kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Soli Ozel @ SABAH
 

Doğru tarafta durmak

Türkiye'de hem hükümetin hem de kamuoyunun önünde Ortadoğu ile ilgili ciddi bir tercih var. Orta ve Doğu Avrupa'da komünist rejimlerin yıkılması ve Soğuk Savaş'ın bitmesine benzer bir tarihi an yaşanıyor. Bu ana uygun bir siyaset geliştirilecek mi yoksa varolan vehimler, derinliksiz taktikler ve duygusallıkların hezeyanına teslim mi olunacak?
Yaşanan anın nihai sonuçlarını şimdiden kestirmek kolay değil. Boş bir iyimserliğe teslim olmak da gerekmiyor. Ancak kuşku yok ki zaman tünelinde sıkışıp kalan Ortadoğu'da on yıllardır birikmiş arayışlar, öfkeler, idealler, talepler nihayet toplumsal düzeyde ve siyaset alanı içinde açığa çıktı. Ceberrut rejimlerin bunları yok saymak ya da ağır şekilde bastırmak seçenekleri yok. Ağırdan da olsa rejimleri açmadan dış dünyadan ve özellikle ABD'den destek almak mümkün değil.
Yaşanan gelişmelerin ABD tarafından da isteniyor olması bunların kötü gelişmeler olduğu anlamına gelmiyor. Tıpkı Ukrayna, ondan önce Gürcistan'da olduğu gibi Ortadoğu Arap toplumlarında da dış gücün etkisi içerideki dinamiğin varlığıyla sınırlı. Yani Lübnanlılar, Suriye işgalinden memnun olsalardı Bush'un tehditleri veya Hariri'nin katli kitlesel bir siyasi muhalefeti tetikleyemezdi.
Irak Savaşı'nın depremi ve özellikle de Irak seçimleri yalnızca var olan ve haklı taleplere sahip toplumsal muhalefetlerin önünü açtı. Bundan sonrasında geniş bir meşruiyet tabanına sahip yeni siyasi yapıların kurulup kurulmayacağı bu geçişin ne ölçüde sakin gerçekleşeceğine bağlı. İslamcı siyasi akımları içermeyen bir yeni siyasal yapılanma ise demokratikleşme hayalinin bir hâyâl olarak kalmasına yol açacaktır.
Bu bağlamda Lübnan'da yaşananları iyi izlemek ve destek olmak gerekir. Muhalif hareketin en önemli özelliği iç savaşın ilk yıllarından beri ilk kez cemaatlerarası bir nitelik göstermesi. Yani Lübnanlılar Sünni, Maruni, Dürzi olarak değil Lübnanlı olarak siyaset yapmaya çalışıyorlar. Bu bağlamda İsrail'e en sert şekilde kafa tutmuş, İran ve Suriye tarafından desteklenen Şii kökenli Hizbullah'ın son gelişmeler karşısında aldığı tavra iyi bakmak gerekir. Hizbullah, muhalefete katılmasa bile büyük bir özenle Lübnan ulusal mutabakatı dışında kalmamaya çalışıyor.

Türkiye yara alır
Böyle bir tablo ortadayken Türkiye'nin Suriye'nin Lübnan'dan çekilmesini isteyen 1559 sayılı kararı açıkça desteklememesi yalnızca yanlış siyaset değil stratejik körlük işaretidir. Suriye'nin 40 yıllık hamisi Rusya ve Suudi Arabistan'ın bile bu talebi dile getirdikleri bir ortamda Türkiye dış politika açısından Suriye işgalini destekleyen İran dışındaki yegane ülke olma ayıbını taşımamalıdır. Hizbullah'ın terör örgütü diye nitelenmesine karşı çıkmalı ancak Lübnan'daki demokratik açılımı desteklemelidir.
Cumhurbaşkanı Sezer'in tam da bu gelişmelerin ortasında Suriye'ye yapacağı ziyaret bu nedenle büyük önem taşıyor. Eğer Cumhurbaşkanı'nın ziyareti Suriye'deki rejimi destekleme görüntüsü vermekten öteye gidemezse Türkiye bundan yara alır. Cumhurbaşkanı bu ziyareti ille de yapacaksa o taktirde Türkiye, Suriye rejiminden işgalin bitmesi, rejimin açılması ve Lübnan'ın egemenliğine saygı konusundaki beklentilerini açıkça dile getirmelidir. Eğer AB ve özellikle Fransa ile istişare ederek bazı mesajlar rejime iletilirse bu Türkiye'nin yeniden Ortadoğu diplomasisi içinde yer alması sonucunu da verebilir.
Aksi taktirde Türkiye tıpkı 1989'daki gibi tarihin dışında kalma ve bugünkü durumda da Ortadoğu denkleminde marjinalleşme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Savrulma   / 03-03-2005
 Yazarın ölümü   / 27-02-2005
 Yol ayrımı   / 24-02-2005
 Bush'un dünyası ve WSJ   / 20-02-2005
 Kürt başkanlı Irak, Türkiye'ye uyar mı?   / 17-02-2005
 Siyaset boşluk affetmez   / 13-02-2005
 Kerkük ve bölgesel güç   / 10-02-2005
 Yeni başlangıç   / 27-01-2005
 Sözün değeri   / 23-01-2005
 İkinci Dönem   / 20-01-2005
SOLİ ÖZEL
Doğru tarafta durmak
Türkiye'de hem hükümetin hem de...
Derbinin Kralı
Derbinin Kralı
Beşiktaşlılar'a 7 sarı çıktı. Necati, iki sarıdan kırmızı gördü...
Vura Vura Durdurdular
Vura Vura Durdurdular
Galatasaray'ın Ferraribery'si, ilk derbisinde de fırtına gibiydi. Ama...
Kanadoğlu: Yeni TCK, 1 Nisan şakası gibi
Kanadoğlu: Yeni TCK, 1 Nisan şakası gibi
1 Nisan'da yürürlüğe girecek yeni Türk Ceza Kanunu, Yeditepe...
'Yavrum!.. Fatih'im...'
Ankara'da toprağa verilen şehit pilot Yüzbaşı Fatih Devravut'un...
Kolu 'kanadı' kırıldı
Artvin'de, gözyaşları arasında toprağa verilen üstteğmen Fatih...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu