kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Yabancı mı olduk şimdi birbirimize?
Varlık sebeplerini unutanlar var
Şaka

Yabancı mı olduk şimdi birbirimize?

Yabancılaşma (Alienasyon) en etkili biçimde Karl Marx tarafından kullanıldı siyaset tarihinde. Marx'a göre, işçiler kapitalist üretim sürecinde kendi sınıflarına yabancılaşıyorlardı. Bu yabancılaşma onların sade günlük yaşantılarını değil, bilinçlerini de etkiliyordu. Dini inançlar vicdanları yabancılaştırıyordu, ekonomik yabancılaşma ise gerçek hayatı etkiliyordu.
Yabancılaşma daha sonra çok farklı alanlarda değişik düşünce sahipleri ve farklı mesleklerin mensupları tarafından sık sık kullanılır oldu.
Örneğin ulusalcılara göre globalleşme, insanları kendi kültürlerine ve değerlerine yabancılaştırır.
Örneğin kavgalı ayrılıkların ertesinde, çocuklar ebeveynlerine yabancılaşırlar. Buna İngilizce'de "Parental Alienation Syndrome" deniliyor.
Bir de "Yabancılaştırmak" kavramı var. Bunu, dışlanmak, aşağılanmak gibi anlamlar içinde de görebiliriz.
Örneğin bir toplumda bazı kesimler (Siyahlar, solcular, sağcılar, azınlıklar v.b) kendilerinin resmi ideoloji veya çoğunluk tarafından dışlanıp, yabancılaştırıldıklarını düşünmeye başlıyorlar. Bu düşünce sonunda örgütlenip, şiddet eylemleri koymaya kadar dayanabiliyor.
Kısacası "Yabancılaşma" artık günlük yaşama yerleşmiş, hemen her konuda kullanılabilen bir kavram. Mesela "Bush yönetiminde Amerika dünyaya yabancılaştı" dersek, bunu herkes anlamaz mı? Bir de insanların kendi mesleklerine yabancılaşması meselesi var ki, bizler bunu Türk toplumsal yaşamında basında da, siyasette de sık sık görürüz. İşin kötüsü şu anda bu olgunun şiddetlenerek siyasi yaşamımızı etkilemeye başladığına tanık olmaktayız.
Hepimiz biliyoruz ki, Başbakan Erdoğan liderliğindeki seçilmiş tek parti iktidarı, AB'den müzakere tarihinin alındığı 17 Aralık'a kadar sergilediği başarıyı bundan sonra da sürdürürse, bundan bütün Türkiye yararlanacak.
Ama bazılarımız iktidarın 17 Aralık'tan sonra ipe un sermeye başladığını düşünüyor ve bunu eleştirilerimizle seslendiriyoruz.
Başbakan Erdoğan ise bu endişeleri gidermek yerine, sert üsluplu polemiklere giriyor. AB yolculuğunda kendisine en büyük desteği veren sivil toplum örgütleri ve medya mensupları ile, arasını açıyor.
Sonuç ortada. İlgili bütün taraflar giderek kendi mesleklerine yabancılaşmaktalar.
Medyada da, bazı toplum kesimlerinde de "Bunlardan hayır gelmez. Zaten bunlar böyledir" düşüncesi oluşmaya başladı.
İktidarın da kendisini eleştiren meslek sahiplerine karşı "Zaten bunlar benim çevremden değil. Bunlar bana yabancı" düşüncesine kapıldığını görmemek imkansız.
Oysa demokratik, çoğulcu ve katılımcı sistemlerde, ne medya, ne de sivil toplum örgütleri siyasetçilerin alternatifidir. Başbakan Erdoğan giderse onun yerine ne bir gazete yazarı, ne de mesela TÜSİAD Başkanı gelir.
Demokrasilerde siyasi iktidarlar medya aracılığı ile kamuoyunu aydınlatırlar, medyadan yansıyan görüş ve haberlerle de, toplumun kendileri hakkında ne düşündüğünü anlayıp, başarılarını ölçerler.
Oysa şimdi Erdoğan medyayı nasıl tersleyebileceğini düşünmekte, karikatüristlere davalar açmakta.
Medyada ise hızla "Erdoğan'a haddini nasıl bildiririz" arayışı egemen olmakta.
Biz bu yabancılaşma süreçlerini daha önce de defalarca yaşadığımız için, bunun artık can sıkıcı olmaya başladığını ve mide bulandırdığını düşünenlerdeniz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bazı diyaloglar, monolog kadar tek taraflıdır   / 27-03-2005
 Kırgızistan'ın istikrarı bizi doğrudan ilgilendiriyor   / 26-03-2005
 Bayrak yakma olayı ve okur görüşleri   / 25-03-2005
 Türkiye yine köşeye mi sıkıştırılıyor?   / 24-03-2005
 Türk bayrağını yakan akılsız zavallılara..   / 23-03-2005
 Sorun Edelman'da değil Türk-Amerikan ilişkilerinde..   / 22-03-2005
 Gideceğim gurbet eldir, ya bulunur ya bulunmaz..   / 21-03-2005
 Anmak kadar anlamak da önemlidir   / 20-03-2005
 Türkiye'de "Mobber" nüfusu herhalde çok fazla?   / 19-03-2005
 Gölge boksu yönetim boşluğu doğurmaz ki..   / 18-03-2005
MEHMET BARLAS
Yabancı mı olduk şimdi birbirimize?
Yabancılaşma...
MAHMUT ÖVÜR
İstanbul'un konut ihtiyacı var mı?
Bu soruyu kime...
REFİK DURBAŞ
Bitlis Emniyet Müdürlüğü'nden açıklama
11-15 Mart...
SAVAŞ AY
Mehmet Ali Ağca belgeselinin memlekete katkısı ne...
EMRE AKÖZ
Bayrak refleksi
Reha Muhtar, Mehmet...
YAVUZ BAYDAR
Sağlık haberine 'evet'
Sağlık deyip geçmiyoruz artık.
Figo ile farkımız ne?
Figo ile farkımız ne?
Yıldıray: "Milli maçlarda, Avrupa Kupaları'nda Zidane, Figo, Beckham...
Yanal da beğenmedi
Yanal da beğenmedi
Ersun Yanal: "Değişimi ve başarıyı birlikte kovalarken, sonuç...
Kaya için geri sayım
AK Parti, enerji yolsuzluğunda adı geçen vekiller Cemal Kaya ve Nezir...
'Misyonerlik planlı bir harekettir'
Devlet Bakanı Mehmet Aydın, misyonerliğin siyasi amaçları olan planlı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu