23 Mart, Havaş'ın özel sektöre geçişinin 10'uncu yıl dönümüydü. Havaş Yönetim Kurulu Başkanı Murat Öztürk, geçen bu süre zarfında Havaş'ın güçlendiğini ve 90 milyon dolar ciroya ulaştığını söyledi Havaş'ın bu haliyle en başarılı özelleştirmelerden biri olduğunu belirten Öztürk, "Özelleştirilen pek çok şirketin devamlılığıyla ilgili sıkıntılar yaşandı. Oysa Havaş devletten satın aldığı niteliğini koruyarak devam ettiriyor" dedi.
Sanırım Türk Hava Yolları'nda genel müdür yardımcılığı koltuğuna oturmuş en genç yöneticilerden biriydi Murat Öztürk. Uçak mühendisiydi ve THY'nin planlama bölümünde 6 yıla yakın çalışmış, filo oluşumlarında söz sahibi olmuştu. Genel müdür yardımcılığı pozisyonuna kadar yükselmişti ki, devlet havalimanı yer hizmetleri işini yürüten Havaş'ı özelleştirdi ve şirketin yeni patronu Turgay Ciner'in ilk yaptığı işlerden biri de Öztürk'ü Havaş'a genel müdür olarak transfer etmek oldu. Dolayısıyla 31 yaşında THY'nin genel müdür yardımcılığı koltuğunda oturan Murat Öztürk, 32 yaşında da daha çetrefilli bir koltuğa oturmuş oldu. 1995 yılıydı ve Havaş'ta grev vardı. Çalışanlar özelleştirmeden dolayı huzursuzdu. Yıllarca hiç yatırım yapılmadığı için Havaş'ta yapılacak tonla iş vardı. Öztürk zor bir süreç olan ilk yıl Turgay Ciner'le birlikte Havaş'ı yönetti ve sonra rakip şirketin yani Çelebi'nin genel müdürü oldu. İşte bu serüven 6 yıl kadar sürdü ve bu kez Ciner Grubu'na dönerek, sadece Havaş'ın değil, turizm ve servisin de sorumluluğunu üstlendi. Havaş'ın yanı sıra, turistik ve metropol otelleri, Kemer'deki marina, inşaat grubunun faaliyetleri Öztürk'ün sorumluluğuna girdi. Murat Öztürk'le söyleşi yapmak üzere buluştuğumuz günün öneminin farkında değildim. 23 Mart Havaş'ın özelleştirilmesinin 10'uncu yıl dönümüymüş. İşte belki de bu yüzden, bu söyleşi biraz da Havaş'ın nerden nereye geldiğine odaklandı. Ancak turizm ve havacılıkta Ciner Grubu'nun yeni ve ilginç hedefleri de unutulmadı...
* Havaş özelleştirildiği sırada ne büyüklükteydi? Havaş o zaman da Türkiye'de yer hizmeti veren iki kuruluştan biriydi. Diğeri de Çelebi bildiğiniz gibi. Bugün itibariyle birbirine eşit büyüklükte iki şirket var pazarda.
* Özelleştirildikten sonra Havaş'ı bir yıl yönettiniz. O yıl çok sancılıydı. Ne de olsa bir grev yaşanıyordu şirkette. Sizin için zor oldu mu? Havaş'ın yapılandırma dönemiydi. O dönem çok hırpalayıcı bir dönemdi aynı zamanda. Özellikle grev vardı. Havaş'a çok uzun süre yatırım yapılmamıştı. Belki benim daha önce kurumsallaşmasını tamamlamış bir kamu şirketinde yani THY'de çalışmış olmamın verdiği tecrübe işe yaradı. İlk işimiz şirkette yatırım yapmak olmuştu. Evet çalışanlar huzursuzdu, grev vardı ama üstesinden gelmeyi başardık. Ben tabii birinci yılın sonunda şirketten ayrıldım ve diğer yer hizmetleri veren şirket olan Çelebi'ye geçtim. Altı yıl sonra geri döndüm ve Ciner Grubu'nda Havaş'ın da içinde yer aldığı turizm, servis ve havacılık bölümünü yönetmeye başladım. Biliyor musunuz, bugün Havaş'ın özelleştirilmesinin tam onuncu yıl dönümü.
* Havaş'a hem içerden hem dışarıdan bakmışsınız. O zaman on yıl önce özel sektöre geçen Havaş, bugün ne durumda? Size şunu söyleyebilirim ki, Türkiye'de gerçekten en başarılı özelleştirme Havaş'tır. Biliyorsunuz, özelleştirilen şirketlerin devamlılığıyla ilgili pek çok şirkette sıkıntılar yaşandı. Kimi devam edemedi. Kimi bölündü, parçalandı. Havaş bir kere devletten satın aldığı niteliğini tamamıyla koruyup, devam ettiriyor.
SORUN KUR REJİMİ
* Havaş hiç zarar etmedi mi son on yılda mesela? Havaş'ın devletteyken dönemsel zararları vardı ama biz aldığımız son dönemde zararda değildi. Biz yönetimi aldıktan sonra Havaş hem hiç zarar etmedi, hem de istihdam kabiliyetini kaybetmedi.
* Yani istihdam ettiğiniz kişi sayısı aynı mı kaldı? Yok tam öyle değil. Bilirsiniz, kamuda lüzumsuz istihdam çoktur. Bizim şu an Havaş çalışan sayımızla, on yıl önceki çalışan sayısı eşittir. Ama çok açık söyleyeyim, özelleştirmeden hemen sonra bizim ilk yaptığımız işlerin başında işçi çıkartmak oldu. Havaş'ın o günkü sayısı 2 bin 600 kişiydi. Ama aslında 1800 olması gerekiyordu. Yaklaşık 800 kişilik fazla istihdam vardı. Şu anda 2400 kişi çalışıyor. Ama hiç boş adam yok. Hepsi iş üretiyor, yani onun yeğeni, bunun kardeşi diye torpilli alınmış kimse kalmadı.
YTL'Lİ FİYATLANDIRMA İÇİN ERKEN
* Kuşkusuz son on yılda havacılık çok büyüdü. Peki Havaş ne kadar büyüdü? On yıl önce Havaş ve Çelebi'nin oluşturduğu toplam pasta, yılda 70 bin uçak iken, bugün 125 bin uçağa hizmet veriliyor. Havacılık büyüdü, turizm büyüdü. Biz de büyüdük. Havaş olarak yılda 60 bin uçağa hizmet verir hale geldik. Ciromuz 90 milyon dolara ulaştı. Havaş'ın bir de yabancı ortağı var. 1997'den beri şirketin yüzde 40'ı dünyanın en büyük yer hizmetleri organizasyonu olan Swissport'a satılmıştı. Dolayısıyla Havaş hem özelleşmiş, hem de şirketi yabancı sermayeye açabilmiş bir organizasyon.
* Gelelim değerli Yeni Türk Lirası'nın etkilerine. Dövizin düşmesinden zarar görüyor musunuz? Kur rejiminden, YTL'nin dövize karşı değer kazanmasından olumsuz etkileniyoruz tabii. Biz geleneksel olarak dövizle satar, Yeni Türk Lirası'na mal ederiz. Dürüstçesi bu eskiden lehte bir durumdu. Döviz hızla artıyordu...
* Ama tabii iş yapma şekli tamamen değişti. O günlerde yaşananlar da tam doğru değildi... Orası doğru. Sonuçta memleket için iyi olan her şeye bizim de katkıda bulunmamız gerekir. Ama tabii çok uzun bir süre yüksek enflasyonla yaşamış ülke bu durumdan çıkmış gibi görünüyor. Son iki yıldır değerli Türk Lirası kavramıyla yaşıyor. Bence hala biz, hepimiz yani bütün ticaret erbabı bunun ne kadar kalıcı olduğunu gözlemlemekle meşgulüz. Bir gün yine her şeyin allak bullak olacağı noktasında şüpheler taşımıyor olsam ben bugün bütün fiyatlarımı Yeni Türk Lirası'na çeviririm. Ama bence bizim gibi özellikle ihracatçı konumdaki bütün insanlar için bu tür kararları vermek için erken. Bir iki yıl daha gidişatı gözlemleyip,YTL'ye inancı yakalayıp, sonra bu tür kararları almak gerekiyor diye düşünüyorum.