kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Asli Aydintasbas @ SABAH
 

Asker neden konuştu?

Dün öğle saatlerinde gelen Genelkurmay açıklaması, Ankara'daki haber merkezlerine bomba gibi düştü. Avrupa Birliği sürecinde uzun süredir sessizliğini koruyan asker, Nevruz nedeniyle yapılan DEHAP ağırlıklı kutlamalarda Türk bayrağını yakma girişimini son derece sert bir dille yanıtlıyordu: "Bu bayrak sahipsiz değildir."
Hiç şüphe yok ki, Genelkurmay'ın bu zehir zemberek açıklaması birçok kişi tarafından geçen hafta Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın demeçleriyle birlikte düşünülerek "Asker yeniden siyasete giriyor" şeklinde yorumlanacak.
Oysa bizce asker, siyasete girmekten ziyade, "bayrağa sahip çıkıyor." Çünkü Genelkurmay'ın dünkü açıklamasının zamanlamasına bakarsanız, bayrak yakma denemesinden 48 saat sonra gerçekleştiğini görürsünüz. Yani? Yani, TSK, bu açıklamayı yapmadan önce hükümete bir tepki göstermesi için fazlasıyla süre tanıyor. Olaylar DEHAP'ın pazar günkü Mersin mitinginde oluyor. Ancak Pazartesi günkü Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında, hükümetten net bir açıklama gelmiyor. Bir soru üzerine Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "İçimizde sorumsuz diyebileceğimiz, nasıl bir toprakta, nasıl bir vatanda yaşadığının farkında olmayan, nelerin pahasına verilmiş bir devletin vatandaşı olduğunu gururunu, sevincini yüreğinde paylaşamayan bir kısım insanlar var. Bizi sıkıntıya sokan, üzen bu neviden görüntüler, insanlar, bunların beyanları, tavırları ve sorumsuz davranışlarıdır" açıklamasını yapıyor.
Çiçek'in sözleri yanlış değil, ama kamuoyundaki (ve devlet kademelerindeki) bayrak yakma olayına karşı infiali karşılamıyor. Aynı şekilde Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, Genelkurmay açıklamasından birkaç saat önce Meclis'teki "Çanakkale'de atalarımız ay yıldızlı bayrak için şehit olurken bugün bazı bedbahtlar, bazı zavallılar bu bayrağı yere düşürüyorlar" sözü de, "Ankara standartlarında" yeterli tepki sayılmıyor.
İşte bu sebeplerden dolayı dünkü Genelkurmay açıklamasının, askerin siyasete girdiği "yeni bir süreç"ten ziyade, toplumun hassas olduğu bir konuda "boşluğu doldurma" olarak görmek lazım.
Bayrak, farklı dini, etnik ya da sosyal kökenden gelen insanların bir arada yaşaması için gereken "minimum" ortak payda. "Ayrılıkçılık" ve "demokratikleşme" arasındaki "net ve tartışmasız" çizginin ta kendisi. Bayrak olmazsa, gerisinin zaten olması mümkün değil. Bu yüzden de yalnız Türkiye değil, bir çok ülkede "bayrak yakma," kitleler tarafından toleransla karşılanmayan bir eylem.
Örneğin uzun yıllar yaşadığım "özgürlükler ülkesi" olduğu iddiasındaki ABD'de "bayrak yakma" eyleminin yasaklanması için büyük bir toplumsal hareket var. Eyalet kanunları bayrak yakmayı yasaklarken, 1989 yılında Anayasa Mahkemesi, büyük tartışmalar sonrasında bayrak yakmanın "ifade özgürlüğü" kapsamına girdiğine karar verdi.
Ama o zaman bu zamandır, Kongre üç defa anayasa değişikliğine giderek bayrak yakmayı yasaklamaya çalıştı. ABD'de anayasa değiştirmek, neredeyse imkansız. Ama bayrak yakmaya tepki o kadar ileri ki, Kongre'ye gelen anayasa değişikliği paketi, her seferinde Temsilciler Meclisi'nden geçti, Senato'da bir kaç oyla üçte iki çoğunluğu bulamadığı için kaldı.
Türkiye'ye dönersek, Çanakkale Zaferi'nin ihtişamlı ve "sanki yeniden keşfedilmişçesine" kutlandığı bir dönemde, bayrak yakma girişimi, "Batı kuşkuculuğu" ve "Batılılaşma" arasında sıkışan Türk siyasetini uç noktalara götürmeye yelteniyor.
Siyasal haklar ve demokratikleşme adına mücadele verenler samimiyse, en azından bu bayrak altında yaşayabilmeyi kabul etmeliler.
Sonra o bayrağın kimin için ne anlam ifade ettiğini yeniden tanımlamak ya da diğer talepleri tartışmak daha kolay olacaktır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 El öpme   / 22-03-2005
 Washington'la zor anlar   / 21-03-2005
 Edelman veda ederken   / 19-03-2005
 Kanaat önderleri   / 15-03-2005
 Belgin Doruk değil Fransız formülü   / 09-03-2005
 Başbakan medyadan dertli   / 05-03-2005
 Etiyopya mı?   / 03-03-2005
 Washington bilmecesinde son nokta   / 28-02-2005
 Gündem tıkandı mı?   / 23-02-2005
 Yolsuzlukla yaşamak   / 21-02-2005
ASLI AYDINTAŞBAŞ
Asker neden konuştu?
Dün öğle saatlerinde gelen...
MUHARREM SARIKAYA
Avrupa'ya uyarı...
Geçen üç gün içinde Türkiye'de...
YAVUZ DONAT
Türk Türk'ü nasıl kazıkladı?
Almanya'da, belgesel...
Bir annenin çöküşü
Geçen yıl öldürülen Barış Dönmez'in annesi Ayla Dönmez'in mücadelesi...
Başından geçenlerden habersiz gülümsüyor
Henüz anne karnındayken Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilen bir...
Bayrak Asla Sahipsiz Değil
Bayrak Asla Sahipsiz Değil
Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği dün bir açıklama yaparak,...
Bayrağımıza Laf Ettirmeyiz
Bayrağımıza Laf Ettirmeyiz
Brüksel'de bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mersin'deki Nevruz...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu