Borsa, yapacağını yaptı mı?
Son gelişmelerin mali piyasalar üzerindeki etkisine bir günlük aradan sonra borsayla devam ediyoruz. İstanbul Borsası 2001 sonbaharından itibaren içine girdiği altıncı büyük yükselişinde hiç görmediği kadar yabancı talebiyle karşılaştı. Öyleki İMKB verilerine göre borsadaki hisse senetlerinin yüzde 65'i yabancıların eline geçti. Son yükseliş, yerli yatırımcıların güven eksikliğinden dolayı büyük ölçüde yabancıların alımlarıyla gerçekleşti. Dolar bazlı endeksin ulaştığı 2.21 cent'lik düzeyi, 20 yıllık geçmişinde İMKB'nin yaşadığı beş büyük yükselişten dördünü geride bıraktı. Ancak 2000 yılındaki çıkışının gerisinde kaldı. ABD enflasyonu ve faiz artışı korkusuyla gelişmekte olan ülkelerden başlayan sermaye çıkışları, İstanbul Borsası'nı 2.21'den yüzde 20.8'lik düşüşle 1.75 cent'e kadar indirdi. Büyük yükselişler içinde bu tür inişler olabilir. Hatta ayları bulan düşüşler bile görülebilir. Toparlanma neye bağlı?- Bu kez dış etkenle başlayan borsa düşüşünün toparlanmaya dönebilmesi, yabancıların yeniden piyasaya dönmesine veya yerli yatırımcıların devreye girmesine bağlı. Yerlilerin devreye girebilmesi için yeniden piyasaya güvenlerinin sağlanması gerekir. Güven eksikliğinin giderilmesi veya borsanın arzuladığı yatırım kültürünün oluşturulması zaman alıcı bir olay. Borsada fiyatlar gerilemeden yerlilerin devreye girmesi demek, yabancıların kârlı düzeylerden satıp Türkiye'yi terketmelerine olanak tanımak demek. Mola süresi uzar- O halde ne olacak? Borsa düşecek mi? Bu düşüş uzun vadeli yükseliş trendinin sonu mu veya uzun vadeli düşüş trendinin başlangıcı mı? 24 Şubat'ta yazdığımız "Borsada trend değişikliği mi, mola mı?" başlıklı yazıda, trendin henüz tamamlanmadığını belirtmiştik. Olumsuz gelişmelere karşı hâlâ aynı tahminimizi koruyoruz. Yalnız son olaylar molanın süresini uzatabilir. Geçen yılki FED faiz artırımı etkisiyle piyasalarda yaşanan ilk dalgayı hatırlayalım. Beş haftalık sürede İMKB Endeksi 1.62 cent düzeyinden 1.03 cent'e kadar inmişti. Bu da tepe ve dip noktası arasında yüzde 36.4'lük bir düşüş demek. Endeks bu düşüşten sonra kendini toparlamaya başladı ve mayıs ortasından itibaren girdiği yükseliş trendini şubat sonuna kadar sürdürdü. 2.21 cent'e çıkarak 10 aylık bazda yüzde 114.5 artış kaydetti. Bu sefer de yerli veya yabancıların ilgisinin artırılması için, dış etkinin zayıflaması yanında yurtiçi olumlu gelişmelerin güçlendirilmesi gerekiyor. Halbuki durum bunun tersi gibi. Yurtiçi olumlu gelişmelerin gücü şimdilik zayıf. Olayları toparlayacak hükümetin 17 Aralık öncesi icraat yeteneği azalmış gibi. Bütün bunların üstüne borsada halka arzlarda da hareketlenme var. Bunlar, piyasanın likiditesi kalıcı biçimde çekebiliyor ve fiyatlar üzerinde aşağı yönde baskı yaratabiliyor. Enflasyon belirler- Dışarıdaki beklentileri ve paranın yönünü değiştiren temel olay, ABD enflasyonunun yükselişe geçmesi. Bizde de piyasaların uzun vadeli yönünü enflasyon belirleyecek. Enflasyonun yükselişe geçmesi en azından bu aşamada beklenmiyor. Geçici olarak bazı yükselişler elbette olabilir. Ama uzun vadeli enflasyon trendinin düşüş yönünde olduğunda, piyasalar ve ekonomi yönetimi hemfikir. Dolayısıyla dışarıdan esen rüzgârın mali piyasalarda yaratacağı dalga bir yerde durulabilir. Hükümet eski performansına yeniden kavuşur, gerekli önlemleri alır, yurtiçi olumlu gelişmelerin gücünü artırır, enflasyonu düşürmeyi sürdürürse, belli bir aşamadan sonra faizler yeniden düşmeye, kurlar kontrol altına girmeye ve borsa canlanmaya başlayabilir. O aşamaya kadar, borsa şubat sonrası içine girdiği mola dönemini uzatabilir. Bu yönüyle bakarsak "borsa yaptı yapacağını" diyebiliriz. Bazılarının elini çabuk tutması da bundan. Sonuç- "Talih oynaktır, verdiğini çabucak geri ister" Puplilius Syrus
|