İkincisi farklı olur
Galatasaray'ın 100 yıllık tarihinde çok önemli günler yaşanmıştır. 24 Ocak 2005 de bunlardan biriydi. Hagi'nin öğlen Florya'daki basın toplantısında söyledikleri, gece yarısına doğru özür dilemesi ve suların durulması... Peki arada neler oldu? Aslında camiada, üyeler arasında basın toplantısı sonrası genel kanaat "Hagi gider" şeklindeydi. Kongrede ağırlığı olan bazı üyeler "Ben olsam bavulunu eline, biletini cebine koyar hemen yollarım" diyor, başkan Özhan Canaydın'a da bu yönde telkinde bulunuyorlardı. Canaydın da kızmıştı Hagi'ye... Ama sağduyulu davranması gerektiğinin de farkındaydı. Hagi ile yollarını ayırırsa G.Saray'ın kaosa gidebileceğini hesapladı. Yönetici arkadaşlarına bu görüşlerini anlattı. Hagi ile ipler kopmayacaktı. Sportif AŞ'deki toplantı odasına girdiğinde duvar gibi suratlarla karşılaşan Hagi'ye çok sert çıktı Canaydın: "G.Saray'ın bir etiği vardır. Senin yaptığın bu konuşma yanlıştır. Sen sadece teknik konularda açıklama yapabilirsin. G.Saray'ın ekonomik sıkıntılarını dile getiremezsin. Sorunlarını benim kapımı çalıp anlatırsın. Ulu orta konuşamazsın. Medyaya da bu tür şikayetleri yapamazsın. Ne istiyorsan benimle konuş, G.Saray'ın hesaplarını ortaya dökme." Hagi donup kalmıştı. Sözlerini bitiren Canaydın yöneticilere döndü, "Artık siz konuşun" diyerek toplantıyı terk etti ; 3. kattaki odasına çıktı. Yöneticiler bu çıkışla şaşıran Hagi'nin gönlünü aldıktan sonra söz Rumen teknik adamdaydı: "Ben bu sözleri bir aile ortamıymış gibi düşünüp söyledim. Söylediklerimin doğru olduğuna inanıyorum. Ama sözlerimin maksadını bu kadar aşıp böyle infial yaratacağını hesap etmedim. Petre'ye yapılan son hareketi kendime yapılmış hissedip bir moral bozukluğu yaşadım.Benim durumumu da düşünün. Geldiğimden beri bana karşı bir güven ortamı oluşmadı. Medyada '2-3 maç kaybederse gider' diye bakıldı. Bu da sinirlerimi bozdu. Yine de konuşmalarımın bu kadar etkili olacağını düşünmemiştim. Özür diliyorum." Bir süre sonra toplantı odasına inen Canaydın, Hagi'nin özür dilediğini öğreniyor ve toplantı bundan sonra bir transfer zirvesi halini alıyordu. Ze Roberto ve Hakan Yakın transferleri tartışıldı. Fatih Gökşen ve Ergun Gürsoy'un ilgilendiği bu transferler Hagi'ye "Bunları alıyoruz" diye deklare edilerek bu iki yöneticinin de gönlü alındı. Otoritelerinin hâlâ ellerinde olduğu gösterildi. Hagi'ye de "Sen istedin; Saidou ve Ümit Karan gitti, ama bizim transferlerimiz budur" denildi. Bundan sonra ne olur? Kongre falan olmaz. Ama Hagi basın toplantısında "Beni ancak skorlar götürür" diyerek kendi alanını daralttı. Bundan sonra Hagi'nin görevde kalabilmesi G.Saray'ın hep kazanmasına, zirve yarışından kopmamasına bağlı. G.Saray, F.Bahçe'nin 7-8 puan gerisine düşerse Hagi bu lafın altında kalabilir. Sonuçta, bir krizi geride bıraktı G.Saray. Başkan Canaydın, kan kusup "Kızılcık şerbeti içtim" dedi. Hagi'nin de burnunu sürttü. Ama Hagi bir daha böyle bir çıkış yaparsa arkasına baktığında kimseyi göremez, ceketiyle baş başa kalır.
|