kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Tekne bizim evimiz
Tekne bizim evimiz

İngiliz eşiyle teknede yaşayan Hülya Leigh "Okyanusta Bir Türk Kızı" kitabıyla kendileri gibi hayalleri olanlara yeni ufuklar açıyor.

Lao Tzu'nun "Gerçek bir gezginin sabit bir planı yoktur ve amacı varmak değildir" sözünü kitabının ilk sayfasına alması tesadüf değil Hülya Leigh'in. O da İngiliz mühendis eşinin denizde yaşama tutkusunu paylaşarak 7 yılını teknede geçirdi. Rüzgar nereye götürürse oraya dümen kırdılar. Hülya Leight, "Amacım bayanlara mavi bir dünyanın kapılarını aralamak" diyor.

* Eşiniz çok cesurmuş. Siz hiç dümen tutmayı bilmezken sizinle okyanusa açılmayı göze almış.
Teknede her şey daha yavaş, tehlikeler daha az. Araba kullandığınız zaman reflekslerinizin daha sağlam olması, daha çabuk karar vermeniz lazım. Denizde ise öyle değil. Eşimin bana ilk söylediği "Bu tekne hata kaldırır. İstediğin kadar hata yapabilirsin. Zamanla alışıp seveceksin" oldu. Bana öğretmeye başladıktan sonra zaten tekneyi hissetmeye, anlamaya başladım. Tekne zaten iki yıl Antalya'daydı. 96'da evlendik, 98'de yola çıktık. Tekne Antalya'dayken iyi havalarda kısa mesafeli yolculuklarımız oldu, ben de o sırada alıştım.

* Tekneyi idare etmek araba kullanmaktan daha mı kolay?
Açıkçası ben araba kullanamam. Araba kullanmaktan ölürcesine korkarım. 18 yaşında korkumu yenmek için ehliyet aldım ama ondan sonra birine zarar veririm, biri bana zarar verir korkusuyla kullanamadım.

* Gece nöbetlerinde de korkmuyor muydunuz?
Eskiden bana sorsalar, kesinlikle çok korkarım derdim. Ama denizde korku hiç aklınıza gelmiyor. O kadar büyük bir güzellik yaşıyorsunuz ki orada... Ay olmayınca yıldızların ışıltısı muhteşem. Yıldızlar olmasa bir karanlık boşlukta gidiyorsunuz, adeta kendinizi bir uzay boşluğunda gidiyor gibi hissediyorsunuz. Denizde yakamoz da çok farklı, hiç karadan gördüğünüz gibi değil. Havai fişek ışıltıları gibi arkanızdan parlıyor. Bir kere de yine benim gece nöbetimde Azor Adaları'na giderken yunuslar geldi. Yakamozlar arasında yunusların geçişi hayatımda gördüğüm en güzel manzaralardan biriydi.

* Eşinizle tanışmadan önce de deniz hayalleriniz var mıydı?
Hayır, bütün denize açılma fikri eşimle tanıştıktan sonra oluştu. Ben gerçek bir gezme tutkunuydum. Hala da tutkunum. Havayollarında çalışmamın nedeni de bundandı. Havayollarında çalışınca bilet yüzde 90 indirimlidir. O şekilde Nepal, Hindistan, Avustralya gibi ülkeleri gezme fırsatım oldu. Denizden seyahatim de günü birlik tekne turlarıydı. Sadun Boro'yu duymuştum, ama demek ki o dönemde ilgilenmemişim, kitabını okumadığım için daha sonraları çok üzüldüm.

DENİZDE ART NİYET YOK
* Denizde bir kadın olarak kendinizi yalnız hissettiniz mi?
Hayır, hiçbir zaman. Zaten hiç kimseyi tanımasanız bile hemen yanınızdaki teknedekilerle tanışıp paylaşmaya başlıyorsunuz. Denizi seven insanlar arasında son derece içtenlik var, denizde art niyet, çıkarcılık yok.

* Yola Rodos'tan başlamışsınız...
Evet, Rodos, Ege Adaları... Hedefimiz İspanya'ya gitmekti ama İtalya'da kötü bir fırtınaya yakalanınca Yunanistan'da kışı geçirdik.

* Kışın denizde ihtiyaçlarınızı nasıl karşılıyordunuz?
Nasıl arabayla markete gidiyorsanız, ben de botla iskeleye gidip, alışverişimi yapıyordum.

* Kışın tekneyi bırakıp otelde kalmayı düşünmediniz mi?
Tekne bizim evimiz. Evinizi bırakıp başka bir yere gitmek istemezsiniz.

* Hiç sıkılmadınız anlaşılan...
Hayır, sıkılmaya hiç vaktim olmadı. Sevmeseydik geri dönerdik ama sevdik. Ertesi kış İspanya'da kışladık. Oradaki denizciler bize 'Amerika'nın doğu kıyısında göller ve nehirler birbirine bağlı. Florida'dan New York'a kadar denize açılmadan iç kısımlardan gidiliyor' dediler. Biz de bunu duyunca rotamızı oraya çevirdik.

* Okyanus geçişleriniz zor oldu mu?
İlk Güney Atlantik geçişimiz 18 gün sürdü. Normalde dünya turu yapanlar Pasifik Okyanusu'nu geçip Panama'ya devam ediyorlar. Bizim görmek istediğimiz yer ise iç denizden kuzeye giden yoldu... O günlerde 11 Eylül olayları oldu. Biz de Washington'a geldiğimizde New York'u iptal edip döndük.

* Görmeye değdi mi peki?
Kesinlikle... Teknenizi nehrin içinde düşünün. Ormanların içinde gidiyorsunuz. Tek ışık sizsiniz. Bazen de büyük şehirlerin içinden geçiyorsunuz. Bu çok kimsenin bilmediği bir hat, biz de bilmiyorduk. Daha da uzatmak mümkün ama yabancı tekneler için zor olabiliyormuş.

* En uzun yolculuk kaç gün sürdü?
Kuzey Atlantik hattında Bermuda'ya kadar 9 günde geçmemiz gereken yolu 13 günde geçtik. En kötü havaya, akıntıya burada rastladık. Bermuda'dan sonra Azor Adaları arası 25 gün sürdü. En uzun süre buydu. Azor Adaları muhteşemdi.

* Gözünüz arkada kaldı galiba?
Evet, ayrılırken gözüm arkada kalan yerlerden biri... Yemyeşil; zümrüt gibi... Belki de o kadar uzun denizde kaldıktan sonra bana cennet gibi göründü. Geçtiğimiz kış da İspanya'da kışladık.

ALIŞINCA BIRAKILMIYOR
* Türkiye'ye ne zaman döndünüz?
İspanya'dan sonra ben annemin vefatı dolayısıyla uçakla Antalya'ya döndüm. Eşim tekneyle geldi.

* Tekneniz şimdi Kemer'de demirli... Yakında tekrar bu güzelliklere doğru yelken açacak mısınız?
Tabii. Artık bu bizim için bir seyahat değil yaşam tarzı.

* Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz?
Emekli maaşım var. Birikmişimiz var. Tekneye ilk bindiğimizde henüz bitmemişti. Biz de nerede ucuz malzeme bulduysak onunla yaptık.

* Anlattıklarınıza bakılırsa denizde yaşam kadınlar için hiç de zor değil...
Bence bilinmediği, anlatılmadığı için zor geliyor. O güzelliklere alışınca bırakamıyorsunuz. Son yıllarda yalnız yabancılar değil Türkler de çok ilgileniyor. Denizde de başka pek çok Türk kadınlarla karşılaştım. Evde nasıl yaşıyorsanız teknede de aynı şekilde yaşıyorsunuz.

Figen Yanık

DİĞER HOBİ HABERLERİ
 Türk yatı 'Numarine' bir numaraya oynuyor
 Keyif sofrasından ecel masasına
 Mikrojet geliyor
 Uçakta dadı var
 Kısa...kısa...
 Klasiklerin sonuncusu modernlerin birincisi
 Helikopter-uçak geliyor
 Modern sanatın miladı
 Nazi karargahı otel oldu
 Tekerleri A380'i taşıyamadı
 Paslanmayan kadın
 Atasay'ın tasarım danışmanı Süer
 Yeniden doğuyor
 Çocukları 'Akıllı İşaretler' koruyacak
 Ersöz'ün imza günü
 Ekonomide uçan patron
 Yeni Boeing 777 dünyayı küçültecek
 Falcon 7X 2006'da göklerde
 Kısa...kısa...kısa...
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
  » Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
GÜNTAY ŞİMŞEK
THY eğitim uçağı alıyor
Daha önce pilot sıkıntısı...
STELYO BERBERAKİS
Yorgun Mülteciler
25 yıl önce Yunanistan'a kaçan Sinan...
BELKIS KILIÇKAYA
Bir Mektup
Paris gibi bir başkentte 70 milletle iç içe...
YASEMİN TAŞKIN
İki Yanlış Bir Doğru Etmez
Türk kadınların polisten...
FİKRET AYDEMİR
İnternet Çağında Sosyalizm
Avrupa'nın en solcu genel...
TURGAY NOYAN
Çağa ayak uydurabilmek
Okurların hoşgörüsüne sığınarak...
REFİK DURBAŞ
Barış için bir dakika
Birinci Körfez Savaşı sırasında -...
Deterjan kısırlık yapabiliyor
Deterjan kısırlık yapabiliyor
Böcek ilacından bulaşık deterjanına, kullandığımız pek çok ürün...
Şeker bir salgın gibi yayılıyor
Şeker bir salgın gibi yayılıyor
Şeker hastalığı dünyada ve Türkiye'de en hızlı artış gösteren...
"Niye Kürtlere yardım ediyorsun?"
Ferhat Şenatalar bir yardımsever. Hayatını ihtiyacı olanlara adamış.
Kazanmak için önce kaybetmek şart
"Yıllar önce albümüm 3 buçuk milyon satınca şaşırdım, biraz da...
Dağın Laik Şeyhi
Velid Canbolat, Lübnan Dağları'nda kuş uçurtmayan, inançlarını yüzyıllardır...
İçkiyle kumar olmaz
Ülke çapında son yıllarda yaşadığımız en büyük gıda felaketi patlak vermeden...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.