Çukurova Elektrik örneğine bakan Erdemir'in satışındaki riski anlar
Mali piyasalardaki türbülansın durulmasını fırsat bilerek geçen hafta olduğu gibi bu haftanın son yazısını Erdemir'e ayırıyorum. Bunu da, şirketin sanayi sektörü ve Türk iş dünyası yanında sermaye piyasasına hayati önemdeki katkısı nedeniyle yapıyorum. Şirketin yüzde 46'lık kamu payının satışında hata yapılırsa bunun bedeli kamu kesimi için de, özel sektör için de, sermaye piyasası için de, yüksek olabilir. En kolay satış mı- Erdemir'in özelleştirilmesi çok kolay gibi görünüyor. Uluslararası dev şirketler kapınızda. Ama bunun aslında en zor özelleştirmelerden biri olduğunu belirtmiştik. Çünkü yabancı alıcılar karşısında yerli alıcılar ortada yok. Halbuki bu ay sonunda ilana çıkılacak, önümüzdeki aylarda teklifler alınacak. Herhangi bir gecikme olmazsa şirket bu yıl satılabilecek. Hazır alıcılar kapıya kadar gelmişken, Hükümetin özelleştirmede ve ülkeye yabancı sermaye çekmede ihtiyacı her zamankinden fazlayken, yaklaşık 15 yıldan beri özelleştirme sırası bekleyen Erdemir 2005'de satılabilir. Eksik olan yerli alıcılar- Erdemir'i yabancıların alması durumunda nelerin olabileceği üzerinde geçen hafta durmuştuk. Yabancılar Türkiye'de başka bir Erdemir fabrikası ve demir çelik dışında başka sektörlerde yatırım yapmayacaklar. Kârlarını eninde sonunda yurtdışına transfer edecekler. Yatırımlarını başka ülkelerde yapacaklar. Yerliler içinde Erdemir'i satın alacak sermaye birikimine sahip grup sayısı çok az. Dolayısıyla yarışın tek taraflı geçmesi ve bunun ileride önemli sakıncalar doğurması muhtemel. Çukurova'da olan- Aslında Erdemir'in özelleştirmesinde Türkiye'yi bekleyen risklere Çukurova Elektrik iyi bir örnek olabilir. Çukurova Elektrik'te yüzde 11.2 düzeyinde kamu payı 1993'te özelleştirildi. Şirket 1950'lerde Dünya Bankası öncülüğünde 30 bin yerli ortak katılımı ile halka açık kurulan ilk şirketti. Adana, Mersin, Kahramanmaraş ve Hatay illerinde 3.500'ü aşan işyerine elektrik satan şirket düzenli temettü ödemesi ve karlılığıyla sermaye piyasasında en etkin rolü üstlenen birkaç şirketten biriydi. İMKB faaliyete geçtikten sonra da Erdemir ile borsayı sürükleyen iki ana şirket olmuştu. İşte yüzde 11.2'lik kamu payının satışı bu şirketin sonu olduğu gibi, 10 binlerce sermaye piyasası yatırımcısının mağduriyetine yol açtı. Şirketleşmeye örnek bir yapı ortadan kaldırıldı. Şaşırtıcı benzerlik- Çukurova Elektrik'te yaşananların bir benzeri Erdemir'in başına gelir demek istemiyorum. Ama borsadan da tanıyorum ki, iki şirket arasında şaşırtıcı benzerlikler var. * İki şirket de kamu şirketi değil ama satılacak kamu hissesi nedeniyle özelleştirme kapsamında. * Her iki şirket de çok ortaklı ve bölgesinde yaygın şekilde hisse senetleri halk tarafından satın alınmış, kârlı çalışan ve temettü dağıtan şirketler. * Şimdi özelleştirilmesinde de benzerlikler ortaya çıkmaya başladı. Çukurova'nın özelleştirilmesinde yabancılar hiç yoktu. Erdemir'in satışında ise sanki yabancılar kıyasıya yarışacak, yerliler olmayacak gibi. * Çukurova'da en yüksek fiyatı verene hisseleri satmak durumunda kaldılar, ancak olabilecek en kötü sonuçla karşılaştılar. Şirketi kaybettiler. Şimdi de Erdemir'i en yüksek teklifi verene değil de Türkiye için en yararlı sonucu doğurabilecek teklife, en ideal gruba satılacağının işareti ve altyapısı yok. * Çukurova'nın satışı sermaye grupları arasındaki dengeyi değiştirmişti. Erdemir'in satışı da yerli yabancı sermaye arasındaki dengeyi değiştirme potansiyeline sahip. Değdi mi?- Geçmişte Özelleştirme İdaresi Çukurova'yı satarken özelleştirme gelirlerine sadece 81.1 milyon dolarlık bir gelir ekledi. Ancak aradan 10 yıl geçtikten sonra devletin sırtına yıkılan 5.5 milyar dolarlık zararın üretilmesine kaktıda bulunmaya, altın değerindeki bir bölgesel şirketi yok etmeye, arkada 10 binlerce sermaye piyasası mağduru bırakmaya değdi mi diye sormak gerek. Sonuç- "Attığın okun varacağı yeri bilmen gerek" Türk Atasözü
|