Patlarsam yanarsın!

Sezon başından bu yana bekleniyor. İlk beklenen, Hagi'nin 'patlaması' idi. Rüştünü ispat etmemiş; 'Tamam iyi futbolcu ama iki geçmiş ve üstelik de yarım kalan tecrübeye göre kötü teknik adam' Hagi, 7. haftayı takımın başında geçince bu kez gözler 'vasat' takımına çevrildi... Nereye kadar dayanabileceklerdi ki?
Sonuçta, bu beklenti de boşa çıktı. Galatasaray, aldığı 3 beraberlik ve 2 yenilgiyle hiç liderlik koltuğuna oturamasa da, liderin ensesinde hâlâ... Öte yandan, patlama beklentileri devam ediyor. Şimdiki kazanın içinde Ergun Gürsoy var, tabii ki Hagi ile yan yana... Yönetim, Hagi'nin Gaziantep maçından sonraki açıklamaları sonrası, yapılacak en doğru tavır ile, ona destek çıkmış olsa da söylentiler bir türlü sona ermiyor.
Hani bazı kötü Türk filmleri vardır... Sonunu baştan bilirsiniz. Baş karakter o kadar saf, o kadar saftır ki, kurulan bütün tuzaklara düşer sırayla. Artık içiniz kavrulur sinirden, "Bu kadar da olur mu yahu!" dersiniz. Nedendir bilinmez (!) Galatasaray'ın şu andaki durumu bana bu filmleri çağrıştırıyor.
Hagi'nin ilk veryansınında dile getirdiklerinin yanlış olduğu söylenebilir mi? Aslında, ifade ettikleri, (şikayet merciini tamamen şaşırmış olsa da) herkesin bildiklerinin çarpıcı bir özeti değil mi? Peki, yönetimin tavrında bir hata var mı? Sonuçta, bahsi geçen, üstelik de basına şikayet edilen, gelenekler konusunda rekortmen bir kulüp...
Ünlü Alman futbolcu Jürgen Klinsmann, Four Four Two'daki bir röportajında, geçmişteki teknik direktörlüklerinden Christian Gross için (İkilinin Tottenham'daki çekişmesi basına sık sık malzeme oluyordu) "O zamanlar ligde kalmaya çalışıyorduk. Üzerimizdeki gerilim çok fazlaydı" diyor ve ekliyor: "Gross'un farklı bir bakış açısı vardı. Onunla bazı tartışmalarımız oldu. Ama bunlar gerekiyordu. Tamam halkla ilişkiler açısından iyi olmuyordu. Gazeteler kavgalarımızla doluydu ama sonuçta bunlar rotayı doğru yöne çevirmemizi sağladı. Problemi konuşmadan, çözüm bulamazsınız. Basında iyi görünmem önemli değildi. Gross'un nasıl göründüğü de... Bu sorunlu dönemden çıkmak zorundaydık ve çıktık da..."
Galatasaray'ın kötü bir Türk filminin kahramanı olması, bu renklere gönül verenler için yeterince üzücü zaten. Ama bu filmin daha tamamlanmadığı da unutulmamalı. Başroldeki sarı-kırmızı renklerin, başı beladan kurtulmayan saf tiplemesinden sıyrılarak 'süper bir kahraman'a dönüşmesi için, yapımcılarının (!) ve tabii yönetmenin (!) elindeki senaryoyu bir daha şekillendirmesi gerekiyor. Tabii unutmamak gerekiyor ki, 'iyi filmler'; 'biz dostuz aslında'yı kanıtlamak amaçlı 'medyatik' yemeklerin yendiği ucuz senaryolarla değil, sorunun gerçekten konuşulduğu, hatta Klinsmann-Gross örneğinde olduğu gibi belki kavga edilen ama sonunda sorunun mutlaka çözüldüğü, yapmacıksız senaryolar sayesinde ödül kazanıyor. Aksi takdirde, beklenen patlama, düşünülenden çok daha fazla kişinin yanmasına yol açabilir...