Gerdanlık
Eminim... tahminim... umudum... beklentim... O pırlanta, mercan karışımı gerdanlığı geri verirler. Yahut, "hediye"nin verilip alınışındaki "şeffaflık, kamuya açıklık"ta olduğu gibi, göstere göstere, ya Türkiye'de bir yardım kuruluşuna sunar yahut, mesela "tsunami felaketzedeleri" için mütevazı bir desteğe dönüştürürler.
Başbakan Erdoğan ile eşi Emine Hanım, Moskova'dan dönüp Türkiye'ye ayak bastıklarında, umarım "bir devlet adamı ve ailesine verilecek hediyelerin ahlaki, etik kıymeti" açısından da ayakları yere basmıştır. Çünkü değeri 30 bin ila 45 bin dolar, yani 41 bin 55062 bin 325 YTL yahut 41 milyar 550 milyon62 milyar 325 milyon TL değerinde olan bir hediye... Bir başbakan eşine ne verilebilir, ne de o kabul edebilir. Bakmayın "yanımda eşim yok" diyerek kendisine sunulan broşu da Emine Hanım'a veren Moskova Belediye Başkan Yardımcısı'nın nezaketine... Cebine de koyabilir, teşekkür edip sonra eşine ya da başkasına verebileceğini de söyleyebilirdi. Kibarca reddetmiş. Çünkü Moskova'da bile, en azından açık açık, böyle bir şeyin kabul edilemeyeceği bilinir.
Medya geçmişe göre "çok kibarlaşmış" olmasaydı yahut ne bileyim, şundan bundan ötürü böyle olmasaydı, o haber öyle "düz ve objektif" bile verilmezdi. Başbakan da hatırlar; Özal rahmetli ama diğer aktörler hayatta... Hani "Özal'ın kızına Jaguar"dan ötürü ne kıyamet kopmuştu. Doğrusu da, böyle durumlarda insanların içinde biraz kıyamet kopmasıdır. Hediye verenin "nezaket"i kadar, "cüret"inin de üstünde durulmasıdır. Tayyip Erdoğan biraz da, o tür meselelerde birikmiş tepki ve öfkenin üstünde bir lider olarak yükseldi. Gösterişçi, arsız, şımarık bir servet ve zenginlik fırtınasının tozu dumanında, iş dünyası ile siyaset arasındaki "maddi ilişkiler"in tahribatında, hukuk ve ahlak arayanların isyanında yükseldi. Dolayısıyla, bu söylediklerimi de iyi anlar, sanırım.
Bütün demokratik ülkelerde, elbette "gizli rüşvetler, dolaylı iş bağlantıları" bir yana, devlet adamlarının şahsen yahut makamları adına kabul edebileceği, etmeyeceği armağanların maddi sınırı bulunur. Erdoğanlar emin olsun; kendilerine daha önce de, belki daha düşük değerde hediye vermiş olan mücevheratçının son gerdanlığı, o ülkelerin hiçbirinde hiçbirinde siyaset ve devletin boynuna uymaz. Ayrıca, bir kez oldu mu, birkaç kez oldu mu, veren de alan da memnun oldu mu... İş endazesinden çıkar. Yurtta ve yurtdışında iş yapan onca işadamı, işkadını, onca mücevheratçı, kuyumcu... yurtdışından iş için gelen onca yabancı, aynı nezaket, cömertlik, samimiyet ve cüret yolundan gitmeye kalksalar... Ne boy yeter, ne boyun; ne kol, ne bilek. Ne de etik ve ahlak. Erdoğan, çoğu açlık sınırlarının coğrafyasında dolanan yoksul bir halkın tepkileri ve umutlarıyla bu noktaya geldi. Hangi ülkenin, nasıl bir halkın başbakanı olduğunu, ne derece yoksulluklara ve felaketlere, acılara boğulmuş bir dünyada bir liderlik yaptığını hiç unutmaz umarım. Umarım, bir orgeneralin "dost" olduğu müteahhitten aldığı 150 bin dolar "borç"un, bu sütunda ve başka yerlerde, etik açıdan "nüfuz kullanımı" olarak eleştirilmesini de manasız kılmaz. Çok şık olabilir ama o gerdanlık yakışmaz! Yakışacak bir tavır lütfen!
|