kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Bir daha olmasın! (Yakın tarih medya dersleri 1)

Bir gazeteyle, bir medya kuruluşuyla ne tür bir ilişkiniz olabilir? Elbette, patron olabilirsiniz; yönetici, çalışan olabilirsiniz.
Rakip bir gazete, medya kuruluşu belki. Belki ilan, reklam verensiniz; belki reklam ajansı.
Belki, bazen ilan, reklam da veren; iş dünyasında, piyasada, borsada bir aktörsünüzdür.
Belki, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, siyasetçi, bürokrat, üst düzey komutan. Belki onların davalarına bakan hakim, savcı.
Belki gazete, dergi satan bayisinizdir. Bazen kaynak, belki haber konusu. Yukarıdakilerin hepsi iseniz ya da hiçbiri değilseniz bile, okur yahut izleyici, vatandaşsınızdır.


Bunların hepsini topladınız mı... Bir ülkede karar veren, ekonomiyi, piyasayı, siyasayı, yasayı yönlendiren, kamusal alanı, tartışmaları yaratan yahut yok eden...
En genel halinde, oy veren insanlar topluluğu ortaya çıkar.
Bütün bu insanların, tamamen değilse bile, tek başına tekel değilse bile, çok şeyi kontrol eden "büyük bir medya gücü" ile "ilişkili" olduğunu düşünün.
Pekiyi; düşünmeyin, hatırlayın!


Provadan sahneye
Bir dönem, 2003 seçimlerinin hemen öncesine kadar, Türkiye'ye bunu yaşattı.
Provaları olmuştu. Mesela, o zaman Doğan Grubu'nda olmayan Hürriyet ile Sabah, tüm kiriyle pasıyla,
"Çiller iktidarı"na yapışmış; Özer Bey'in sokuşturduğu haberlerle Türkiye'nin yönetimine ortak olurken, çok şeyi de gizlemişti.
Mesela, iki ayrı grupta olmalarına rağmen, yine bu iki gazete, "28 Şubat andıçları" nın askeri bayiliğini yapmış, bir komutanın faksla yolladıklarını "haber" diye yaymış, bu kez eski aşkları Çiller' in de olduğu iktidarı yolcu edip Yılmaz-Ecevit hükümetlerinin önünü açmıştı.


Ama asıl zirve, Ecevit koalisyonudur.
Ecevit'in en büyük günahlarından birinin, bu ülkenin aklına, fikrine, zihnine ve cebine en büyük ihanetlerden birinin dönemidir.
Ecevit-Yılmaz-Bahçeli üçlüsünün, medyayı teslim alırken ona da teslim oldukları, karşılıklı rehine haline geldikleri, ekonomiyi, siyaseti, gazetecileri ve halkı karşılıklı "takas" ettikleri dönemdir.
Bankalı medya, bu arada bankası "istismar, hortum" krizine kapılmış Sabah Grubu hükümete tam teslim olmuştu.
Biliyorsunuz; patronu Dinç Bilgin sonradan cezaevine de girdi; hem gazetenin hem bankanın yönetiminde bulunan Zafer Mutlu ise, bir zamanlar kendisine "meşin ceketli" diyen, kendisinin ona ne dediği de arşivlerdeki mektuplarda bile yer alan Aydın Doğan'ın sempatisini kazanmıştı artık.
Ertuğrul Özkök ile paslaşmaları patron katlarında kurumlaşmış; iki grup aynı politikaların, aynı hükümetin, aynı yasaların avukatı kesilmiş; aynı sansürlerin makastarları olmuştu.
Tabii ilginçtir; bugün "Sabah'ın o dönemdeki hortumculuğu"nu iyi hatırlayan Doğan Grubu'nda, o dönemde Sabah'ı, ATV'yi ve Etibank'ı yöneten Mutlu hakkında tek kelime edilmez. Çünkü, Sabah'ın idam fermanı verilirken Doğan tarafından kurdurulan "bağımsız" Vatan'ın sahibi ve bugün "Doğan kulisleri"nin iyi bir aktörü olarak dokunulmazlık sahibidir.
Yine de, elbette Vatan da yaşamalıdır. Hem çalışanları, hem gazetecilik açısından.


Neyse. O günlere dönersek; Daha güçlü ve sağlam görünen Doğan Grubu ise, sözde hükümeti teslim almış; ama kendi ruhunu da oraya teslim etmişti.
Ve bu "rakipler" kavga filan etmiyordu. Birtakım temsilcileri, bir arada, kardeşçe, hükümet nezdinde kulisler yürütüyor; kimileri, başbakanlıktan, başbakan yardımcılarının odalarından, bürokrasi koridorlarından, Meclis gruplarından adeta çıkmıyordu.


Bankasına el konup patronu cezaevine girerken, "zor durumdaki" Sabah da, Doğan'a teslim oldu.
Dağıtım tekel, fikir, haber tekel, reklam ilan alımı tekel, hükümetten talepler tekel ya da yerleşmiş adıyla "kartel" olarak tescillenmişti.
Başbakan yardımcısı odalarında ne manşet atılacağı, medya odalarında hangi haberlerin verilmeyeceği kararlaştırılıyordu.
Sadece ben hatırlamıyorumdur herhalde; Milliyet'in yeni genel yayın yönetmeni, bir gün, şahsi kızgınlıklarıyla da "Sabah ve Bilgin'in hortumculuğu" diye bir manşet atıp "sessizlik yasası"nı bozduğunda, patronundan azar işitmişti. Yani, mesele "hortumculuk" haberi vermek değil, işinize geldiğinde vermek, işinize gelmediğinde gizlemekti.
Yarın yazının girişine dönelim; her kimseniz, böyle bir düzende nasıl etkilendiğinizi hatırlayalım.


YARIN: Medyada Sevr

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Ölü gerçek!   / 25-01-2005
 Hepsi pekiyi idi!   / 24-01-2005
 Kalpler özelleşince...   / 23-01-2005
 Harika fırsat!   / 21-01-2005
 Kurban'ın bayramı!   / 20-01-2005
 Komşudan komşuya   / 19-01-2005
 Hatıra, hafıza, hakeza!   / 18-01-2005
 Yalan dünya   / 17-01-2005
 Cilalı demokrasi   / 16-01-2005
 Gerdanlık   / 14-01-2005
ERDAL ŞAFAK
Davos'taki dünya
Bir zamanlar Thomas...
UMUR TALU
Bir daha olmasın! (Yakın tarih medya dersleri 1)
Bir...
ERGUN BABAHAN
CHP gerçeği ve Baykal
Baykal, sadece Irak Savaşı...
Bush geliyorum demez!
Küresel ısınma yüzünden dünyayı 10 yıl sonra felaketlerin beklediğini...
Irak askerlerine işkence suçlaması
Art arda işkence fotoğrafları ortaya çıkan Amerikan ve İngiliz...
Bombalar Patlıyor
Bombalar Patlıyor
Galatasaray 3 saat süren pazarlık sonrası Hakan Yakın'la ön protokol...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu