlık ve rahatlama teknikleri!   / 16-04-2005
 Sizleri 'gülme yogası'na davet ediyorum!   / 10-04-2005
 İşte belgesel seyredenler!   / 09-04-2005
GÜLSE BİRSEL
Milletlere göre tatil planları!
Şimdiden heyecan başladı...
AYŞE TÜTER
Başak salatası
Buğdayı haşlayıp, soğuttuktan sonra içine...
Resul Doğu insanlarını sembolize ediyor bence
Resul Doğu insanlarını sembolize ediyor bence
Aşka Sürgün'ün karanlık yüzlü karakteri 'Resul'e hayat veren oyuncu...
Kadınların yeni sesi Deniz Akkaya olacak
Kadınların yeni sesi Deniz Akkaya olacak
'Kadının Sesi' ve 'Yalnız Değilsin' isimli programların yayınlandığı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.