|
|
|
|
Basın Konseyi dağılıyor
Show TV, SKY TV, Akşam ve Güneş gazeteleri de Basın Konseyi'nden ayrıldı.
Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi'nin, Başbakan'la görüşmek için, tüm basın kuruluşları temsilcileri ile yapılan toplantıda belirlenen 14 kişi yerine, patronu Vuslat Doğan Sabancı'yla gitmesine yönelik tepkiler büyüyor. SABAH Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'ın, tarafsızlığını yitirdiği ve tüm basın yerine "bir kısım medyanın" temsilcisi olduğu gerekçesiyle, Merkez Grubu'nun Basın Konseyi'nden ayrılma kararını duyurmasından sonra, Show TV, SKY TV, Akşam Gazetesi ve Güneş Gazetesi de Basın Konseyi'nden ayrılma kararı aldı.
TARAFSIZLIĞINI YİTİRDİ Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyesi olan Show TV Haber Genel Yayın Yönetmeni Alican Değer, Babahan'ın dün SABAH Gazetesi'ndeki yazısıyla kamuoyuna duyurduğu gerekçelere tümüyle katıldıklarını açıkladı. Değer, istifaya konu olan gelişmeleri anlatırken, yeni TCK'nın basın özgürlüğünü kısıtlayan hükümleriyle ilgili 50'den fazla gazetecinin katıldığı toplantıda, kendisinin de aralarında bulunduğu 14 kişinin Başbakan'la görüşme kararı aldığını hatırlattı. 14 kişi adına Başbakan'dan randevu istendiğini belirten Değer, Ekşi'nin önce kendilerine sormadan, "randevu verilmediği gerekçesiyle" randevu talebini iptal ettiklerini açıkladığını, sonra da yine kendilerine sormadan kararlaştırılan bir randevuya, patronu Vuslat Doğan Sabancı'yla gittiğini anlattı. Değer, şöyle dedi: "Vuslat Doğan Sabancı'ya bir lafım yok. Ama tek basın patronu olarak sektörü temsil eder gibi sunulması yanlış. Konsey bir grubun çıkarları doğrultusunda hareket ediyor izlenimini verdi. Biz de bu gelişmelerden sonra Konsey'in ve Oktay Ekşi'nin tarafsızlığını yitirdiğini düşünerek üyelikten ayrılmaya karar verdik."
ŞAŞIRTAN SAVUNMA Başbakan'la görüşmeye gidecek heyetin kendilerinden habersiz belirlenmesine tepkisini e-mail'le Ekşi'ye ilettiğini de kaydeden Değer, diğer konsey üyelerine de ilettiği cevabında ise ilginç ifadeler bulunduğuna dikkat çekti. Ekşi, patronu Vuslat Doğan Sabancı'yı Başbakan'la görüşmeye götürmesini şöyle savunuyor: "Basın tarihimizde, çalışan gazetecilerin sorunlarını kendi sorunu saymış ve onlarla omuz omuza hareket etmiş başka bir işveren yoktur."
|
|
|
|
|
|
|
|
|