The Economist'in Türkiye raporu: "Türkiye'deki yolsuzluk, yabancı şirketlerin paralarını başka ülkelere aktarmalarının nedeni".
The Economist Dergisi Editörü Tim Hindle, ''Yabancı şirketler kendilerini sömürecek bir ülkeye gitmek istemiyorlar. Türkiye'deki yolsuzluk, yabancı şirketlerin paralarını başka ülkelere aktarmalarının nedeni'' dedi.
The Economist Dergisi'nin 19 Mart tarihli sayısında yer alacak Türkiye Raporu, ''Avrupa Birliği Yolunda Türkiye Ekonomisi'' konulu bir panelde tanıtıldı.
Tim Hindle, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok hızlı bir değişim sürecinde olduğunu vurgulayarak, raporda ''Eğer bugün Türkiye AB'ye üye olsaydı en fakir ülke olurdu ama çok da geri kalmazdı'' yönünde bir değerlendirme bulunduğunu belirtti.
Hindle, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecindeki en büyük avantajının ucuz işgücü olduğunu ifade etti. Raporda yer verilen gelir eşitsizliği konusuna değinen Hindle, Türkiye'deki asıl sorunun kişi başına düşen gelir değil, gelir dağılımındaki uçurum olduğunu söyledi.
Yabancı yatırımlara işaret eden Hindle, ''Yabancı şirketler kendilerini sömürecek bir ülkeye gitmek istemiyorlar. Türkiye'deki yolsuzluk, yabancı şirketlerin paralarını başka ülkelere aktarmalarının nedeni'' diye konuştu.
The Economist Dergisi'nin hazırladığı Türkiye Raporu'na ilişkin eleştirilere de yanıt veren Hindle, raporda Türkiye ekonomisine neden çok az yer verildiği sorusu üzerine, ''Geçmişe oranla ekonomik sorunlar az olduğu için daha az yer verdik'' diye yanıtladı.
RAPORDA YER ALAN FOTOĞRAFLAR
Hindle, raporda yer alan fotoğrafların Türkiye gerçeğini yansıtmadığı ve sübjektif davranıldığı yönündeki eleştiriler üzerine ise şunları kaydetti: ''Fotoğraflar konusunda bana danışıldı ve görüşüm alındı. Rapordaki türbanlı bayanlar, sizin Başbakanınız ve Dışişleri Bakanınızın eşlerinin fotoğrafları. Ayrıca o fotoğraflar bizim görüntülerimiz değil, Alem Dergisi'nin fotoğrafçısının görüntüleri. Orada çok zengin ve yakışıklı bir kişinin fotoğrafı da var. O kişi Cem Uzan.''
''MİLLİ BANKACILIĞA HALA İHTİYAÇ VAR''-
Toplantıya katılan Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince de konuşmasında, Türkiye'de artık tamamen kıta Avrupası disiplininde ve Avrupa normlarından hemen hemen hiç farklılığı olmayan bir banka mevzuatı bulunduğunu vurguladı.
Özince, raporda Türkiye'deki kayıtdışılığa ilişkin ifadelere işaret ederek, şöyle konuştu: ''Evet kayıtdışılık çok var. Hem de kayıtdışılık en çok finans sektöründe var. Nerededir bu kayıtdışılık? Yastığın altındadır. Finansal kayıtdışılık, Türkiye ve Avrupalı partnerlerimizin lehine değerlendirilebilir. Finanstaki kayıtdışılık azaltıldığında, Türkiye'nin özellikle İstanbul'un finansal merkezi olarak değerlendirilmesi daha kolay olacaktır.''
Ersin Özince, Türk bankacılık sisteminde yabancıların payına ilişkin soru üzerine, dünyada bankacılığın sermaye yoğun bir hal aldıkça konsolide olduğunu söyledi. Özince, ''Benim kaygım Türkiye'deki ana, stratejik sermayedarların bu alana ilgilerinin giderek azalacağı... Ülkemizde Borsa'da en büyük pay finans şirketleri ve bankalara ait. Türkiye'de özel büyük bankalar İMKB'de dahi kote olarak kalmaya devam ettikçe sorun olmaz. Ancak (serbest piyasa vizyonuyla bağdaşmaz) eleştirisini göze alarak, milli bankacılığa hala ihtiyaç var diye düşünüyorum'' dedi.
Sıcak para hareketlerine ilişkin soruya Özince, ''Bundan sığ piyasada etkilenme daha fazla oluyor. Ancak bundan kaçınmak pek kolay değil. İstikrar daha fazla artarsa, o zaman bunun etkileri hissedilmeyecek kadar platform genişleyecektir'' yanıtını verdi.
Eski Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ise enflasyon sorunu çözüldüğü için Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde ekonomik alanda ciddi problem olmayacağını, ancak tarım, eğitim ve altyapı gibi konularda bazı zorluklar yaşanabileceğini söyledi. Erçel, sıcak para giriş-çıkışlarına ilişkin, ''Bunun tek kurtuluş yolu AB gibi ekonomik ve parasal birliği olan bir bölgeye entegre olmaktır'' diye konuştu.