kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
  » Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdoğan 'ulusa seslendi'
Erdoğan 'ulusa seslendi'

Erdoğan : 'Türkiye ile ABD uzun yıllar boyunca dost ve müttefik olarak beraberliklerini sürdürmüş iki ülkedir. bugün de bu yakın ilişkiler rasyonel bir zeminde devam etmektedir', 'zaman zaman, çeşitli bölgesel ve konjoktürel sorunlara yaklaşımlarımızda üslup farklılıklarımız olabilir. ancak, iki ülke arasındaki ilişkilerin gerek tarihi derinliği, gerekse herhangi bir spesifik soruna indirgenemeyecek çok boyutlu niteliği, dostluğumuzun ve işbirliğimizin artarak devam etmesini de sağlayacak güçtedir'' 'bu dostluk ve işbirliğinin artarak devam etmesi için, medya ve sivil toplum kuruluşlarının da her iki ülkenin kamuoyunda olumsuz ve mesnetsiz önyargılara zemin hazırlamaması gerekir', 'ab'de yaşanan Kıbrıs ikilemi, BM nezdinde halen sorunlu bir alan olan kıbrıs'ın bir parçasını, nihai çözümü beklemeden üye olarak kabul etmesinden kaynaklanmaktadır' 'Türkiye şu anda, çözüme dönük uluslararası adımlar atılmadan, adil ve kalıcı bir çözümün zemini oluşmadan bir adım atmak durumunda değildir','şu anda atılması gereken adım; uluslararası camianın bir an önce Kuzey Kıbrıs üzerinde uygulanan izolasyonu kaldırmak üzere harekete geçmesidir'.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile ABD'nin uzun yıllar boyunca dost ve müttefik olarak beraberliklerini sürdüren iki ülke olduğunu, bugün de bu yakın ilişkilerin rasyonel bir zeminde devam ettiğini ifade ederek, ''Zaman zaman, çeşitli bölgesel ve konjoktürel sorunlara yaklaşımlarımızda üslup farklılıklarımız olabilir. Ancak, iki ülke arasındaki ilişkilerin gerek tarihi derinliği, gerekse herhangi bir spesifik soruna indirgenemeyecek çok boyutlu niteliği, dostluğumuzun ve işbirliğimizin artarak devam etmesini de sağlayacak güçtedir'' dedi.Erdoğan, bu dostluk ve işbirliğinin artarak devam etmesi için, medya ve sivil toplum kuruluşlarının da her iki ülkenin kamuoyunda olumsuz ve mesnetsiz önyargılara zemin hazırlamaması gerektiğini söyledi.

Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş programında yaptığı konuşmada, geçen iki buçuk yıllık dönem içinde, dış politika anlayışını hayata geçirmek için gerçekten çok çalıştıklarını ifade ederek, içeride istikrarı korumak; vatandaşların eğitim, sağlık, adalet, güvenlik ve özgürlük taleplerine karşılık vermek için gayret gösterirken, dışarıda bu meşruiyet zemini üzerinden çok önemli diplomatik adımlar atıldığını söyledi.

Türkiye'nin çevresinde bir güvenlik halesi oluşturmak adına çevre ülkelerle önemli diyalog mekanizmaları oluşturulduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, yıllardır çözümsüzlüğe terk edilen meselelere cesaretle çözüm arama iradesi gösterildiğini belirtti.

Bu çerçevede, özellikle çevre ve komşu ülkelerle yoğun bir ziyaret trafiği başlattıklarını; Rusya, Suriye, Ukrayna, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Gürcistan, İran, Bosna-Hersek ve Arnavutluk'la her alanda işbirliği imkanlarını geliştiren çok sıcak ilişkiler kurulduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın hazırlamış olduğu plan çerçevesinde, Kıbrıs konusunda atılan iyi niyet adımlarının dünya tarafından takdirle karşılandığı, Ada'da çözüme yakın duran tarafın Türk tarafı olduğu gerçeğinin dünya kamuoyu tarafından kabul edildiğini bildirdi. Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bütün bu gayretler sonunda Türkiye, dünyaya, çevresiyle sorun yaşamak istemeyen, dostane ilişkiler sürdürmek isteyen, ayrıca dünya barışına en üst düzeyde katkı sağlayan bir ülke olduğu mesajını net olarak verdi. Yine aynı dönem içinde küresel aktörler dediğimiz ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya, Çin ve Japonya ile de yakın ilişkiler geliştirdik.

Bu süre zarfında hem biz bu ülkelere ziyaretlerde bulunduk, hem de Almanya Başbakanı Schröder, AB Komisyon Başkanı Prodi, ABD Başkanı Sayın Bush, Avrupa Parlamentosu Başkanı Sayın Borrell, Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ülkemizi ziyaret ettiler. Bu çerçevede Dışişleri Bakanımız Sayın Abdullah Gül'ün Çin ziyareti de iki ülke arasındaki ilişkilere önemli bir açılım getirdi. Aynı etkinlik çeşitli uluslararası platformlarda da sürdürüldü.

Geçen yıl içinde hem NATO, hem OECD, hem de İslam Konferansı Örgütü ve İSEDAK zirvelerinin Türkiye'de yapılmış olması; ayrıca İKÖ genel sekreterliği görevine Türkiye'nin adayının seçilmesi çok önemli diplomatik başarılar olarak kayda geçmiştir. Yine göreve geldiğimiz günden bu yana yaptığımız rekor sayıda dış geziyle dünyanın pek çok bölgesine, pek çok ülkesine giderek, hem yılların ihmali, ataleti yüzünden bozulan, askıya alınan ilişkilerimizi iyileştirdik, hem de yeni siyasi, ekonomik ve kültürel işbirliği imkanları tesis ettik.

Bugün Türkiye ihracatta rekor üstüne rekor kırıyorsa; turizm gelirlerinde patlama yaşanıyorsa; dünya medyasında Türkiye hiç olmadığı kadar geniş yer alıyorsa, bütün bu gelişmelerde, çoğunu iş dünyamızın temsilcileriyle birlikte yaptığımız bu yoğun dış temasların elbette büyük payı vardır.

Türkiye dünyaya açıldıkça, insanımızın önünde de yeni ufuklar, yeni kapılar açılmaktadır. Dış politikada bu çok yönlü, aktif ve komplekssiz tavrımızı önümüzdeki dönemde de sürdürecek, Türkiye'nin dünyayla entegrasyonunu sağlayacağız. Çünkü bunu başarmak, Türkiye'nin de önünü açacaktır.''

PRATİK MESELELERE BAKIŞ AÇISI

Biraz da bugünün pratik meselelerine Hükümet'in bakış açısını vatandaşlarla paylaşmak, gelecek döneme ilişkin beklenti ve hedefleri ortaya koymak istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, bu sayede kamuoyunda merak uyandıran bazı noktaları da açıklığa kavuşturmanın mümkün olacağını söyledi.

Türkiye'de artık, Soğuk Savaş dönemini geride bırakan, yepyeni ve çok hareketli bir dünyada yaşadığının farkında olan bir yönetimin iş başında olduğunun bilinmesi gerektiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Bugün artık dünyaya bakarken, 30-40 yıl öncesinin gözlükleriyle bakamazsınız. Bugün kurulmakta olan dünya dengeleri, bugün işleyen uluslararası dinamikler, bırakın 30-40 yılı, 20 yıl öncesiyle bile karşılaştırılamaz'' dedi. O yüzden, bugünün dünyasını, otuz yıl öncesinin parametreleriyle, soğuk savaş döneminin gözlükleriyle, iki kutuplu dünyanın söylemleriyle anlamlandırılamayacağını belirten Başbakan, şöyle konuştu:

''Bu büyük değişim, Türkiye'nin, her alanda olduğu gibi, bilhassa dış politika alanında, çok yönlü, çok boyutlu, çok aktif ama çok da dikkatli bir seyir izlemesini zorunlu kılmaktadır. Biz bir ülkeyle veya bir bölgeyle ilişkilerimizi daha fazla geliştirmenin imkanlarını ararken, bunu bir başka ülkeyle veya bir başka bölgeyle ilişkilerimizi soğutmak; bunları birbirinin yerine ikame etmek amacıyla yapmıyoruz. Bizim derdimiz, bir merkez ülke, bir küresel güç olma yolunda ilerleyen Türkiye'nin uluslararası ilişkilerini, etkinliğini olabildiğince arttırmak; bunun için de imkanlarımızı sonuna kadar zorlamaktır. Bu bakımdan Türkiye'nin bu dış politika açılımlarını, bu çok yönlü ilişkilerini, bu dış pazar arayışlarını bir rota değişikliği olarak değerlendirmemek gerekir.

Türkiye, geleneksel dış politikasında radikal bir rota değişikliği yapma ihtiyacında değildir. Ancak, mevcut rotamızı, küresel bir izyonla, yeni dünya gerçeklerini göz önüne alarak bilinçli bir biçimde geliştirmek zorundayız. Biz dış politikada olayları kopuk kopuk değerlendirmemek suretiyle, resmin bütününü gözden kaçırmamaya çalışıyoruz. Ayrıca bütün ilişkilerimizde, karşılıklı saygıyı, iyi niyeti, ahde vefayı ve dürüstlüğü esas alıyoruz. Bu da bizim binlerce yıllık devlet geleneğimizin tabii bir sonucudur.''

'AB İLE REHAVET, ABD İLE PROBLEMLER...'

Son günlerde Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde rehavet, ABD ile ilişkilerinde de bazı problemler yaşadığı yolunda spekülasyonlar yapıldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Şunu hemen söyleyeyim: Sağlam temeller üzerinde bina edilmiş, çok uzun yıllara dayalı bu ilişkilerde zaman zaman bazı konjoktürel görüş farklılıkları olması son derece doğaldır'' dedi.

Nitekim, evvelki gün NATO Zirvesi'nde de vurgulandığı gibi, buna benzer spekülasyonların, ''transatlantik ilişkiler'' denilen Batı Avrupa-Amerika ilişkileri bağlamında da olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Ancak, Türkiye ile ABD uzun yıllar boyunca dost ve müttefik olarak beraberliklerini sürdürmüş iki ülkedir. Bugün de bu yakın ilişkiler rasyonel bir zeminde devam etmektedir. Zaman zaman, çeşitli bölgesel ve konjoktürel sorunlara yaklaşımlarımızda üslup farklılıklarımız olabilir. Ancak, iki ülke arasındaki ilişkilerin gerek tarihi derinliği, gerekse herhangi bir spesifik soruna indirgenemeyecek çok boyutlu niteliği, dostluğumuzun ve işbirliğimizin artarak devam etmesini de sağlayacak güçtedir. Bu dostluk ve işbirliğinin artarak devam etmesi için, medya ve sivil toplum kuruluşlarının da her iki ülkenin kamuoyunda olumsuz ve mesnetsiz önyargılara zemin hazırlamaması gerekir.''

IRAK

Sadece Türkiye'nin değil, bütün bölge ülkelerinin ve hatta bütün dünyanın gündeminde çok kritik bir yer tutan Irak sorununa da kısaca değinmek istediğini belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, bölgede istikrarsızlığın ve savaş şartlarının bir an önce sona erdirilmesinden, Irak'ın bütünlüğünün bozulmasına yol açacak girişimlere meydan verilmemesinden yana olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan, ''Bunun için de, bütün ulusal kaynaklara Irak halkının tümünün sahip olacağı; hiçbir etnik, dini veya mezhebi kesimin diğerleri üzerinde egemenlik kurmayacağı; terör gruplarının antrenman sahası gibi kullanmayacağı hür ve demokratik bir Irak idealinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini savunduk'' dedi.

Bu nedenle 30 Ocak'ta yapılan seçimlere en büyük desteği Türkiye'nin verdiğini anlatan Başbakan Erdoğan, bu seçimlerde bütün kesimlerin en geniş katılımla oy kullanabilmesinin sağlanması için çağrıda bulunulduğunu belirtti. Ülkedeki olağanüstü şartlar sebebiyle, seçimlere katılım ve temsilde ortaya çıkan zafiyetlerin, yeni Irak Anayasasının hazırlık sürecinde giderilebileceğini; bunun da bütün Irak halkının ve müstakbel Irak demokrasisinin hayrına olacağını ifade ettiklerini anımsattı. Erdoğan, ''Yani biz bu sürecin, bütün Irak halkını kuşatacak bir yaklaşımla, Irak'ın bütünlüğüne halel getirecek niyetlerden arındırılarak devam etmesini diliyoruz'' diye konuştu. Irak'ta doğru çözümün, halkın yönünü Bağdat'a çevirmekle mümkün olduğunu, Iraklılık bilincinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladıklarını bildiren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Irak'ın ve yakın çevresinin kendine mahsus tarihi, kültürel, siyasi, beşeri şartları iyi değerlendirilirse, Türkiye'nin bu beklentilerinin hem Irak'taki bütün etnik ve mezhebi kesimlerin, hem bölgenin, hem de dünyanın lehine beklentiler olduğu da anlaşılacaktır. Biz güney komşumuzu, barışın tesis edildiği, bütünlüğünün bozulmadığı, komşularıyla barış içinde yaşayan hür ve demokratik bir ülke olarak görmek istiyoruz.

Irak halkı yıllar yılı büyük zorluklar yaşayarak olgunlaşmış bir halk olarak kendi geleceğine en doğru şekilde karar verecektir, bu süreci zedeleyecek her türlü niyete dur denmelidir. Biz, bu konuda, dostlarımızın da paylaştıklarını söyledikleri hassasiyetlerimizi ortaya koymak, ülkemizin menfaatlerini korumak ve bölgede barışın tesisini sağlamak adına beklentilerimizi seslendiriyoruz. Aynı anlayış ve gayretin ilgili bütün taraflarca da gösterilmesini arzu ediyoruz.''

AB İLE İLİŞKİLER

Dış politika gündeminin en öncelikli ve ağırlıklı konularından birinin de AB ile ilişkiler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, göreve geldikleri günden bu yana Türkiye'nin AB üyeliği konusunda ne büyük bir gayret gösterdiklerini, kırk yılda atılamayan adımları son iki yıl içinde nasıl ardı ardına attıklarını vatandaşların bildiğini söyledi.

Bugün de aynı dikkat ve hassasiyet içinde çalışma ve hazırlıkların sürdüğünü belirten Başbakan Erdoğan, müzakere süreci boyunca AB zemininde Türkiye'yi temsil edecek olan heyeti oluşturmak konusunda önemli mesafe katedildiğini bildirdi.

Kısa zaman sonra bu konudaki açıklamanın yapılacağını, kamuoyunun bilgilendirileceğini belirten Başbakan Erdoğan, müzakere sürecinin, çeşitli alanlardan pek çok konunun masaya geleceği, teknik detaylar üzerinde yoğun hazırlıkların gerekli olduğu bir süreç olacağını söyledi.

KIBRIS

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak bu sürece en iyi, en ciddi şekilde hazırlandıklarını, vakti gelince müzakere masasındaki yeri en donanımlı, en güvenli şekilde alacaklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, Kıbrıs konusuna değindi. Bu konuda da Türkiye'yi üzen bazı iç ve dış kaynaklı iddialar ortaya konduğunu, kafalarda istifhamlar oluşturulduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Bizim açımızdan 17 Aralık'ta Brüksel'de açıklanan karar, bu türden spekülasyonlara meydan vermeyecek bir açıklık ve netliğe sahiptir. Türkiye, Güney Kıbrıs'ı tanımak konusunda herhangi bir yasal yükümlülük altına girmemiştir. Türkiye, Kıbrıs meselesinin çözümü konusunda Birleşmiş Milletler zeminini esas alarak, daha önce olduğu gibi, bugün de, bu zeminde çözüm için gayret göstermeye hazırdır.

Türkiye ve KKTC, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Annan'ın hazırladığı Planı onaylayarak, çözümü isteyen taraf olduklarını ortaya koymuşlardır. Ne var ki, Ada'daki bu referandumun ardından, bizim bu iyi niyetimiz, uluslararası camiadan, vaad edilen ve hak ettiği karşılığı görememiştir. KKTC üzerindeki izolasyonun kaldırılması konusunda beklediğimiz adımlar ne yazık ki atılmamıştır.

AB'de yaşanan Kıbrıs ikilemi, BM nezdinde halen sorunlu bir alan olan Kıbrıs'ın bir parçasını, nihai çözümü beklemeden üye olarak kabul etmesinden kaynaklanmaktadır. Türkiye şu anda, çözüme dönük uluslararası adımlar atılmadan, adil ve kalıcı bir çözümün zemini oluşmadan bir adım atmak durumunda değildir. Şu anda atılması gereken adım; uluslararası camianın bir an önce Kuzey Kıbrıs üzerinde uygulanan izolasyonu kaldırmak üzere harekete geçmesidir. Bu adımlar atılır, BM şemsiyesi altında Ada'da adil ve kalıcı bir barışın zemini oluşturulursa, Türk tarafı asla çözüm aramak üzere masaya oturmaktan kaçmayacaktır.Dış dünyaya ilişkin diplomatik gayretlerimiz elbette bu kadarla sınırlı değil.''

'KANAYAN YARALARA MERHEM'


Türkiye'nin, bütün dünyada ve herkes için samimiyetle barış istediğini, bu konuda üzerine düşen görevi, Afganistan örneğinde görüldüğü üzere en aktif, en etkili ve en yaygın şekilde yapmak konusunda kararlı olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, ''Bölgemizden başlayarak şu anda kanamakta olan bütün yaralara merhem olmak, özellikle Ortadoğu'da bir arabulucu olarak üzerine düşen görevi en ideal şekliyle yerine getirmek, çatışmalara uzlaşma getirmek ve dünyadaki barış ihtiyacını gür şekilde seslendirmek adına gayretlerimizi sürdüreceğiz'' dedi.

Dünyanın her köşesiyle temas kurmak; daha önce diplomatik ilişkilerin yeterince güçlü olmadığı ülkelerle de kaynaşmak, Türkiye'yi küresel bir güç olarak tanıtmak için dünyayı dolaşmaya da devam edeceğini anlatan Başbakan Erdoğan, gelecek hafta Afrika programının olduğunu, Sahra'nın güneyine inerek Türkiye'nin üst düzeyde resmen daha önce gitmediği coğrafyalara açılacaklarını ifade etti.

Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
''İnanıyorum ki bu ziyaret de hem bizim, hem de Afrikalı dostlarımızın önünde hayırlı, bereketli kapılar açacaktır. Türkiye adına bu yeni ufuklardan yeni dostluklarla, yeni işbirliği imkanlarıyla, yeni kazançlarla döneceğimize inanıyoruz. Bütün gayretlerimiz, Türkiye'yi büyüklüğüne yakışır, tarihi birikimine yakışır, insani zenginliklerine yakışır bir küresel güç haline getirmek içindir. Çünkü Türkiye güçlendikçe, insanlığın barış umudu da güçlenecektir.''

1 2 3 4 5
 
DİĞER SİYASET HABERLERİ
 Rumlardan beşli görüşmeye ret
 Sarıgül'ün yardımcısı görevine iade edildi
 Çelik: Parayı basarak diploma getiriliyor
 Almanya'da Yeni Akit'e yasak
 'Herkesi kucaklarsanız destekleriz'
 Livaneli 'yeni parti şart' diyerek istifa etti
 Eraslan da AKP'den ayrıldı
 Köşk'e Erdoğan'la birlikte Gül de çıkmış
 Eski bakan Coşkun Kırca kalbine yenildi
 CHP'li vekillerin hasta ziyareti
 Çiçeği burnunda bakan fuar açtı
MUHARREM SARIKAYA
Isınma, siyaseti de etkiledi
Bayburt Milletvekili...
YAVUZ DONAT
Beşar Esad: "Ateşin ortasındayız"
Başkan Beşar Esad...
'Oğlum cesuryürekti'
Adana'da önceki gün öldürülen 13 yaşındaki Mehmet Kasım Yıldırım'ın...
Giyotin gibi indi
Evinde ölü bulunan Sena'nın yatak bazasının boynunun üzerine düşmesi...
Yolsuzluk muharebesi
Yolsuzluk muharebesi
Genelkurmay Lojistik Başkanlığı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi...
Havalar şaşırtıyor
Havalar şaşırtıyor
Dünyadaki iklim değişiklikleri endişelendiriyor. Sıcak ülkeler bile...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu