kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

AB'lerden bir yar gelir bizlere

Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden peş peşe başörtü yasakları gelmeye devam ederken Adalet ve Kalkınma Partisi yönetimi ve omurgası acaba ne düşünüyor? Umarım hala kendilerini iyi hissediyorlardır.
Tabandaki kocaman 'başörtü mağduru kitle' bu zincirleme yasakların ne anlama geldiğini henüz fark etmemiş olabilir. Ancak parti zirvesi için; 'Müslüman'ın sorununu Hıristiyan'ın himmetiyle çözme' tasarısında 'yolun sonu' gözükmüş olsa gerek.
Muhakkak ki parti zirvesi Türkiye'deki başörtü yasağının insan hakları ihlali olduğuna hala inanmaya devam ediyordur ve edecektir. Fakat AB süreci sayesinde Türkiye'nin siyaset dışı güç odaklarındaki bağnaz laikçi dinamikleri etkisiz hale getirerek başörtü yasağını kademe kademe çözmeyi düşünen bir kadro şimdi bu 'ihlal inancı'nı ne yapacak? Başka bir ifadeyle, başörtü yasağını insan hakları ihlali saymayan AB'de kurumlaşacak her yargıyı benimseme durumundaki 'ikinci sınıf aday'ın ülkenin iktidar partisi nasıl uyum gösterecek? Başörtü yasağını hak ihlali sayma düşüncesi mezara mı gömülecek? Yoksa Türkiye'nin 'yeni muhafazakarları' başörtüsünü 'inancın gereği' değil de sadece Avrupa'nın dediği gibi 'dini simge' mi saymaya başlayacaklar? Hasılı başörtüsü için AB'lilik ve AB'cilik çare olmayacaksa umut hangi iklimdedir? Bütün mesele bu simge zaten! Başörtüsünü simge sayıverdiğimiz zaman her türlü yasak meşru oluverir! Simge.. Ne müthiş kilit.. Ne sihirli kelime.. Bağnaz laikçilerimizin yakın geçmişte bu kelime ile demokrasi adına 'özrü kabahatinden büyük' bir ayıplı yasak gerekçesi üretmiş olmaları bile sihri bozmuyor.
Cumhuriyet'in üst düzey yargı kurum ve adamları nice zaman böyle buyurdular:
- Niye yasakladınız?
- Efendim başörtüsü siyasi bir simgedir.
Tam da arkadan sultanın baldırına çimdik atan soytarı gibi:
- Niye yaptın?
- Sultanım sizi yenge sultan zannettim!
Yıllar yılı bu hukuk ve demokrasi kepazeliğine medya ve çoğu aydın alkış tuttu. Bir yandan demokrasi havariliğini yürütme tafrasını sürdürdüler, bir yandan da siyasetin demokrasiye aykırı olduğunu söylemeye devam edebildiler! Avrupa hiç değilse böyle aptalca bir gerekçe getirmiyor:
- Başörtüsü dini simgedir. Nitekim, ayrım da yapmadık, onunla beraber haçı ve kipayı da yasakladık.
Elbette bu gerekçe de evrensel demokratik gelişim ve insan hakları açısından tartışmaya açıktır. Avrupa idari mahkemelerinin bu gerekçeyi toplum huzuru ve barışına dayandırmaları, yasağın tutarlı bir kanun gibi görünmesine yetebilir ama vicdanları tatmin edecek bir hukuki geçerlilik sağlamaz. Bir kesim laikçimizin BM'ye götürdükleri yüksek görüşün (!) 'başörtü yasağı hak ihlali değildir' buyurması da hiçbir hukuki anlam ifade edemez.
Her nerede olursa olsun başörtüsü yasağı siyasetin dine müdahalesi, devletin inanç özgürlüğünü ihlalidir.
Lakin bu benim anlayışım. Bir yasakçının anlayışı ne kadar demokratik ise en azından o kadar demokratik. Yoksa bu tartışmanın matematik bir sulh ile tamamlanması mümkün değil. Bugün evrensel değer ve ilke olarak benimsediğimiz hiçbir terim ve ölçüt, -insan hakları da dahil- asla tartışılmaz sınırlara sahip değildir, ileride de olmayacaktır. Anglosakson demokrasilerinin şimdiki yaklaşımı bile, başörtüsü ve benzeri yasakların evrensel geçerlilik dayatamayacağını belgelemektedir. Sözgelimi İngiltere'de türbanı ile çalışabilen devlet memuru, henüz kimseleri harekete geçirmiş değildir.
Peş peşe başörtü yasağı getiren AB ülkelerinin dayandıkları gerekçe, her ne kadar bir zamanlar bizim bağnaz laikçilerimizinki kadar abes değilse de, temel bir yanlış kabul ile karar geliştirdikleri tartışılmaz:
- Başörtüsü dini simgedir.
Yanlış kabul; başörtüsünün dini simge olduğu yolundaki hükümdür.
Ben başımı örtmeyi dinimin emri sayacağım, sen onu haç takmak gibi göreceksin.
- Yok efendim sen yanılıyorsun veya yalan söylüyorsun, başındaki örtü dini simgedir, inancının gereği değildir!
Bu hukuk mu şimdi? Bu demokrasi mi? Benim neye, nasıl, ne kadar inandığıma karar vermek yargının işi mi?


Başörtüsü için hükümetin AB zaferleriyle umutlanan mağdurlar, ya umut için başka kapılara başvurmalı veya oturup yepyeni muhafazakarlar olarak 'başörtüsü dini simgedir, çıkartsam olur' demeye hazırlanmalılar! AB böyle buyuruyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Zorunlu iyimserlik   / 21-01-2005
 Kurban, şölen ve ödev   / 20-01-2005
 Ölü toprağının açıklaması   / 18-01-2005
 'Biz müşterinin velinimetiyiz'   / 17-01-2005
 İki ayrı milli kanser   / 14-01-2005
 Vizyon mu, angarya mı?   / 13-01-2005
 Yalancı dürüstlüğün temelleri   / 11-01-2005
 'Avrupa İslamlaşacak mı'   / 10-01-2005
 Norveç'te Şükür'lük tartışma   / 07-01-2005
 'Kirlenmek güzeldir'   / 06-01-2005
ERDAL ŞAFAK
Sindirim sorunu
Hayır, Ukrayna'ya takmadık....
ÖMER LÜTFİ METE
AB'lerden bir yar gelir bizlere
Avrupa'nın çeşitli...
UMUR TALU
Hepsi pekiyi idi!
Dün, işte öyle bir gün, Birgün...
ERGUN BABAHAN
SABAH raporu
Giderek büyüyen SABAH Ailesi, Türkiye'de...
MEHMET ALTAN
Kent Müslümanlığı öldü mü?
Dün sabah yazının başına...
Çelebi: Beni tutuklayamazlar
Iraklı lider Ahmet Çelebi, yolsuzlukla suçladığı Savunma Bakanı'nın...
'İsyanın topuzu' artık onun elinde
Ukrayna’nın yeni Devlet Başkanı Yuşçenko, 300 yıl önce dönemin...
Kupa-cabana
Kupa-cabana
Fenerbahçe, Copacabana Plajı'nda yetişen Brezilyalılar'ı sayesinde...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu