'Kederli' kurban almayın

Kurban Bayramı'nda koç almaya niyetli bir adam, kurbanlıkların satıldığı yere gelir. Ancak kafasında geceden televizyonda haberlerde duyduğu "Kederli kurban almayın!" cümlesi yankılanmaktadır. Bir satıcıya yaklaşır.
- Merhaba birader.
- Merhabaaaaa abicim, hoşgelmişsin. Sefalar getirmişsin.
- Hoş bulduk. Ben bir kurbanlık alacaktım.
- Sonra vaz mı geçtiniz?
- Nasıl yani?
- Alacak-tım dediniz de. Heheheheh... Esprik neyin yaptım abey. Buyur seç.
- Eee şey... Bunlar biraz kederli duruyor gibi geldi bana.
- Nee? Heheheh. Kederli geldi dimek. Sen de esprikçisin bakıyom.
- Espri yapmıyorum kardeşim. Akşam televizyonda söylediler. Kederli kurban almayın dediler.
- Öyle mi dediler? Haa tabii ya dediler. Kusura kalma. Unutmuşum. Sen hiç merak etme abey, benim kurbanlar kederli falan değil. Benim gibi adamın koyunu kederli olur mu heç, de mi? Hehehehe...
- İyi diyorsun da bak şu koç mesela, öyle bükmüş başını. Önüne bakıp duruyor.
- Abey Allah seni inandırsın, sen gelmeden beş dakka evvel şakır şakır oynuyordu. Neşesinden yerinde duramıyordu. Hani şu şarkı var ya "Ooooff of" diy. Aha da onunla oyniydi.
- Baksana 'off of' diyomuş. Kimbilir ne derdi var garibin?
- Aslında bildin abey. Biraz kafası takık. Ev sahibi 'çık' demiş. Kış kıyamet şimdi nereye gideriz diye dertleniyor. Hehehehehe... Abey sen benle kafa mı buluyon ya... Koyunun derdinden ne olacak?
- Ben anlamam. Bana kedersiz kurban ver.
- Fesupanallaaah... Abey sen hiç merak etme ya. Ben hepsine terapi yaptım. Hepsinin keyfi yerinde.
- Nasıl terapi yaptın?
- Yaptım tabii. Dedim ki, "Galatasaraylı ve Beşiktaşlı olanlarınız üzülmesin, ligin devamını görmekten kurtuluyorsunuz yakında..."
- Fenerli olanları ne olacak?
- Onlara da dedim ki? Bu Fener'in ne yapacağı belli olmaz. Bu kadar gördüklerinizle avunun. Bakarsınız ikinci yarı dökülürler.
- İşe yaradı mı bari?
- Valla önce bir an duraladılar. Sonra dediğim mantıklı geldi. Görsen bir neşelendiler. Hatta aralarında timsah yürüyüşü yapmaya kalkanlar oldu. Ben mani oldum.
- Niye? Bırak sevinsinler
- Öyle deme abey. Ya millet, "Bunlar timsah" deyip almazsa. Hehehehe... Sen mi beni yiyon, ben mi seni yiyom anlamadım ya, neyse...
- Neyse anlaşıldı ben gideyim. Zaten senin kurbanlar kara kara düşünüyor baksana.
- Abey dur ya gitme. Sen ısrarcısın anladık bu keder mevzusunda. Ama asıl terapimi dinlemedin. Dedim ki ben bunlara, "Bakın, uyanık olun. Kaynana Semra'dan kurtuluyorsunuz. Tülin ile Caner evlenecek mi, evlenmeyecek mi diye bir derdiniz kalmayacak. YTL hesaplama derdiniz bitiyor. Ünlüler Çiftliği'ni bir daha görmeyeceksiniz. Banu Alkan şarkısı duymayacaksınız."
- Ne güzel şeyler söylemişsin ya. Valla benim bile kesilesim geldi.
- Dur daha asıl bombayı duymadın. Dedim ki, "Bu iş burada bitmez. Reenkarnasyon varsa, öbür hayatınızda AB üyesi bir ülkede başka bir şey olarak dünyaya gelirsiniz. Kafadan AB'ye girersiniz..."
- Doğru valla.
- Abey bak nasıl gözlerin parladı. Sen bi de bunların halini görecektin. Hepsi bir olup, bir oynadılar... Şu kadar söyliyim sana, 'sultans of dı dens' solda sıfır kalır. Şimdi de yorgunlar tabii... O kadar dans falan.
- Ne bileyim be hala emin değilim.
- Eeee sıkarsın ama abey ha. Kederliyse kederli, sana ne ya? Takmışın kedere. Sen bu hayvanı kesmeyecek misin arkadaşım? Stand up gösterisi yapmayacak ya, sana ne derdinden kederinden? Koyunun derdi seni niye geriyor ya?
- O zaman bana müsaade.
- Hadi anca gidersin. Selametle. Ohh be neyse gitti. Manyak mıdır nedir? Ne bu ya? Kederli kedersiz. Yeni pazarlık tekniği mi? Eskiden kolumuz kopardı pazarlıkta, herif kafamı kopartacaktı şerefsizim ya. Televizyonda duymuşmuş... Ulan bu televizyonlar daha başımıza neler açacak bakalım. Hadeee kurbana geeeel kurban buradaaaa... En neşelisi burada geeeel!..