kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gazi Ercel @ SABAH
 

Risklere işaret etmek felaket tellallığı değildir

Sanırım dikkat ettiniz. Basındaki ekonomi yazarları önümüzdeki dönemde olası birçok riskleri işaret ettiler. Geçen yılın iyi geçtiğini vurgularken 2005'teki riskleri de sıraladılar.
Bunlardan çoğunun amacı politikaları eleştirmek ya da piyasalarda felaket tellalığı yapmak değildi. Riskleri işaretlemek ve ona göre önlemlerin alınmasını istemek çağımızın gereklerini yansıtıyordu. Nedeni ise, dünya finans sisteminin giderek riske hassas bir yapıya ulaşmasıydı.
Özellikle, 1990'lı yıllardaki krizlerin etkisi ile risk odaklı hale gelen sistemde, bunların nasıl yönetileceğini belirlemek gerçekten bir sanat haline dönüştü. Fon sağlayan kurumların giderek artan hassasiyeti, borç alanları da daha etkin risk yönetim sistemleri kurma zorunluluğuna itti. Risklerin tanımlanması yanında idare edilebilir olup olmadıklarının belirlenmesi, kurumları "B Planları"nı yapma noktasına götürdü.
Daha önceleri borç verenler veya sistemi denetleyenler, geçmiş verilere, yöneticilerine ve kar marjlarına bakarak bir karara ulaşırlardı. Bu firmalar için de, devletler için de böyleydi. Borç verme kararından sonra bir olumsuzluk ortaya çıktığında paralarını kurtarmaya çalışırlardı.
Risklerin en yoğunlaştığı bankacılık kesimi bunun bir örneğini yansıtıyordu. Türkiye'de de bankacılık sektörü uzun yıllar kurala bağlı denetime tabi oldu. Bankalar Yeminli Murakıplığı'na başladığım 1960'lı yılların sonundan itibaren bankalara gider, yasal yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerine bakardık. Mevduata fazla faiz verdi mi, krediden fazla komisyon aldı mı, verdiği kredi limitleri yasal mı gibi konulara eğilirdik. Tek tek kontrol ederdik. Bu yıllarca sürdü.
Oysa, açılan kredilerin riski, topladığı fonlar ile bunların kullanıldığı yerlerin vade ya da faiz uyumu, yöneticilerinin banka idaresindeki riskli davranışları gibi konularına giremezdik. Hem yasal yetkimiz yoktu, hem de sistem riske odaklı değil, kurala bağlı denetimi benimsemişti. Sorunu olan bankaların yükünü devlet çekerdi.
Bu yaklaşım biçimi sadece bize has değildi. Dünyada da düzen böyleydi. Ancak 1980'lerden sonra finansal krizler ortaya çıkınca ve özellikle Asya Krizi'nden sonra işler değişti. Çok para kaybeden batı, risk konusu üzerine çok daha fazla eğilir oldu . Dünya bankacılığı için Basel II diye adlandırılan ve yakında uygulamaya konulacak sistem, tamamen risk odaklı olarak şekillendirildi.
Bu yoğunlaşma sadece bankacılık değil, şirket yönetimlerini ve ülkelerin makroekonomik uygulamalarını da kapsayacak şekilde genişletildi. IMF'nin Meksika ve Asya krizi sonrası kaybettiği kredibilite, bir çok finans kuruluşu değerlendirmelerini kendilerinin yapmasına zorladı. Ülkeler için geçmiş verilerden çok, geleceğe dönük tahminler, politika uygulamaları ve özellikle oluşabilecek riskler önem kazandı.
Bütün bu gelişmeler risk tanımlamalarını ve risklerin bunlara göre yönetimini öne çıkardı. Yılın başlarında risk doğurabilecek konuları tahmin etmek, hem hükümetler, hem de kurumlar açısından kredibilite kazanmalarını sağlayan bir niteliğe dönüştü. Bunları bilip önlem alanlar prim yapmaya başladılar.
Bu nedenlerle, 2005 yılı için riskleri işaret eden ekonomi yazarlarının uyarılarını, felaket tellallığı olarak algılamak kanımca yanlış. İyi niyetle, deneyimlere, bilgilere veya yapılan çalışmalara dayanılarak sıralanan riskleri eleştiri değil, ciddiye almak gerekir. Eğer bu yapılmıyorsa, o zaman gerçekten risk doğar. Piyasalar da bunu hemen farkeder, ona göre davranır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Dünya Bankası Başkanı ayrılıyor   / 07-01-2005
 Enflasyon neden düştü?   / 05-01-2005
 Dolar, 1.2 YTL'ye inerse şaşırmayın   / 03-01-2005
 Enflasyon hedefinin tutturulması kuşkulu   / 31-12-2004
 Milli gelir hesaplarının güvenilirliği sarsılmamalı   / 29-12-2004
 Dış finansman ihtiyacımız 60 milyar   / 27-12-2004
 Enflasyon hedeflemesinin 5 şartı   / 25-12-2004
 Enflasyon hedeflemesi   / 24-12-2004
 2005 para programı   / 22-12-2004
 IMF anlaşmasında gözden kaçan nüans   / 20-12-2004
AYDIN AYAYDIN
İş güvencesi ne getirdi?
Türkiye'de işçi-işveren...
GAZİ ERÇEL
Risklere işaret etmek felaket tellallığı...
GÜNTAY ŞİMŞEK
Başkan seçimlerinde ilkesizlik
Ülkemizin maşallahı var,...
Gökkafes'te olaylı yıkım
Süzer Plaza'nın giriş katındaki dört restoran-barın kışlık bahçeleri...
'Tecavüzcü' yakalandı
Okmeydanı SSK Hastanesi hemşirelerinden N.T.'nin tecavüze uğradığı...
Demirel ölmek istedi
Demirel ölmek istedi
Bulgaristan'dan iade edilen Ege Bank'ın eski sahibi Murat Demirel,...
İÜ'de öğretim üyeleri Prof. Dr. Parlak dedi
İÜ'de öğretim üyeleri Prof. Dr. Parlak dedi
İstanbul Üniversitesi'nde yapılan seçimde Prof. Dr. Mesut Parlak 743...
IMKB
E: 25.308 D:% 3,04
DOLAR
S: 1,370 D:% -2,214
EURO
S: 1,812 D:% -1,896
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu