kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Örnek vakalar

Örnek vaka 1: Başbakan'ın türban demeci
Alman Welt am Sonntag gazetesi, Genel Yayın Yönetmeni Christoph Keese'nin kaleminden, Tayyip Erdoğan'ın "türban sorununu çözme" demecini yayınlar.
Başbakan "yalanlar" ama, "bunlar derleme, toparlama cinsinden haberler, öyle bir gazeteciyi hatırlamıyorum" diyerek.
Alman gazeteci ise Davos'ta Erdoğan'la yan yana oturduğunu, röportajı tercüman aracılığıyla İngilizce yaptığını, kimliğinin bilindiğini, yayınlanması için onay aldığını, metni onaylatmak için Başbakan'ın danışmanı Cüneyt Zapsu'ya gönderdiğini söyler. "Metin, üzerinde çalışılmış haliyle geri geldi" diye ekler.
Ortada sadece yalanlama değil, anlaşılan bir de "yalan" var.
Şu da var: Ülkesinde yılın yayın yönetmeni seçilmiş Alman gazeteci, gazeteciliğin temel bir ilkesinden habersiz: Haberini yapacağı metni haber kaynağına yollayıp düzelttirmek. Bu bir gazeteci için "meslek dışı" davranışlardan biridir.
Haber onun anlayışına, vicdanına emanettir ama haber kaynağının denetimine kapalıdır!
İkincisi; her şeye rağmen anlattıkları doğruysa, haberin konusu üstüne "yalanlama" bir yana, bir başka ayıp daha var:
Başbakan'ın danışmanı Zapsu, yabancı ya da yerli medyada, böyle haber denetleme, değiştirme, yönlendirme yetkisine, daha ötesi, alışkanlığına mı sahip?
Burada da bazı gazeteciler, "Zapsu'nun kalemi"yle haber yazıp düzeltiyorlar mı?
Farkında mısınız...
Bu, Alman basınında da "skandal"dır; bizim medyada da!
Başbakan, lütfen, bir de bu konuda açıklama yapsın.


Örnek vaka 2: Rice'ın reddiyesi
Biliyorsunuz, ABD Dışişleri Bakanı Rice'tan, şu sıralar birkaç örneği görülen ve "Türkleri terörist gösteren" filmler-diziler konusunda bir şeyler yapması talep edildi.
Böyle bir talep tabii ki ayıptır.
Rice da zaten böyle bir genel kabul üstüne, "Biz bu tür şeylere müdahale edemeyiz" dedi.
Bir "ayıp" da ondan sonra:
Bu açıklama sanki bir "gerçek"miş gibi kabul edildi.
Medyada "aynen" yansıdı ama bunun böyle olmayabildiğine dair bir şey söylenmedi.
Oysa, bizzat kendi halkla ilişkiler müdürünün ağzından, "CIA'nın, 11 Eylül sonrasında, senaryo kontrolü, gerekli yerlerde işbirliği yapma, gerektiğinde öğüt verme ve imkanları film sektörüyle paylaşma" gibi yöntemlerle "müdahil" olduğu açıklanmıştı.
Kaldı ki, başta CIA olmak üzere, ABD yönetimlerinin çeşitli kanallarla Hollywood'a ve medyaya "müdahil" olduğuna dair geniş bir külliyat mevcut.
Misal; "Mockingbird operasyonu" gazetecileri satın almak üzere, Soğuk Savaş döneminde bizzat bir gazete patronu (Washington Post) olan Philip Graham'ın işbirliğiyle yürütülmüş, 25 gazete ve ajansın CIA propagandasını yaptığı belgelenmiş, çok sayıda ünlü gazeteci yıllar sonra deşifre olmuştu.
Bir CIA yetkilisinin Graham'a, "Bir gazeteciyi iyi bir telekızdan dahi ucuza elde edebilirsiniz; ayda birkaç yüz dolara" deyişi "literatür"e geçmişti.
Bunun yeni örnekleri de çıkıyor zaten ABD'de.
Soğuk Savaş'tan bu yana, çok sayıda filme, diziye, yönetmene ve oyuncuya CIA, FBI ve başka birimlerin "senaryo" yazdığı da biliniyor.
Birkaç yıl önce, "Amerikan Sinema Klasikleri" isimli kablolu kanal, "CIA'nın Hollywood'u propaganda için nasıl kullandığı"na dair bir belgesel yayınladı. Bunun haberini veren bazı gazetelerin arşivlerinde ise o haber artık yok!


Bir de asıl ayıp olan şu:
Bu örnekleri bilmiyormuş gibi yapmak... Daha da ayıbı, bu ayıplarla birlikte yaşamayı sürdürmek!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Özgürlük tornası   / 09-02-2005
 Sayıyla mı verdiler!   / 08-02-2005
 İşin tercümesi   / 07-02-2005
 14'e 13 demokrasi   / 06-02-2005
 Tarihin boruları   / 04-02-2005
 Eski ama iyi haber!   / 03-02-2005
 Seçim, iyidir!   / 02-02-2005
 Besleme gazetecilik   / 01-02-2005
 Güç ve güçlüler   / 31-01-2005
 Yalan fabrikatörü   / 30-01-2005
ERDAL ŞAFAK
Problem yok!
IMF'siz günler hayal edenler, şu sıralar...
ALİ KIRCA
"Kar"amsar olmadan!
Önceki gün bu köşede okuduğunuz...
UMUR TALU
Örnek vakalar
Örnek vaka 1: Başbakan'ın türban...
ÖMER LÜTFİ METE
Kerkük kavgasının boyutları
Kerkük'ün Türkiye ve bölge...
Savaşı biten akü önledi
Krizin Yunanistan cephesi tam 9 yıl sonra ortaya çıktı: Komandolara...
Bir sonraki buluşma Ramallah'ta
Bir İsrail Başbakanı, Filistin tarafına mı geçecek?... Bir İsrailli...
Şike De Var Mafya Da
Şike De Var Mafya Da
Federasyona mafya karışır, kulüp hakem seçerse futbolumuz...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu