kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Kirca @ SABAH
 

Pazartesi sendromu...

Neyse ki bugün salı...
Pazartesi geride kaldı...
Sendromu da...
Aslında en iyi çözüm pazartesiyi takvim yapraklarından kaldırmak olmalı.
Her şey doğrudan salıdan başlamalı.
Böyle yapıldığında durumun değişmeyeceğini ve bu kez salı sendromunun yaşanacağını söyleyenler fena halde yanılıyorlar.
Çünkü hiçbir şey pazartesinin yerini alamaz.
Avrupa'da bazı ülkelerde yapıldığı gibi; pazartesi günleri mesaiye ve okullara öğleden sonra başlanması çözüm olabilir mi? Kısmen... Yine de, en iyisi pazartesinin hiç olmamasıdır.


Neden korkulur pazartesiden?
Çünkü her pazartesi, nasıl geçeceği ve nasıl sonuçlanacağı bilinmeyen bir başlangıçtır.
Nasıl geçeceğine ve nasıl sonuçlanacağına dair bilinmezlerin yarattığı gerilimdir.
Yaşanacakların, yaşanmadan yarattığı "ölçüsüz ve belirsiz" yorgunluktur.
Ne tuhaf!
Hayatın genelinde böyle bir korku yaşanmıyor oysa...
Yani koskoca bir hayatın nasıl geçeceğine ve nasıl sonuçlanacağına dair sorular, zihin kıvrımlarında yer bulamıyor kendine.
Önündeki beş çalışma günü yoruyor.
Önündeki yetmiş beş yıllık insan ömrü yormuyor.
(Sahi bizde kaç yıla çıktı ki ortalama ömür?)
Hayatın başlangıç sendromu, pazartesi sendromu kadar yormuyor...
Yoksa yoruyor mu?
Eğer yoruyorsa... Eğer öyleyse, şu ana kadar; hayatın bütününe ait, şuraya kaydettiğimiz "hissiyat"; tümüyle bize, yani bu satırların yazarına dair bir keyfiyettir.
Başkalarını gerginliklere ve erken yorgunluklara "duçar" etse de... Bizi, yani bu satırların yazarını yormuyor "ömrün pazartesileri" ...
Korkutmuyor, yeni haftanın pazartesileri kadar...
Sırrını da çözdük: Çünkü, bu satırların yazarı, hayata asla "Pazartesi"den başlamadı.
Hep "ömrün hafta ortası"ndan girdi işin içine. Hep "geç" başladı.
Pazartesileri atladı. Yorulmaya ve korkmaya vakti olmadı.
Şimdilerde neredeyse 17 yaşlarında başlanan televizyonculuğa, taa 27 yaşında "merhaba" dedi.
Ehliyetini 37 yaşında aldı mesela... (Ancak o zaman gerekli olmuştu çünkü!) O nedenle, korkmadı gaz pedalına sonuna kadar basmaktan asla! 42 yaşında "yurtdışı muhabiri"; 45 yaşında "anchorman" oldu ekranlarda.
Başkalarının müziği bırakmaya karar verdiği yaşta, kalktı "türkü albümü" de yaptı, iyi mi? Daha fazlası da yazılabilir... Lakin...
Bu yazıyı, bugün buraya yazdıran asıl vesileyi zikretmeden olmaz:
Bu satırların yazarı...
Hafta sonunda katıldığı; "Kariyerin İlk Adımları" başlıklı konferansta, kendi ömür hikayesini "tecrübe-i hayat" olarak dinleyenlere sunarken, ilk adımların "zaman"ı olmadığını anlattı meraklı bakışlara. İlk adımların günü ille de "Pazartesi" değildi yani.
Ve dedi ki:
"Yakında üniversite sıralarında dirsek çürütmeye de başlayacaktır yeni baştan. Hukuk Fakültesi'nin üçüncü sınıfında..."
(Konuyla ilgili haberlerdeki "kayıt silinme gerekçesi"nin karşısına yazılan "siyasi nedenler" gerekçesi, bize de oldukça "havalı" görünse de "devamsızlık" gibi sıradan bir bahaneydi ne yazık ki!)
Özetle... Kıssanın hissesi şuydu dinleyenlere:
"Hayata yeniden başlamanın yaşı yoktur!"


Lakin... Asıl sebebi zikretmeden hiç olmaz: Daha 19 yaşında; Türkiye'yi ve dünyayı değiştirebileceğini sanarak "hayli" erken bir "Pazartesi"den hayata başlangıç yapan biri için; kendi hayatını değiştirme mesaisine "hafta ortası"ndan başlamasının anlaşılmayacak bir yanı da yoktur kanımca.
Bu durumda... Kim korkar pazartesiden!..
(Daha "devrilmeyen otomobil"e dair ilk "icad"ımı yedi yaşındayken gerçekleştirdiğimi anlatmadım bile!)

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yazmak zorundaydım!   / 26-02-2005
 Ertesi gün..   / 24-02-2005
 O sabah!   / 22-02-2005
 Her pazar itiraf!   / 19-02-2005
 Patlama "Bahane", Ortadoğu "Perişan..."   / 17-02-2005
 Kadınlar cezaevinde Sevgililer Günü...   / 15-02-2005
 Ne mutlu "mutluyum" diyene!   / 12-02-2005
 Bu Yalnızca Sitem   / 11-02-2005
 "Kar"amsar olmadan!   / 10-02-2005
 Sizin en şiddetli kışınız hangisiydi!   / 08-02-2005
REHA MUHTAR
Doping alan bohem arkadaşlarım..
Şimdi anlatacağım...
MEHMET BARLAS
Bizim "Neo-Con"larımız daha fazla değil mi?..
Amerikan...
ALİ KIRCA
Pazartesi sendromu...
Neyse ki bugün salı...
MAHMUT ÖVÜR
Bu müteahhitleri kim koruyor?
Bakırköy'deki inşaat...
SAVAŞ AY
Hilal kız, kapatılan bar ve 'Why High One Why!.'
Why...
HINCAL ULUÇ
..Ve benim Oscarım.. Nurgül Yeşilçay'a!..
Aradan tam 3...
EMRE AKÖZ
'AKP: Pişmemiş aşure'
Utah Üniversitesi Siyaset...
Dikkat Security var!
Dikkat Security var!
Sakarya maçındaki olaylar yüzünden Disiplin Kurulu'na gönderilen...
Carew Yandı
Carew Yandı
Beşiktaş-Sakarya maçında Aytaç'a tükürdüğü televizyon görüntüleriyle...
Mazeret değil en iyi hizmetin arayışıdır
Adalet Bakanı Çiçek'in polise yönelttiği, "Mazeret üretmek yerine...
Pişmanım koz verdim
Sincan'da tankların geçişine yol açan Bekir Yıldız "Şimdiki aklım...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu