Piyasaların gündemine düşülecek dört not

En güncelinden başlayalım. Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu hem bakanlıktan hem de partisinden istifa etti. Yeni bir siyasi oluşumu başlatma yönünde işaretler verdi. Hangi partiden kaç kişi kopar, grup kurabilir mi, kuramaz mı bilinmez; ama bunlar piyasadakilerin kafasında soru işaretleri olarak kalacak. Bakan'ın ayrılacağı bilinmesine rağmen istifa etmekte belli bir zamanlamayı yaptığı dikkate alınırsa, siyaset yeni gelişmelere gebe demektir. 2002 Kasım'ından bu yana siyasette yaşanan dönem herhalde en sorunsuz dönem olarak kalabilecek. Gelişmeler, siyasetin geri planlardan yeniden ön plana çıkacağının işaretlerini veriyor. Kısaca Erkan Mumcu'nun istifası sürpriz değil ama zamanlaması bize yeni bir şey söylüyor olabilir. Bu birinci notumuz.
İkinci notumuz IMF ile ilişkili. En son 15 Aralık 2004'te genel bir anlaşmaya varıldığı açıklanmıştı. Zaman geçtikçe yeni anlaşmazlık konuları çıkıyor. Eski anlaşma da bitti. Bu çapanın gücünü kaybetmemesi için zaman geçirilmeden yeni program üzerinde anlaşmaya varılması ve programın uygulamaya konulması gerekiyor.
Üçüncü notumuz ABD ile ilişkiler üzerine. PKK konusunda, Kerkük konusunda ABD ile herhangi bir anlaşma sağlayamadık. İlişkilerde belli bir kırılma olduğu gözlemleniyor.

AB için ses yok
Dördüncü ve son not da AB çapasıyla ilgili. AB yeşil ışık yaktı ama şimdi Ankara düğmeye basmıyor. AB'nin Türkiye'ye 17 Aralık Zirvesi'nde müzakere tarihi vermesinin üzerinden tam iki ay geçti. Ankara'dan çıt yok. Adeta 17 Aralık Hükümet için milat gibi. Öncesinde canla başla çalışan ve müzakeleri başlatmak için her şeyi yapan hükümetten 17 Aralık sonrasında AB için his ses çıkmıyor. Olay adeta unutuldu.
Dün bu konuda TOBB ile Türkiye Ekonomi Araştırmaları Vakfı'nın düzenlediği bir yuvarlak masa toplantısı yapıldı. TOBB Başkan Vekili Mehmet Balduk, nisan ayı gibi açıklanması beklenen Katılım Ortaklığı Belgesi'nin sonbahara kaldığı duyumlarını aldıklarını söyledi. Brüksel Üniversitesi'nden Prof. Ali Bayar, 17 Aralık sonrası manzarasının iç açıcı olmadığını belirterek "Brüksel'den bakınca Türkiye acaba treni kaçırmakla mı meşgul diye düşünüyor insan" dedi. Türkiye'nin treni harekete geçirmesi için AB'nin yeşil ışık yaktığını kaydeden Ali Bayar, "17 Aralık öncesinin dinamizmini, momentumunu 17 Aralık sonrası yeniden yaratmak gerekiyor" dedi.
AB'nin müzakere çerçevesini açıklamayı ertelemesine Ankara da işi ağırdan almakla katılırsa AB çapasından beklenen fayda sağlanamayabilir.

Hükümetin belirleyiciliği
Hükümet birkaç yönlü baskı altında ve bir süredir suskun, ekonomik yönden icraatsız. Halbuki sırada IMF anlaşması için de gerekli olan önemli reformlar var.
Piyasalar ise birbirini takip edecek olumsuz gelişmeler karşısında satılıp kaçılacak fiyat düzeylerinde. Dün borsanın İran'da tam atılıp atılmadığı belli olmayan füze olayına verdiği tepki de bunun bir öncü gestergesi gibi.
Buna bir de hükümetin ekonomik reform yorgunluğu eklenirse, önceki gün iç borçlanma ihalelerinde beş yıllığına tahvil alan yabancılar da satıp giderler.
Bakalım hangi olay hükümeti harekete geçirecek?

Sonuç
"Eğer ilk önce nerede olduğumuzu bilirsek; ne yapmamız gerektiğini ve nasıl yapacağımızı iyi değerlendirebiliriz"
Abraham Lincoln