kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Baykala Kurultayda ilk oylamada kazanır mısınız diye soruyorum. Eliyle geç işareti yapıyor. İlk oylama son oylama. Hiç önemli değil. Bunlara takılmıyorum ben. Önemli olan CHPyi çek defteri haline getiremeyeceklerini öğretmek olacak. Asıl derdim o benim.
Olcay 'partiyi bırakma' diyor
CHP anketinin ticari boyutu var
Kurultaydan güçlenmiş çıkacağız
Yarın:

Onlar CHP düşmanları

Baykal şok çıkışla Milliyet gazetesini suçladı: CHP yönetimine karşı husumet kampanyası yürütüyor.

"Bu gazete, yazar kadrosunun tamamına yakınıyla CHP yönetimine düşmanlık kampanyası yürütüyor. Partinin kendi işini görmesine bile tahammülleri yok. CHP'yi de onlar yönetecek."

CHP düşmanlığı tescilli olan sözde bir araştırmacının yönetiminde 'CHP'nin başkanı kim olsun' diye bir anket yapacaklarmış. Siz milleti kör, alemi sersem mi zannediyorsunuz?"


Olcay 'partiyi bırakma' diyor

Deniz Baykal olanlara üzülmediğini kimseye kızmadığını söylüyor: "Ben alıştım artık ama çevremdekiler bir türlü alışamıyor, kırılıyor ve üzülüyorlar, çok tepki veriyorlar" Eşim Olcay geçenlerde beklemediğim bir çıkış yaptı, dedi ki "Türkiye ve CHP tehdit altında. Eğer bugün partiyi bırakırsan hakkımı sana helal etmem." Ben de anladım 'peki' dedim.

Deniz Baykal ile son görüşmemizde, Sarıgül için "Magazin" deyip geçmişti. Bugün ise aralarında Sarıgül'ün de bulunduğu "tabu" konulardaki sorulara cevap vermekten çekinmiyor. Söyleşi iki saati buldu. CHP Belediyelerindeki davalardan, sarıgül'ün raporuna, Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinden Zülfü Livaneli'nin çıkışına kadar herşeyi konuştuk. Baykal ilk defa bu kadar sakindi. Ne bir soruya tepki gösterdi ne de sinirlendi. Röportaj bittikten sonra Milliyet gazetesinin anketi hakkında ne düşündüğünü sordum, sadece sohbet için. İşte o zaman kızdı. Açtı ağzını yumdu gözünü. Ben mi ne yaptım? Tabii ki teybi tekrar açtım. Baykal'ın cevapları ortalığı çok karıştıracak.

Rüşvet iddiaları, yolsuzluk raporları... O kadar çok tatsız konu var ki... Yine de sizi iyi görüyorum. Hatta daha heyecanlı, enerjik. Nasıl başa çıkıyorsunuz olanlarla?
Başa çıkabiliyor muyum sence? Bilmiyorum. Oyun yapmayarak, masum kalarak kararlı ve cesaretli davranarak siyaset yapmaya çalışıyorum. Önce anlaşılmasanız da eğer teşhisleriniz sağlamsa bir süre sonra öneminiz ortaya çıkar.

Aleyhinizde sürekli yazılıyor çiziliyor, size karşı aday olanlar ağır suçlamalarda bulunuyor. Hiç kızmıyor musunuz?
Kızmıyorum Balçiçek. Yakın çevrem, dostlarım beni çok sevenler çok kırıldı, üzüldü. Asıl onlar çok kızıyor.

Siz kızmamayı üzülmemeyi nasıl beceriyorsunuz? Umursamıyor musunuz yani?
Kimin ne için söylediğini biliyorum da ondan rahatım. Kırılmıyorum çünkü herkes işini yapıyor. Kızmanın sonu yok. Yakınlarıma da bunu telkin etmeye çalışıyorum ama telkinle olacak bir iş değil bu, alışkanlık meselesi. Eleştirilere alıştım artık. Benim için en ağır eleştiriyi yapanın kim olduğunu ve bunu niçin yaptığın bildiğim için...

Eleştiriyi sevmiyor musunuz?
Herkes benim gibi düşünmek zorunda değildir. Düşünce farklılıklarını doğal karşılamak lazım. Ben de onu yapıyorum. Hatta eleştirilerden çok şey öğreniyorum. Bu sevdiğim tarz eleştiriler. Sevmediklerim ise açıkça çürütmeye, hakaret etmeye, etkisizleştirmeye yönelik yayınlar. Kimsenin kimseye böyle saldırmaya hakkı yok bir defa. Sonra medyada güven kaybı oluşuyor.

HERKESTEN ŞÜPHE EDERİM

Öyle diyorsunuz ama CHP'yi eleştirenlerin yazarların çoğu partiye yakın isimler.
Zaten sorun odur. Bu davranışlarının altında kendi istekleri yatıyor.

Nedir o istek?
Yazarların içinde gizli bir parti yöneticisi yatıyor. O gizli gündemini okuyucuya yansıtmaya çalışıyor. Artık gazeteleri bulmaca çözer gibi okuyorum. Kim bu yazıyı niye yazmış, bu işin arkasında neler var diye... Eğer bu soruları kendinize sormazsanız yanlış yaparsınız. Zihniniz sürekli sorgulamak üzere kurulu olmalıdır. Yani her konuştuğunuz kişinin sizinle ilgili gerçek amacı nedir, onu anlamalısınız.

Çok zor bir hayat bu sizinkisi. Yani hafif bir paranoyaya sahip olmak gerekiyor etrafınızdakiler için öyle mi?
Evet çok zor oluyor. O nedenle sürekli hazır ol vaziyetindeyim. Güveneceğim insanların sayısı çok az. Arkadaşlarımın çok ötesinde, bir de yüzünü bile görmediğim telefon dostlarım vardır benim. Bir sorun olduğu zaman açar fikirlerini söylerler. Hiçbir çıkar gütmeden. Onları çok dinlerim. Onlar siyasetin içinden değildir.

"AMAN HA" DİYORLAR BANA

Bu aralar açıp ne dediler peki?
"Aman ha" diyorlar "Partiyi bırakma."

Eşiniz ne düşünüyor? Yani "bırak bu kavgaları artık yorulduk, ne halleri varsa görsünler" demiyor mu?
1999'daki karar noktasında Olcay beni bir süre izledi. Seçim şoku yaşanmış, parti baraj altında kalmış. Yorum yapmadı. Bir gün ben ona "Artık bırakıyorum" dediğimde "İyi olur" diye cevap verdi sadece. Bugün ise "Bırakamazsın" diyor. "Türkiye saldırı altında, CHP bir saldırı altında. Eğer bu saldırı karşısında gerekli çalışmayı yapmazsan sana hakkımı helal etmem" dedi bana.

Siz ne dediniz? "Peki karıcığım" mı?
(Gülüyor) Her erkek gibi değil mi? Açıkçası bu çıkışına şaşırdım çünkü alışık değilim. Kendimi savunmaya kalktım, "Yahu" dedim "Bak ortalığa." Bırakamazsın dedi bana, bırakmanın ötesinde olayı sahipleneceksin, üzerlerine gideceksin, bunu gereğini yapacaksın. Ben de "Anladım peki" dedim. Yani Olcay'ın tepkisi bu durumda.

Son görüşmemizde, "Mustafa Sarıgül'le ilgili ne düşünüyorsunuz?" demiştim siz de bana hani magazin konuşmayacaktık demiştiniz.
Seninle başladı o magazin söylemi.

Sarıgül o zaman da meydanlara binlerce kişiyi topluyordu ama siz ciddiye almıyordunuz. Ne zaman magazin olmaktan çıktı sizin için?
Magazin olayından çıktı çünkü adli bir olay oldu. Tabii olayın arkasında siyasi boyut var ama adli bir olaydır. Ben kimse hakkında gereksiz yere suçlama yapmam. Bir kısım medya yolsuzluk yok diyor diye yok sayamam bir takım gerçekleri.


Sarıgül'ü partiye aldığınız için pişman mısınız? Aslında almak istememişsiniz ama araya çok önemli hatırı sayılır aracılar girmiş.
Bunlar girişin sürecidir, çok ciddiye almamak lazım. Ama kendisinin partiye girişiyle ilgili mutabakat sağlanamamıştı bu doğru. Hakkında söylenen çok dedikodu vardı ama elimde somut bir şey yoktu.

Ne dedikodusu?
Bugüne ait değil geçmiş olaylar. Biliyorsunuz hani CASA uçaklarında yapılanlar..

Sahte imza olayını söylüyorsunuz.
Evet. Ben ciddiye almadım çünkü ortada kanıt yoktu. 12 Eylül yaşanmış, yepyeni bir tablo çıkmış önümüze. Ben herkese bir şans verilmesi gerektiğini düşünürüm. Bugünkü dosyadan o gün haberimiz yoktu.

Bir başka dedikoduya göre AKP Şişli adayı Sarıgül hakkındaki söz konusu raporu çok önceden Tayyip Erdoğan'a sunmuş. Hatta Erdoğan ve Sarıgül görüşmesi bunun hakkındaymış.
Evet böyle bir şey ben de duydum, okudum. Açıkça ben verdim diyor, verdiği yeri bile söylüyor. Onlar biliyordu ama biz bilmiyorduk. Ne zaman NOKTA dergisi kapak yaptı o zaman öğrendik. O zaman suç teşkil eden bir olayın içine girildiği anlaşıldı.

KADIKÖY OLAYINI İNCELEDİM

Hukuki olarak böyle bir suç, dava yok ama...
Hukuki olarak olay anlaşıldı diyemem ama ben anladım. Tıpkı Korkmaz Yiğit'in kasetini dinleyince nelerin döndüğünü anladığım gibi.

Sarıgül liderlik yarışına girmeseydi, raporunu açıklayıp, partiden ihraç yoluna gider miydiniz?
Hiç şüphe yok. Daha önce Celal Doğan ile ilgili birtakım iddialar ortaya atıldı, biz kendisine "ilişkilerini askıya al" dedik. Partinin herhangi bir organında gerçekten bizi ikna edecek ciddiyette yolsuzluk ortaya çıkarsa hemen gereğini yaparız.

Kadıköy, Merter, Avcılar Belediyesi, Mersin Büyükşehir, Antalya Muratlı beldesi... Tüm bunlar hakkında davalar sürüyor ağır cezada. Onlar için niye bir girişimde bulunmuyorsunuz?
Kadıköy'ü inceledim. Dava ağır cezada açılmış ama beraat etmiş. Yargıtay'a gitmiş, asli cezada sürmesine karar verilmiş. Peki suç nedir? Belediye Başkanı Kadıköy'de hizmet vermekte olan memurları toplamış kooperatif kurun de size bir yer tahsis edelim demiş. Yani başkanın cebine para girmemiş ki. Şimdi siz bununla öbürünü nasıl aynı kefeye koyarsınız?

Mersin Büyükşehir'deki suç duyurusunu CHP Mersin il örgütü yapmış.
Bunlar seçimden önce ortaya atılmış iddialar. Somut bir şey yok o olayda. Sarıgül'ün olayında ise rüşvet var kardeşim, rüşvet. Siyasete girdi, yarışı girdi diye yapmıyorum bunu, alakası yok. Bizim bir sürü rakibimiz oldu, yarıştık. Bundan sonra da yarışıyoruz.


1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Bayramda savaş gibi kaza bilançosu
 Türk polisi kritik eşikte
 Kıbrıs'tan çıkmayız
 Ha gayret kaldı 566 bin 789
 Kar İstanbul'a "ceeee" dedi
 Meclis Lojmanları 2 yıldır satılamıyor
 Tunceli şehitleri için dün yürekler yandı
 Camilerde soyguna karşı emitasyon' önlemi alınıyor
 Mustafa Bayram hastanede
 Haydarpaşa Projesi baş ağrıtacak
 İstediler ve 'okul'u aldılar
 Türk Sanat Müziği duayenini kaybetti
ERDAL ŞAFAK
IMF'lilerin Türkiye'ye borcu
Horst Köhler...
UMUR TALU
Yalan dünya
Büyük, çok büyük bir olay olduğunda,...
ERGUN BABAHAN
Herkes büyük gazete okusun
SABAH krizlerle yıpranan,...
MEHMET ALTAN
Zihinsel koma..
AB ile uyum süreci hızlandıkça medyanın...
ÖMER LÜTFİ METE
'Biz müşterinin velinimetiyiz'
Yeri geldiğinde ve sadece...
Bol sucuklu bi rüşvet lütfen!
Kanada Göçmenlik Bakanı'nın bedava pizza karşılığında bir göçmen...
K...nıza tekmeyi yediniz
Danışmanına rakibi Kerry ile TV'deki münazarasını nasıl bulduğunu...
Kandırıldık ey halkım
Kandırıldık ey halkım
Bize stat diye beton yığınlarını, itiş kakış girilen, maç sonu...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu