kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Gerçekten ne olacak bu memleketin hali?
Bu dünyada olmaz olmaz..
ŞAKA

Gerçekten ne olacak bu memleketin hali?

Aktif siyasete girip sorumluluk almayı denemek yerine, tribünlerden sahayı gözleyip "Ne olacak bu memleketin hali" diye kendilerini perişan eden insanların sayısı oldukça fazla.
Hep Exupery'nin "Küçük Prens"inin minik bir planette rastladığı ve bir deftere uzaydaki yıldızları kaydeden adamı hatırlıyorum. Küçük Prens "Bu yıldızları deftere kaydedince ne olacak" diye sorunca adam ne cevap verir?
- Deftere yazdığım yıldızlar benim oluyor!
Böyle durumlar bizim hayatımızda o kadar çok ki.
Örneğin devletin çeşitli konularda aldığı ve "Resmi İdeoloji"ye dönüşmüş kararlar var. Bu kararlar alınırken ne halka danışılmış ne de dünyanın değişen koşullarının bu kararları yakın gelecekte havada bırakabileceği hesaplanmıştır. Çeşitli alanlardaki "Kırmızı Çizgiler" bunlara örnek olarak verilebilir.
Bakarsınız bu kararlar alınırken ne dedelerine, babalarına, ne de kendilerine hiç danışılmamış insanlar, bu kararlar için kavgalara girer ve bu kararları eleştirenleri "Vatan Haini" ilan etmeye yeltenirler. Kürt Sorunu, Ermeni Sorunu, Kıbrıs Sorunu, Ege Sorunu, Patrikhane Sorunu ve benzerlerine ilişkin "Resmi Pozisyonlar" bunların bazıları.
İşin en garip tarafı seçilip tek başına iktidar olmuş siyasi kadrolar da, kendilerini bu kararlara uymak zorunda hisseder. Yani aktif siyasete girip ülke sorunlarını çözme sorumluluğunu göze alan siyasetçiler de, bir bakarsınız siyaseti hariçten gazel okuyarak izleyenlerle birlikte tribünlerde oturup, "Ne olacak bu memleketin hali" şarkısını söylemeyi yeğ tutarlar.
Örneğin AK Parti iktidarı seçimi kazandıklarının ertesinde Kıbrıs için Annan Planı'nı kabul edebilselerdi, bugün Kıbrıs Türkleri de AB içinde olacaktı. Bu plan bir yıl gecikme ile kabul edildiği için, Kıbrıs hâlâ "Kriz" konusu olarak duruyor AB yolculuğumuzun üzerinde.
Biz köşe yazarlarının konumuna gelince.
Kendilerini ülkeyi yönetmekle görevli gören bazılarımız dışında, bizler de siyaseti tribünlerden izlemek durumundayız. Burada ya her gün "Ne olacak bu memleketin hali" diye ağlayabiliriz. Ya da yurt ve dünyanın sadece siyasetten oluşmadığını bilerek, siyaseti de insani faaliyetin bir parçası biçiminde ele alırız.
Tabii bir üçüncü yol da, Ankara'dan yükselecek her cümleyi dikkatle izleyip, "Derin Devlet"in fahri sözcülüğünü üstlenmektir.
Siz sayın okurlarımızın, biz gazete yazarlarının izledikleri yollardan sürekli hoşnut olmanız tabii ki mümkün değil. Örneğin ben "Bu kötümserlik bizi zorluyor" diye yazdığımda veya siyaset dışındaki yaşam alanlarını işlediğimde, siz sayın okurlardan olumsuz tepkiler de alıyorum. Örneğin Sayın okurumuz Hasan Karabacak şu mesajı göndermiş:
- Sn. Barlas, yazılarınız ve diğer tüm yazarlar hep milleti uyutmakla meşgul. TV yayınları, radyolar, dergiler vs.. Hep bu milleti uyuttunuz. Bu millet de hep uyudu. Düşündünüz ya uyanırlarsa ne olacak? Sosyal patlama.. Evet bu olacak. En iyisi siz uyutmaya devam edin ve yeter ki sizler iyi yaşayın...
Ama mesela Sayın Rahim Küçür ve Sayın Engin Akalın da kötümserlik ve sevgisizlikten benim gibi mutsuzluk hissettiklerini iletiyorlar. Sayın Adnan Akpolat ise düşüncelerini şöyle seslendirmiş mesajında:
- Yarınından değil birkaç saat sonrasından bile ümitlerini koparmış bir milletin evladıyız. Hızla yere çakılan bir uçağın içinde hissediyoruz kendimizi, gözlerimizi fena halde kapatmışız ellerimizle ve çakılma anını hayal ediyoruz, o an çekeceğimiz acıyı hayal ediyoruz ve inançlı olduğumuz için ölümden korkmadığımızı, fazla acı çekmeyeceğimizi düşünerek teselli buluyoruz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Eski ile yeni arasında kalmanın dayanılmaz ağırlığı..   / 28-04-2005
 "Dalgacı Mahmut" olmayı da denemeliyiz..   / 27-04-2005
 Erkek eve "Yüksek sadakat"le nasıl bağlanır?   / 26-04-2005
 Uykularını kaçıranlar o kadar fazla ki..   / 25-04-2005
 Reha Muhtar bizlere balans ayarı yaptı ya   / 24-04-2005
 Hayatı bir maraton temposunda koşabilmek..   / 23-04-2005
 Şimdi konuşan sonsuza kadar da mı konuşacak?   / 22-04-2005
 Bu yazıyı Başbakan Erdoğan okumasa da olur..   / 21-04-2005
 Türk-Amerikan ilişkileri eldivensiz tartışılırsa   / 20-04-2005
 Erdoğan "Özal Olayı"ndan dersler almalı..   / 19-04-2005
ALTAN TANRIKULU
Benim adım demokrasi
Bazen sabah 8'de telefon geliyor..
İLKER SARIER
1 Haziran 2005
Kusura bakmasınlar ama ben bu 1...
MEHMET BARLAS
Gerçekten ne olacak bu memleketin hali?
Aktif siyasete...
REFİK DURBAŞ
Trafik kanununda düzenleme...
"T.C. kanunlarına göre...
SAVAŞ AY
Bürokrasiyle mücadelede SABAH okuru faktörü
Dünkü...
HINCAL ULUÇ
Sizlerden..
Bugün bu sayfada benden yazı yok.. Neden...
EMRE AKÖZ
Akıllı kutusu
Klişeler insanların zihnine bir kere...
Gol zamanı şimdi
Gol zamanı şimdi
F.Bahçe-Trabzon maçı öncesi Nobre ve Anelka 6, Serhat ile Tuncay 8...
Rüştü atağı
Rüştü atağı
Beşiktaş, F.Bahçe'de kiralık oynayan milli kaleciyi istiyor. Cordoba...
Erdoğan "Kipa giymem" diyor İsrail bastırıyor
İsrail, Erdoğan'a "Sizde nasıl camide başörtüsü takılıyorsa, bizde de...
Başbakanlık 'Turkuaz Devrimi' iddiasını yalanladı
Gazeteci Ülsever ve Ilıcak'ın yazdığı "Turkuaz Devrimi" iddiaları,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu