kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Görevli gitarıma bakınca her şeyin bittiğini anladım
Görevli gitarıma bakınca her şeyin bittiğini anladım
Yılmaz Güney'le yıldızımız barışmadı
Karafatma Yarışları
Türk Sanat Müziği'yle işkence yapılıyor diye şikayette bulundum

Bir İngiliz'in cezaevi notları

Türkiye'de esrarla yakalanıp 12 yıl hapis yatan Daniel Koplowitz'in anıları çok konuşulacak. Kitapta Yılmaz Güney ve Hasan Heybetli gibi isimler de var.

Yılmaz Güney'le yıldızımız hiç barışmadı. O gerçek bir deli ama aynı zamanda da dahiydi!

Heybetli gibi adamlar için namus her şeydi. Savaşçı ruhlarına ve cesaretlerine hayrandım.

Cezaevinde hiç işkence görmedim. İşkence varsa karakolda vardır, içerde bu olmaz.

İngiltere'ye döndükten sonra Türkiye'yi çok özledim. Bodrum'a yerleştim ve şimdi çok mutluyum.



Görevli gitarıma bakınca her şeyin bittiğini anladım

Musevi asıllı İngiliz Daniel Koplowitz Türk hapishanelerinde geçen 12 yılını kaleme aldı. Kitap Yılmaz Güney'den Hasan Heybetli'ye çarpıcı insan öyküleri ve olaylarla dolu.

İngiltere'de bir mülteci kampında başlayan yaşamı tek bir kitaba sığmayacak kadar karmaşık ve sıradışı. Daniel Koplowitz aslında matematik öğretmeni. Ama esrar kaçırmak suçundan çeşitli ülkelerde hapis yatmış. 1975-87 yılları arasında da Türk cezaevlerinde kalan Koplowitz, anılarını "Karafatmanın Sarayı" adlı kitabında anlatıyor. Üç yıl önce Bodrum Gümüşlük'e yerleşen yazar öyle mutlu ki başka bir yerde yaşamayı hayal bile edemediğini söylüyor. "Hayatımda tek istediğim şey kitap yazmaktı" dediğinde ona, "O kadar çok istemişsiniz ki, hayat size yazmanız için çok özel bir öykü sunmuş" diyorum. Gülüyor, "Biraz fazla acımasız oldu ama yine de bu kitabı yazabildiğim için çok mutluyum..."

* Geçmişimizde bizi yaralayan bir "Geceyarısı Ekspresi" filmi var biliyorsunuz... Türk hapishanelerinde 12 yıl yatmış biri olarak siz ne diyorsunuz? İşkence var mı, siz buna mağruz kaldınız mı
Hapishaneye girdikten sonra işkence yok. Karakolda yaparlarsa yaparlar, sonra kimse dokunmaz size. Bana ne bir gardiyan ne de başkası işkence yapmadı. Zaten korkuyorlar mahkumlardan, hapse girip belli bir süreyi atlattıktan sonra oranın asıl sahibi siz oluyorsunuz.

* Daha önce hiç hapis yatmış mıydınız başka bir ülkede? Yani Türk hapishaneleriyle diğerlerini kıyaslama şansınız var mıydı kitabı yazarken?
İran, Fas, Afganistan ve İsveç'te yine esrar suçundan atmıştım. Tabii oralarda ölmediğime ve hayatta kaldığıma dua ediyorum. Ama bir diğer önemli deneyimim İngiltere'deki hapishanelerde eğitmenlik yapmış olmam. Mahkumlara yazma eğitimi verdim yıllarca. Birçok hapishaneyi görme şansım oldu.

* Nasıl getirildiniz bu göreve?
Türkiye'den döndükten sonra İngiltere'de bir kitap çıkarmıştım. Hapis yıllarımı anlatan bir kitaptı bu. Bana geldiler ve bu işi teklif ettiler. Hapishane hayatını ve mahkumların psikolojisini iyi biliyordum çünkü. O yüzden cezaevlerinin farkını da biliyorum. İnanın burası çok çok farklı...

TÜRKİYE'DEN AYRILAMADIM
* Bu farkı anlatır mısınız?
Türkiye'de kötü olan şu; insanları eğitmeye, yetiştirmeye yönelik hiçbir şey yapılmıyor. Seni atıyorlar hapishaneye, bir de yemek veriyorlar tamam. Her şey alaturka. Hiçbir disiplin yok, eğitim yok... Hapishaneleri mahkumlar yönetiyor. İngiltere'de her şey bir sisteme dayalı ve ülkedeki tüm hapishanelerde aynı sistem, program geçerli. O da eğitim üzerine kurulu. ...

* Nasıl bir eğitim programı bu?
Eğer bir Batı ülkesinde suç işlemiş ve hapse girmişseniz eğitimli olup olmamanız çok önemli. Örneğin İngiltere'de tahsilli ve meslek sahibi bir adamsanız yandınız. Kendini hiçbir işe yaramaz hissetmen için seni bir nevi aşağılıyorlar ve hiçbir şey yaptırmıyorlar. Onlara göre aklı başında bir adamın herhangi bir suç işlemesi kabul edilir bir şey değil çünkü. Ama cahil, hatta okuma-yazma bile bilmeyenler hapisten okuyarak, yazarak ve mutlaka bir meslek öğrenerek çıkıyor hapishaneden. Ama orada da anlamsız şeyler yaşanıyor tabii.

* Kaç yaşındaydınız esrar içmeye başladığınızda ve neden esrardan yakanızı sıyıramadınız bir türlü?
17 yaşında başladım ama şunu bilmenizi isterim, esrar alışkanlık yapan bir şey değildir. O dönemde iki seçenek vardı ya komünist olacaksın dünyayı değiştireceksin ya da yerleşik düzeni reddederek siyasetin dışında kalacaksın... Hippilik yani, bunun en önemli simgesi de esrardı. En zararsız, en naif olanı oydu çünkü. Gerçeklerden bir şekilde esrarla uzaklaşıyordunuz. Çocukça, saf bir şeydi ama inanmıştık bunun iyi bir alternatif yol olduğuna. Sonra bütün hayatımı mahvetti tabii.

* Esrarla Suriye'den Türkiye'ye girmeye çalıştınız ve yakalandınız... Nasıl oldu tüm bunlar?
Aslında ben 1,5 ton esrar yüklü kamyondan sadece bir miktar çalıp gitarımın içine doldurmuştum. Bu mal Lübnan'dan geliyordu, daha sonra gemiye yüklenip Amerika'ya gidecekti. Ben gemide tayfa olarak çalışacaktım ve müthiş maceralı bir yolculuk yapacaktım. Hayatımda çok istediğim bir şeydi gemiyle Amerika'ya gitmek. Bir arkadaşım gitmişti ve çok güzel bir şey olduğunu anlatmıştı. Bu yolculuk fikri beni çok heyecanlandırdı hem de gemi esrar doluydu... Sınırda önce üzerimi aradılar ama görevlinin gözü gitarımdaydı. İşte o an her şeyin bittiğini anladım.

* Karşılığında büyük bir para da almayacaktınız, öyle mi?
Hayır bütün mesele böyle bir maceraya atılmaktı.

* Siz de esrar da Amerika'ya gidemediniz ama...
Yoo esrar gitti. Benim bildiğim Florida'ya ulaştı.

* 12 yıl hapis yatmak... Bu nasıl bir duygu, nasıl katlanıyor insan buna?
İlk başta hep bir umudunuz var ve sizi o ayakta tutuyor. Af çıkacak, cezam azalacak... Sonra alışıyor, daha doğrusu dışardaki hayatı unutuyorsunuz. Dışarda ne var ne yok düşünmüyorsunuz bile. Orası sizin eviniz gibi oluyor, katlanmak da bu şekilde kolaylaşıyor zaten.

* Hapisten çıktıktan sonra neler oldu?
Hapis sonrası hayatım süper gelişti. İngiltere'ye geldim, bir kitap çıkardım. Daha önce de söylediğim gibi İngiltere'de hapishanelerde mahkumları yazmaya teşvik etmek üzere bir programda çalıştım. Sonra London Weekend Televizyonu'nda muhabirlik yaptım. Bir haber için Türkiye'ye geldim ve evlenip, kaldım.

* Bir Türkle mi evlendiniz?
Evet, tiyatro eğitimi alıyordu. Birlikte Londra'ya döndük sonra. Ama ben yapamadım, Türkiye'yi özledim. Bir süre sonra boşandık. O Londra'ya yerleşti, ben de Bodrum'a.

* Peki ya aileniz?
Ben İngiltere'de mülteci kampında doğdum. Annem ve babam 1 yaşımdayken ayrıldılar. Annem Avusturya'ya, babam Berlin'e yerleşti. Babam Jan Kuplowitz tanınmış bir yazar, felsefeci ve siyasetçiydi Berlin'de, 2002'de öldü.

* Bir gemi yolculuğu sevdası size çok pahalıya mal olmuş... Filmi başa sarsak ve hapis yıllarını hiç yaşanmamış farzetsek, şimdi ne yapıyor olurdunuz?
Buna cevap vermek çok zor ama benim tek hayalim vardı, yazar olmak. Sadece yazmak istiyordum ve geç de olsa, şimdi bunu yapıyorum. Bundan sonra hep yazacağım çünkü artık para kazanmak zorunda değilim.

* Ne güzel... Mahsuru yoksa nasıl geçindiğinizi sorabilir miyim?
(Gülümseyerek)
Mirasçıyım... Babamdan büyük bir miras kaldı, onunla Bodrum'da ev yaptırdım, yeni bir arazi aldım. Bir criket kulübü kurmak istiyorum, bakalım gerçekleşecek mi...

İlknur Kızıltoprak

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Yemek yiyin fitness kuponu kazanın
 Çocuklar ve gençler kaçırmasın
 Big Star'a Türk desteği
 Travesti genelevi
 Dışarı Çıkmadan Önce
 7 gün 7 gece nerede ne yapmalı?
 İpler yeniden anne babanın elinde
 Onlar geleceği tasarlıyor
 40 yaşından sonra hayallerini gerçekleştirdi
 Kaldırım serçesine caz ritimleri
 Ünlülerin gizli aşkları
 7789 kişi 'ölüme son' dedi
 Barınağa terk edildi
 'Şiirsel ve ateşli'
 En iyi fotoğraf Reuters'in
 Fatma Nine'den türküler
 Karısı para kazanıyor o ev işlerini yapıyor
 Tasarıma büyük ödül
 Osmanlı arşivinde Kapalıçarşı sergisi
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
'Biz Türküz' desinler yeter
Hepimizin ağzında aynı...
Film değil sanki tadım kursu
En İyi Uyarlama Senaryo Oscar'ını kazanan "Sideways" filmi, kırmızı şarabı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.