kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Eskisi kadar değilim ama serseriliği çok severim
Serseriliği özlüyorum

Cesur sahneleriyle konuşulan "Balans ve Manevra" görücüye çıktı. Bir milyon dolara mal olsa da en büyük hayalini gerçekleştirdiği için çok mutlu olan Teoman, "Filmde serserilik yıllarımı anlattım. O günleri çok özlüyorum" diyor.


Eskisi kadar değilim ama serseriliği çok severim

Teoman'ın dün gösterime giren "Balans ve Manevra" filmi Bodrum'da alkol seks ve müzikle geçen serserilik günlerini anlatıyor. Teoman, yazıp yönetip oynadığı ve yapımcılığını da üstlendiği filme 1 milyon dolar harcadığını söylüyor.

Şarkıcı Teoman'ın "Balans ve Manevra" adlı film vizyona girdi. Teoman'ın başından geçen gerçek yaşam hikayelerini anlattığı filmi için "Şimdiye kadar kazandığım birikimi bu filme aktardım" diyor. Sanatçıyla filmden başlayıp baba olma kararına ve hatta gelin-kaynana programlarına kadar uzanan bir söyleşi yaptık.

* Şarkı söyleyip konserler verirken film yapımcılığı ve yönetmenlik nereden çıktı? Çocukluğumdan beri film yapmak istiyordum. Geçen yıl "Artık zamanı geldi" deyip başladım. Yapımcı sorunu yaşamamak için de şimdiye kadar albüm satışlarından, konserlerden, sponsorlardan kazandığım paraları ortaya koyup yapımcısı da kendim oldum.

* Ne kadara maloldu? Milyon doları buldu. Böyle olacağını sanmıyordum. 200-300 bin dolara hallederim diye düşünüyordum.

* Yıllardır kazandığınızı bu filme yatırmışsınız, ticari kaygı taşıyor musunuz? Parayı çok düşünmek insanı bozar. Tabii ki yatırdığım parayı almak isterim. Kar peşinde değilim. O kadar yatırım yapıyorsunuz, 6-7 ayınızı harcıyorsunuz ama önemli olan güzel film olması. O yüzden film başlayana kadar para meselelerini düşünmedim. Ama üç gün geçtikten sonra "Filmi bugün kaç kişi izledi?" diye sormaya başlayacağım.

* Ortaya nasıl bir iş çıktı? Aslında bol karakterli bir drama. Oyunculuğa yüklendim. Çünkü ben çok atraksiyon yapabilecek istekte ve tecrübede değildim. Filmin ana teması insan ilişkileri.

* Kendinizi ve yaşadıklarınızı anlattığınızı söylüyorsunuz, gerçekten bunlar yaşandı mı? Yüzde 80'i gerçek. Filmde inanılması zor olaylar da var ama onların hepsi yaşandı.

* Filmin çıkış noktası, Bodrum'daki serserilik günleriniymiş galiba... 19 yaşında üniversitede okurken yazları elime gitarımı alıp Bodrum'a gitmeye başladım. Bodrum'da dört ay boyunca sabaha kadar eğleniyor, içiyor, kadınların peşinde koşuyor ve müzik yapıyordum. Gündüz de uyuyor ve diğer akşam yaşayacaklarımın planını yapıyordum. Yani uzun vadeli değildi orada hiçbir şey. Anı yaşayıp eğlenmeye bakıyorduk. O zamanlar müzikten, içki içmekten ve turist kadınların peşinde koşmaktan haz alıyorduk. Çok da eğleniyorduk. Başka da bir şey düşünmüyorduk.

BABA OLMAK İSTİYORUM

* Orada bu hayatı yaşayacak parayı nereden buluyordunuz? Gitar çalıyordum hatta iki yerde birden çalışıyordum. 19.00-20.30 arası bir yerde yemek müziği yapıyordum. Sonra başka bir yerde gitarla tek başıma çalıyordum. Uyduruk paralar alıyorduk ama o yaşlarda çok mutluydum. Hatta ben şu anda bile düşünüyorum, bayağı da zevkliymiş. Şimdi bile yapılabilir.

* Hala "serserilik" yapıyor musunuz? O kadar yıl boyunca yaptıktan sonra uzaklaşmak zor oluyor. Benim için eğlenmek yine aynı şeydir.

* Yani serserilik devam ediyor... Evet.

* O zamanki serserilik tarifinizden anladığım alkol, seks ve müzik için yaşamak... Şimdi yaptığınız serseriliğin tarifi nedir?. Şimdi de öyle, onların hepsi var ama çalışkanlık da var.

* Sorumluluk yok mu? Yok ya, alışmamışız biz ona. Gerçi eskisi kadar serseri değilim. Belki hem yaştan hem de artık bir işim olduğundan. Ama serseriliği çok severim.

* Filmde mesaj kaygınız var mı? İzleyenler mesaj alsın istiyorum, umarım da anlattığım mesajı alırlar. İsterim ki, bu film beni etkilediği kadar izleyenleri de etkilesin.

* Baba olmayı çok istediğinizi biliyoruz, ne zaman baba olacaksınız? Çok istiyorum... Hatta çocuk yüzünden kız arkadaşlarımla evlenmeyi bile düşündüm. Aslında ben evliliğe pek sıcak bakmıyorum. Bana çok uygun bir şey değil. Birden bire insanın üzerine alışık olmadığı sorumluluklar yükleniyor. Ama çocuk için bunlara bile razı oldum. Benim şu an kalbimde öyle bir boşluk var. Çok seveceğim bir varlığa sahip olmak istiyorum. İyi bir baba olacağımı düşünüyorum ama iyi eğitim veremeyeceğimden korkuyorum. İnşallah çocuğum yaramaz olur. Uyuyan, bir kenarda uslu uslu oturan bir çocuk istemiyorum. Ortalığı dağıtan bir çocuk olsun...

* Demek ki, yakında evlilik ve devamında bir çocuk olabilir. Evlilik olmadan çocuk olursa daha memnun olurum.

* Evlenmeden de çocuk yapabilirsiniz yani. Bayıla bayıla yaparım. Sevgilim, evlilik olmadan çocuk doğurmayı kabul ederse ne güzel olur valla.

* Anne adayı var mı? Şu anda yok. Aşık olduğum kadından çocuk yapma taraftarıyım. Ama öyle kadın olmazsa başka bir yöntemini bulacağım.

* Nasıl yani? O zaman anlaşarak yaparım. Yani zaten insanlar birbirleriyle cinsel ilişki yaşıyorlar. Evlenseniz de evlenmeseniz de yaşanıyor. O arada çocuk da yapabilirim. En kötü ihtimalle taşıyıcı anneyle falan hallederim.

* Yani çocuk için her yolu denemeye kararlısınız... Aslında bir fırsat yakalamıştım ama ödlek olduğumdan fırsatı kaçırdım. Beş yıl birlikte olduğum sevgilimden çocuk yapmaya çok niyetim vardı. "Artık tamam çocuğumu da yapacağım" diyordum ama olmadı, sevgilim beni terk etti.

* Şu anda sevgiliniz var mı? Altı aydır yok.

* Sosyoloji mezunu biri olarak gelin- kaynana programları hakkında ne düşünüyorsunuz? Ben yıllardır televizyon izlemiyordum. Geçen gün televizyona bir bakayım dedim, neler oluyor Türkiye'de diye. O kadar ilgisizim ki, bakanları bile tanımam. Neyse, telelvizyonu açtım, baktım, acayip şeyler oluyormuş... Gördüklerim midemi bulandırdı. Midemi bulandıran o programların olması değil, oraya insanların çıkmak istemeleri. Benim insanlıktan beklediğim ilk şey gurur... Orada gururdan söz etmek imkansız. İşini yapacaksın, güzel yapmaya çalışacaksın, iyi insan olacaksın, yalan söylemeyeceksin, çalmayacaksın gibi değerlerin olması gerekiyor. Anneanne gibi konuşmak istemiyorum ama yine de insanınn gururlu olması gerektiğini düşünüyorum. Onlar benim içimi acıtıyor. Rezil ediyorlar kendilerini.

* Yani bu programları zararlı görüyorsunuz öyle mi? Allah'tan ben şu anda 10 yaşında falan değilim. Bizim zamanımızda Türkiye çok renksiz, çok sıkıcı bir yerdi. Ama o zamanlar, insan ilişkilerinin veya biraz önce saydığım güzel şeylerin daha çok olduğunu düşünüyorum.

* Ahlaki anlamda bir yozlaşma var mı sizce? Benim için cinsellik ahlaktan tamamen bağımsız bir şey. Ahlak çıplaklıktan, yatak odasından geçmiyor. Kimseyi üzmeyeceksin, kimseye haksızlık yapmayacaksın, yalan söylemeyeceksin. Belki bunlar ilkokul kitaplarında yazıyor ama demek ki, ben hala oralardayım. İnsanlık ve ahlak ilkem bu kadar. Cinsellik ise bambaşka bir şey. Canım kadınlarla birlikte olmak istiyor, toplum istemiyor diye ben onlara uymak zorunda değilim. Bu ahlaksızlık değil, alan memnun, satan memnun size ne...

* Alkolik olduğunuz söyleniyor, doğru mu? Alkolik adam evde de içki içer ama ben evde hiç içmem. İçkinin tadından da nefret ederim. Ama sosyal bir içiciyimdir, dışarı çıkınca da içerim. Bünyem de çok zayıftır, hemen sarhoş olurum ama çok da severim sarhoş olmayı. Zevkli bir şeydir, serseriliğe uyar yani... Benim alkolle ilişki oranım haftada iki gecedir, gündüzleri bir bira bile içmem. Şerif Ercan serifercan@sabah.com.tr >>
DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Madonna'nın mutluluk rehberi
 İntihar ölüm için bir yardım çağrısı, umutsuz bir çığlıktır
 Gerçek aşk yoğunluk değil şekil değiştirir
 Evlilik kadının geninde var
 Annenizle aynı yerden giyinin
 Zenith'in yeni ruhu daha özgür
 Şehirde safari başladı
 7 gün 7 gece nerede ne yapmalı?
 Dışarı Çıkmadan Önce
 Farklı Bir Mekan Deneyin
 Zoom
 Alplerin hazine avcısı
 Dünyanın kadınları İstanbul'da
 Osmanlı'nın tartışmalı alanlarına yeni bir bakış
 Haftanın Kitapları
 Türk usulü beslenme programı
 Yoga yapan çocuklar daha rahat uyuyor
 İlkbahar ışıltısı her yerde
 Çadırda indirim mevsimi
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
AYŞEGÜL ALDİNÇ
Küçük şeyler
Yazar Kıbrıs'tan bildiriyor! Siz okurken...
KENAN ONUK
Ülkemizin aydınlık yüzü
Geçtiğimiz salı akşamı...
İstanbul'u en güzel anlatan masallar
İstanbul'u en güzel anlatan masallar
Bu senaryonun film haline gelebilmesi için bir dizi mucize daha...
Bir kaşık bal yemek için
Bir kaşık bal yemek için
Rushmore- Çılgın Liseliler" ve "Tenenbaum Ailesi"yle tanıyıp kendine...
Alkolü az aroması çok hoş
Kremalı likörler, baharat ve tıpta kullanılan otlarla yapılan klasik...
Sağlıklı zayıflamanın sırları
Bahar yaklaşıyor ve herkesi kışın alınan kiloları verme telaşı sardı. Kısa...
İranlı yönetmenin tabu yıkan filmi
Uluslararası Bağımsız Film Festivali'nde "20 Parmak" adlı filmiyle beğeni...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.