|
|
Roche soruşturması...
Roche ve SSK yöneticileri organize çete kurmaktan gözaltında ve sorgulanıyorlar. 6 ay önce başlayan bir soruşturmada yeni ne gibi bulgulara ulaşıldığını bilmiyorum. Ancak gözden kaçırılmaması gereken bir nokta var; Türkiye'de tüm kurum ve kurallarıyla işleyen serbest bir piyasa mekanizması yok. Bu mekanizmayı kontrol eden ve düzenleyen kurumlara da (etkin bir şekilde) sahip değiliz. Bilek gücü, siyasal güç, bürokratik destek, iş yapmanın, işinde büyümenin ve rakiplerini sindirmenin en etkili araçları. Kabul edelim, ekonomik hayatın vazgeçilmez yapı taşları haline gelmiş ağır, hantal kamu kurum ve kuruluşlarında "kendilerine işbirlikçi" firmalar seçmekte gelişmiş yetenekleri olan kişiler çalışıyor. Özel sektör firmaları ile bazı bürokrat ve siyasiler arasında kıyılan Katolik nikahlarının boyutları sizce nereye varıyordur? Ancak hayal edebiliriz. Roche olayının patlak vermesi, hırsları yeteneklerini zorlayan bazı kişilerin bilmediğimiz belgeleri kamuoyuna sızdırmasıyla başladı. İyi de oldu. Anladık ki, SSK'nın her yıl 6 katrilyonu bulan ilaç alımında bazı sorunlar var! Adı geçen ve Roche ait ilacın SSK'ya liste fiyatından, diğer devlet hastanelerine ise düşük fiyattan satılmasını skandal olarak algıladık. Bana göre ana skandal değişen bir kararname ile ithal ilaçların bir anda ucuzlamasıdır. 2004 yılının Haziran ayında Sağlık Bakanlığı bir kararname yayınladı. Bu kararnameden sonra ithal ilacın liste fiyatı (tavan) belirlenirken, aynı ilacın Fransa, İspanya, Portekiz, İtalya ve Yunanistan'daki fiyatları baz alınmaya başlandı.
Ahlaksız kâra kim hayır demiş! Yani artık, ilaç, en ucuz hangi ülkede satılıyorsa, o fiyat Türkiye'de tavan fiyat olarak belirleniyor. Bu kararname ile Roche firmasına ait Neorecormon 2000 adlı ilacın fiyatı 230 milyon liradan 163 milyon liraya düştü. Diğer ithal ilaçlar da yüzde 30-40 ucuzladı. (SSK bu kararname çıkınca, geçmiş dönemde yapılan ve parası ödenmemiş ihalelerde ortaya çıkan yüksek fiyatları aşağıya düşürdü. Yani Roche tartışılan ihalede sanıldığının aksine düşük fiyattan ilaç satmak zorunda kaldı.) İlaç fiyatlarının düşmesi firmaların ithal maliyetlerini şişirerek, yurtdışına kâr transferi yaptığını da belgeledi. Yıllar boyunca, aynı ilacı Yunan veya İspanyol halkından daha pahalı almamıza yol açanlar kim acaba? Ankara yolu açtığında, firmaların, "Burada ahlaksız kâr var. Ben böyle bir ticaretin içinde olamam" diyeceğini mi sanıyoruz? Eğer öyle olsaydı, yap-işlet-devret modeliyle kurulu dört doğalgaz santralının imtiyazlı işletmecileri, yasaya uygun ama vicdana aykırı kârları içlerine sindirebilir miydi?
|