kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Filiz Akin @ SABAH
 

Büyücü

14 Şubat Sevgililer Günü'nde size daha önce söylediğim gibi "Sezen Aksu-Ata Demirer Show'"una gittik. Ses tesisatının bozuk olmasına rağmen Sezen'in başka bir planetten gelmiş bir büyücü olduğuna bir kere daha inandım. Bir ara sahneden indi bana doğru yürüdü "Sen ağlama" dedi, "ağlama gözbebeğim sana kıyamam." Önümde durduğu zaman sanki "Ağla" komutunu almış gibi gözümden yaşlar ip gibi akmaya başladı. Hafifçe çömelip elimi tuttuğunda gözyaşlarından bir perdenin gerisinden onu zor görüyordum. "Al yüreğim senin olsun / Yüreğim bende kalırsa dayanamam." Bütün salon silinmiş sadece önümde dev bir ekranda Sezen'in "Geri geldin ya işte, artık hiçbir şeye üzülme, sana kıyamam" diyen, duyguları yağmur olmuş gözleriyle yüzü vardı. Allahtan başka şarkılara geçildi. Yukarıda anlattığım sahne hiç olmadı. Çünkü Sezen bir ara sahneden indi ve bu şarkıyla salonda ses tesisatından duymayanların olduğu arka taraflara doğru gidip onlara söyledi, bana değil. Kendisine teşekkür için telefon ettiğimde "Ay Sezen! İyi ki o şarkıda bana doğru gelmedin. Bizim filmlerdeki sahneler gibi zırıl zırıl ağlayıp rezil olacaktık" dedim. Sezen şaşırdı. "Aa, sen dün gece konserde miydin?" "Evet, hem de en güzel yerde en önde, en ortada oturttular bizi." "Geleceksiniz diye biliyordum ama sonra yorgundu gelemediler herhalde dedim. Çünkü bakındım göremedim. Neredeydin Allahaşkına?" "Demet Akbağ'la yan yana oturuyorduk. Belki ışıklardan göremedin." "Yok" dedi, "Demet'i gördüm. Bir yanında Fatih Terim'le eşi Fulya vardı." "Öbür yanında da ben vardım işte..." "Yok olamaz" diye kestirip attı. "Öbür yanında bir oğlan çocuğu vardı." Kahkahayı bastım "O bendim işte". Hep sarışın Filiz Akın olduğum için en son beni kel halimle gören Sezenciğim kısacık kara saçlarla tanımamıştı. Adama değil de genç bir çocuğa benzetmesi hoşuma gitti. Ata Demirer'in bu kadar müthiş olduğunu bilmiyordum. Taklitler içinde en çok belgesel filmlerdeki hayvan taklitlerine, Bülent Ersoy ve Fatih Terim tiplemelerine bayıldım. Zaten en çok da Sayın Terim güldü o bölüme. O gece Demet Akbağ'ı yakından tanımaktan çok mutlu oldum. Yılmaz Erdoğan'la "Haybeden Gerçeküstü Aşk" adlı oyunlarının çok methini duymuştum. Önümüzdeki günlerde arkadaşlarla gidip göreceğiz. "Ajda'nın Buzbar'da konseri var" denince heyecanlandım. Hayat arkadaşı Okan Bey çok zarif biri. Beni en rahat edeceğim bir yere oturttu. Bütün salon ise ayakta. Yaş ortalaması 30. Ajda teknik bir sorundan dolayı gece saat 23.00'de çıkamayınca sigara dumanından zaten kuru olan boğazım çok yanmaya başladı. Ama inat ettim 24.00'e kadar bekledim. Hem Ajda'nın beyaz bir inci gibi pırıl pırıl görüntüsü ve sesiyle çıkışını gördüm, hem de gencecik insanların "Ajda Ajda" diye çığlıklar atarak şarkılarına eşlik edişlerini duygulanarak seyrettim. Ancak üç şarkı dinleyebildim. Yoksa benim sürekli öksürüğümden rahatsız olacaktı insanlar. Ama inanmayacaksınız Ajda da sesi de eskisinden daha güzel.

HAFTA SONU
Pazar günü birkaç Oscar alması beklenen 'Aviator' filmine gittik. Howard Hughes rolünde sözleriyle çelişkili bir playboyu, tutkularıyla parası dahil sahip olduğu her şeyi hayatını paramparça eden bu renkli kişiliği çok güzel canlandırmış Leonardo di Caprio. Ama oyunculuğuna hayran olduğum Kate Blanchett dahil kadınlar ne Katherine Hepburn ne Gene Harlow ne de Ava Gardner'e benziyordu. Hele Gardner'in uzayan gamzeli çenesi, elmacık kemikleri, bir rüzgar esiyormuş gibi gergin duran yüzü ve hülyalı bakışlarının yerine, tombik tombik yanakları olan, yüzünde rüzgar yerine sağlıklı bir sıradanlık dolaşan normal bakışlı güzel bir kadın koymuşlar. Film güzel ama uzun geldi bana. Üç gündür devamlı başım ağrıyordu. Filmin arasında dayanamayıp başımı soğuk suyla yıkadım. Tuvaletten öyle çıkınca Sönmez hem korktu hem de çok kızdı bana. Ben de ona migrenimin şiddetinden, en iyi olmam gerektiği şu günlerde yaşadığım gereksiz korkulardan, değişen ruh hallerimden (bir çok neşeli, bir karamsar) arasında gidip gelmekten yorulduğumdan bahsetmedim. Ama ilginç haberi sona sakladım. İkinci kontrolüm yapıldı. Radyo ve kemoterapiden oluşan tahribatı tamir etme çabası devam ettiği için çektiğim sıkıntılar hariç netice gayet iyi çıktı.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bahar sarhoşluğu   / 23-04-2005
 Önce sağlık   / 16-04-2005
 Manolyam   / 09-04-2005
 Baharın ilk dokunuşları   / 02-04-2005
 Çok yaşamak mı iyi yaşamak mı?   / 26-03-2005
 Her şeye rağmen   / 19-03-2005
 Zor sınav   / 12-03-2005
 Elize Sarayı   / 05-03-2005
 Büyücü   / 26-02-2005
 Yeni hayalim   / 19-02-2005
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Kadınlar mı sadık erkekler mi?
Sadakat konuşuyoruz. Bir...
FİLİZ AKIN
Sarı bilezik fırtınası
Karşımda Lance Armstrong...
Bir film şarap kurtaracak
Sideways filmi şarap dünyasının dengelerini bir anda değiştirdi. Şimdi...
Kalbiniz için iki kadeh yeterli
Günde iki kadeh kırmızı şarap, koroner kalp hastalıklarına yakalanma riskini...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.