Kanun ve adalet
* Carew'den sonra Song da TV görüntüleriyle PFDK'ya gitti. Görüntüyle futbolcuya ceza konusundaki düşünceniz nedir? TV görüntülerinden ceza verilebilir. Ama bu tamiri mümkün olmayan eşitsizlikler yaratıyor. Her zaman söylüyoruz; kural veya kanunlar herkese yönelik olur. Bazıları için kanun veya bazıları için kural olmaz. Televizyon görüntülerini baz aldığınız zaman üç büyük takımın ve onların o haftaki rakiplerinin futbolcuları büyüteç altına alınıyor, her hareketlerinden ceza alıyorlar. Alsınlar; bir dediğim yok. Ama o zaman aynı hareketi yapan Süper Lig'deki, İkinci Lig'deki, Üçüncü Lig'deki, Amatör Küme'deki her futbolcunun aynı cezayı alması lazım. Bunu sağlayamıyorsanız, kanunu uyguluyorsunuz ama adaleti uygulayamıyorsunuz demektir. Kanunlar, adaleti uygulamak için vardır. Üç takım için geçerli kural olmaz. Öyleyse ne yapılacak, gözlemci görüyorsa onun gördüğüyle ceza alacak. Çünkü herkes için bu uygulama geçerli.
* Üç Büyükler'in maçları canlı yayınlandığı ve daha çok kamera ile çekildiği için adaletsizlik oluyor görüşüne aylar önce Federasyon Başkanı Levent Bıçakcı "Yayın havuzundan aslan payını onlar alıyor. Daha çok kamerayla izlenmeleri doğal" yanıtını vermişti. Herhalde şaka yapıyorsunuz. Bunu Levent Bıçakcı söylemiş olamaz. Bir hukukçu böyle bir ifade kullanamaz. Üç Büyükler, naklen yayınlardaki aslan payını seyirci sayıları ve dekoder sayıları karşılığında alıyorlar. Üç büyük kulüp ve camia naklen yayınlarda aslan payını alıyor diye, 13 kamerayla izlenip daha fazla cezaya layık görülecekse bu ülkenin adına Türkiye Cumhuriyeti değil, Patagonya Cumhuriyeti denir. Ben sevgili Levent Bıçakcı'nın hukukçu kimliğiyle böyle bir söz söyleyebileceğine, hatta düşünebileceğine ihtimal vermiyorum. Maçı etkileyebilecek bir pozisyon büyük ölçüde orta hakem, olmadı yardımcı hakemler, olmadı dördüncü hakem, olmadı iki gözlemci tarafından görülüyor. Saniyenin binde birlik bölümündeki görüntüleri tarayarak "Banka soygunu güvenlik kamerası" görüntüleri gibi futbol maçlarına kurallar getirmeye çalışırsanız, o maç maç olmaktan çıkar; adına da futbol denmez.
* Olimpiyat Stadı'nda İstanbuspor-Galatasaray maçıyla Şampiyonlar Ligi finali provası yapılacak. Federasyon böyle diyor. Bence Galatasaray için de avantaj. Galatasaray, İstanbulspor ile deplasman maçını bir nevi kendi sahasında oynayacak. Üstelik de, Ali Sami Yen'e göre çok daha fazla taraftarının desteğiyle. Bence şampiyonluk mücadelesi veren Galatasaray'ın taraftarı, yollar öyleydi böyleydi demeyip Olimpiyat Stadı'na koşmalı, Galatasaray'ı şampiyonluk mücadelesinde deplasman hüviyetindeki bu maçta yalnız bırakmamalı. Galatasaray taraftarı doğru davranırsa olay avantaja döner.
* Rıza Çalımbay, Gençlerbirliği maçı sonrası "Taraftar olsa farklı olurdu" dedi ama Beşiktaş önceki üç seyircisiz maçını da kazanmıştı. Bir de Çalımbay'ın açıklamaları kalan maçlarda yeni sezonun hazırlığını yapacağı izlenimi uyandırdı. Doğru mu yapıyor? Seyirciyle bu maçın ilgisi yok. Rıza Çalımbay sürekli yeni sistemler deniyor. Futbol kamuoyu 3-5-2'yi çok eleştirince, Gençlerbirliği maçında kendi takımına göre yeni sistemler denedi. Koray, Ronaldo, Ahmet Yıldırım ve İbrahim Toraman'dan kurulu dörtlü savunma çıkardı. Kanatlar yerine baklava düzeni dediğimiz dörtgenle ortadan hücumda çoğalmayı hedefledi. Ama G.Birliği maçı bu sistemin Beşiktaş'ta pek tutmayacağını gösterdi. Ben bunları normal karşılıyorum. Rıza Çalımbay, bu aralar deneyebileceği kadar fazla sistemi ve futbolcuyu denemeli. Yalnız bilmeli ki; kanatsız bu iş olmaz. Beşiktaş'ın kanatları da maalesef yeterli değil.
|