kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Yılmaz Güney efsanesine ilk yolculuk
Yılmaz Güney efsanesine ilk yolculuk


Bu birebir bir Yılmaz Güney hayat dilimi değil ondan yola çıkıp daha genel ve soyut şeylere ulaşmaya çalışan bir deneme.

Yolda"yı büyük bir merakla bekliyordum. Gördüğüme memnunum. Daha doğrusu, bir tabunun yıkılmasından, Yılmaz Güney'in o "bir türlü perdede gösterilemez, ekranda canlandırılamaz Türk büyükleri" kategorisinden çıkarılıp yeniden, bir film boyunca da olsa hayata dönmesinden hoşnutum. Aynı şeyi, Erden Kıral'ın uzun bir süredir çok özlediğim kendine özgü sinemasına kavuşmanın keyfi için de söyleyebilirim. Ama bu filmin doyurucu olduğunu söylemek kolay değil. O bir yana, Güney'i tanımayan, özel biçimde ilgi duymayan ve serüvenini bilmeyenler için gerçek biçimde ilginç olduğunu söylemek de kolay değil. Elbette dış görünümleri ve onların yapay handikaplarını aşmak gerekiyor. Halil Ergün Yılmaz'a, Yeşim Büber Fatoş'a benziyor mu tartışmalarının çok anlamı yok. Hele iki oyuncunun da son derece iyi birer iş çıkardıklarını ve duyarlılıklarıyla filme çok şey kattıklarını düşününce... Ama o kadar çok şey gerçeklerle çelişiyor ki... İmralı Cezaevi'nden nakil deniyor, bir adadan ayrılındığına değin hiç bir sahne yok. Yılmaz'ın İmralı'dan Isparta Cezaevi'ne nakledildiği biliniyor ama o zaman Doğu'ya, Kapadokya'ya gidişin anlamı ne? Filmin, basın bültenlerinde denildiği gibi "zaman ve mekan kavramı dışında bir işleyişe sahip olduğunu" ve de asıl amacının "Sandığımız kadar özgür müyüz?" sorusuna yanıt aradığını kabul etmek zorundayız. Yani bunun birebir bir Yılmaz Güney hayat dilimi değil, ondan yola çıkıp daha genel ve soyut şeylere ulaşmaya çalışan bir deneme olduğunu. Ancak o zaman filmi ciddiye alıp irdelemek mümkün olabilir.

ÖFKE VE DOSTLUK
O zaman, kuşkusuz ilgi çekici şeyler var. Yılmaz'ın elleri bağlı bir dev gibi, hep içerde, hep kapalı, hep özgürlüğünden yoksun bir yaratıcı olarak, kafasındakileri hep başka yönetmenlere teslim etmesi ve asla tam istediğini yapamaması olayının içerdiği dram, iyi ortaya çıkıyor. Bir sahnede, üzerinde neredeyse sandalye kırdığı insana bir dakika sonra içtenlikle sarılması, yine doğru bir tespit: Öfke fırtınalarının arkasından gelen dostluk, işte tam Yılmaz. Ya da, sürekli terleyen, şaşkın, kaygı dolu o resmi görevliler eşliğinde yapılan "yolculuk" sırasında, izbe bir kafeye birden dalan ve Yılmaz'ı bir sevgi halesi içine alan Kürt düğünü. O da görkemli bir sahne. Ve de filmin belki Erden Kıral açısından asıl önemli yanı. "Bayram" adıyla başlayan "Yol" başyapıtının onun elinden alınmasının yarattığı büyük kırgınlığın, yıllar sonra bir film aracılığıyla dile gelmesi, Yılmaz kadar o genç yönetmenin yaşadığı dramın da oldukça güçlü biçimde ortaya çıkması. Evet, bu kez bizden bir sinemasever filmi bu. Belki geniş kesimler için o denli parlak olmayan ama bir dönemde Yılmaz'ı tanımış, sevmiş olanlar veya onun efsanesine yaklaşmak isteyenler için her şeye karşın ilginç olan. Arkasından başka Yılmaz Güney filmleri gelmesini umarak.
DİĞER SİNEMA HABERLERİ
 Tarihin en büyük din savaşları
 Onun memleketinden çocuk manzaraları
 Macerayla nefes nefese
 İşsizlikten doğan cinayetler
 Almanya'da buluşan ırklar
 Onuru Hak Ettiler
 Genç asi ruhları müzikle eğitmek
 Kara mizah ve Amerikan rüyası
 Yerküremizde farkında olmadığımız çok şey var
 Komediler bu kez atakta
 Melinda'nın iki farklı yüzü
 Egzotik bir tatili özlediyseniz?
 Okan Bayülgen ayıp etti
 Çocuk Filmleri Şenliği Başlıyor
 Fellini başyapıtları çıktı
 Hayat koğuşta da çok zor
 Altın Lale başlıyor
 En acı haliyle ana-oğul hikayesi
 Bir operet dekoru gibi Hindistan
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
  » Sinema
    Gurme
Tekila yıllar sonra geri döndü
Tekila yıllar sonra geri döndü
Meksika'nın milli içkisi, agave kökünden damıtılır. 1997'de bir...
Tüp bebek doktorunun mucizesi
Dokuz Eylül Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gülekli...
Hamburg'da bir çete ve aile gibiyiz
Yönetmen Fatih Akın bir yandan Cannes'da juri üyeliğine hazırlanıyor...
Fransız kozmetik kralı makyaj modasını anlattı
50'den fazla ülkeye ihraç edilen ünlü Fransız kozmetik markası Christian Breton...
Çocuğunuz hayatı masallardan öğreniyor
Düşünce gücünün artması ve zor durumlarla başa çıkma becerisi çocukken dinlenen...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.