Protestoya tepki
Ligin 24. haftası iki 'enteresan' hadise ile noktalandı. Bu olaylar ise; 100. yıl hesapları yapan G.Saray'la, lider F.Bahçe'nin maçlarında yaşandı. 3-0 kazanan G.Saray'da Arif ve 88'de galibiyeti zor kurtaran F.Bahçe'de Deniz seyircinin protestosu ile karşılaştı. Futbolla ilgili herkes bilir ki Arif, UEFA şampiyonu Galatasaray'ın 1/11'lik hissedarıdır. G.Saray'ın kaldırdığı şampiyonluk kupalarının altındaki ellerden biri Arif'indir. Bu şartlarda Arif'e yapılacak normalin dışında 'ölçüyü aşan' protestolar ne kadar yanlış ise Hagi ve diğer yetkililerin protestoculara koydukları tepki de en az o kadar yanlıştır. "Herkes herşeyi biliyor, her şey eleştiriliyor, herkes kadro yapıyor" diye sürdürülen ölçülü protestoya ve eleştiriye tepki koymanında bir mantığı yoktur. Arif'in Ribery'ye attığı 3 pas da isabetsiz olacak, şampiyonluk adayı F.Bahçe'de "Deniz" diye bir futbolcu sarı-lacivertlilerin yüreğini ağzına getirecek ve kimse bunu eleştirmeyecek! Hadi canım! Edepli, ölçülü protesto ve eleştirinin ilgili olanların hakkı olduğu unutulmamalıdır. Edepsiz ve ölçüsüz protesto kimsenin haddi ve hakkı değilse G.Saray ve F.Bahçe takımlarının yıldız futbolcularının da böyle hata yapma haddi ve hakkı da olmamalıdır. Hele onları savunmak adına hocalarının seyirciye tepki koyma hakkı hiç...
Daum'un yanlışı İlhan Cavcavı değer, mütevazı ve akıllı uslu bir başkan. Fenerbahçe maçı çıkışı skordan canı yanmış bir takımın başı olarak serzenişlerde bulunuyor, feveran ediyordu! Saracoğlu Stadı çıkışında, çok vahim olmayan hareketleri büyüterek ve abartı ile anlatması, alıştığımız Cavcav tarzı ile çok da örtüşmüyordu. Dün itibarı ile İstanbul'un en güvenlikli stadını 'riskli' gibi tanımlamak gerçekleri yansıtmadığı gibi inandırıcı da olmadı. Her şeye rağmen Cavcav'ın diğer eleştirilerinde elini güçlendiren tek unsur Daum'un demeci oldu! Bay Daum'un Beşiktaş ile centilmence mücadele eden Gençlerbirliği'nin, Fenerbahçe maçında adeta 'meydan muharebesi' yaptığını ifade ederek 'kuşkulu' imalarda bulunması son derece yanlıştı. Bu demeci vermesi gereken en son kişi Daum olmalıydı. Çünkü teknik direktörlerin böyle bir sorumluluğu bulunmamaktaydı. 100 kez hatırlatmamıza rağmen 'boşluğa düşerek' verilen bu demeçlerden daha tehlikeli şeyin olamayacağını son kez hatırlatmanın yararlı olacağını umarım.
|