Enflasyon düştü vadeli işlem yolu açıldı
Vadeli işlemler piyasasında şubat ayı başında işlemler başlıyor. Bu işlemlerin özelliği, gerek mal gerekse finans piyasalarındaki riski azaltmak için kullanılmalarıdır. Basit olarak anlatırsak, işlemde bir alıcı, bir de satıcı vardır. Her ikisi de işlemi ilerdeki bir tarihte yapmak istemektedirler. Ancak önleri belirsizliklerle doludur. Malın fiyatının, faizin veya döviz kurunun değişme olasılığı fazladır. Değişince de riskin ve zararın ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bu nedenle, fiyat ilerideki dönemde geçerli olmak üzere şimdiden tespit edilirse, alıcı ve satıcı riskten kurtulurlar. Hesaplarını kitaplarını buna göre yaparlar. İkisi de fiyat, faiz veya kur oynaklıklarına karşı sigorta edilmiş olurlar. Mal piyasalarında uzun yıllardan beri uygulanan vadeli işlemler, finans piyasalarına 1960'lı yıllarda girdi, 1980 ve 90'lı yıllarda yaygın bir biçimde kullanılmaya başlandı. Günümüzde, dünyada bir yılda 100 trilyon dolarlık vadeli finans işlemi yapılıyor. Ancak kredi, bono ya da döviz gibi ürünlere dayalı toplam işlemin stok olarak değerinin yaklaşık 1 katrilyon dolar olduğu düşünülürse, sigorta edilen veya riski vadeli işlemlerle azaltılanların sadece yüzde 10 oranında olduğu anlaşılıyor. Türkiye'de bu tür piyasaların gelişememesinin en önemli nedeni yüksek enflasyondu. Enflasyon kirliliği azalınca, yeni oluşan ortamda vadeli piyasalar için de yer açıldı. İkinci bir neden ise, belirsizliğin devamlı olduğu bir sistemde bu işlemleri yapacak alıcı ve satıcının azlığıydı. Finans kurumlarının bu piyasaları oluşturmada isteksiz davranmaları da vadeli işlemler piyasasının kurulmasını önledi. Bir başka neden de, işlemlere ilişkin primleri ek bir masraf gibi gören alıcı veya satıcıların, riski kadere veya devlete bırakıp "bir şey olmaz" yaklaşımını benimsemeleriydi . Bu yaklaşım, kar marjlarının yüksek ve ayarlanabilir olduğu enflasyonist ortamda geçerli olabilirdi. Ancak, kar marjlarının düştüğü ve en küçük bir riskte zararların büyüdüğü ekonomilerde sigorta veya teknik terimiyle "hedging" kaçınılmaz bir ihtiyaçtı. Şimdi sistem çalışmaya başlayacak. İlk başlarda iki konu önemli. Birincisi vergi ile ilgili. Burada vergi, sigorta yapandan ek bir tutar almaya benzer. Halen bu işlemlerin vergilenmesi ile ilgili bir düzenleme veya istisna yok. Zaman içinde hacimleri fazlalaşınca "bunları da vergileyelim" fikri oluşabilir. Eğer alıcı ve satıcı vadeli işlemler nedeniyle vergiye tabi olurlarsa sistem zor derinleşir. Özellikle, finansal konularda vadeli işlemler, sırf vergi nedeniyle, cazip olmaktan çıkabilir. İkincisi ise, bu piyasalarla ilgili çıkarılan "mevzuat"ı düzenleyenler, "sorumluluk benden gitsin" mantığını fazlaca kullanmışlar. Bunun da vadeli piyasalarda bürokrasiyi artırmaktan başka işe yaramayacağı kesin. Bu piyasaların esas zorluğu, bekleyişleri ve istekleri aynı vadede kesişebilen alıcı ve satıcıyı bulmaktır. Mal piyasalarında bu bir ölçüde kolay olsa da, finans piyasalarında uzun uğraşıyı ve sistemi gerektirir. Dalgalı döviz kuru rejiminin uygulandığı ekonomilerde ileriye yönelik döviz fiyatlarının oluşması da zaman alır. Vadeli finans piyasalarının önemli bir yararı, dalgalı döviz rejimlerinde riski idare edilebilir hale getirmeleri yanında, bu kur rejiminin özelliği olan yüksek oynaklıkları da azaltmalarında gözlenir. Bekleyişlerin idare edilmesine yardımcı olurlar. Döviz kurundan oluşan riski "hedge" eden firmaların işlem hacimleri de artar. Umarım, sağlıklı ve derinliği fazla vadeli piyasalara kısa zamanda sahip oluruz ve otuz yıl süren yüksek enflasyonist ortamda neleri kaybettiğimizi bir kez daha anlarız.
|