En risksiz yatırım aracı bono en riskli araç borsayla yarışıyor
Geride bıraktığımız yılda Hazine'nin ödediği reel faiz yüzde 14.4 olarak gerçekleşti ve son üç yıldaki yüzde 13-15 bandı bozulmadı. Dolar, yatırımcısına reel yüzde 13.1 kaybettirirken, altın yüzde 7.7 ile zarar ettiren ikinci yatırım aracı oldu. Mevduat faizleri ise ilk kez reel olarak yüzde 10'un üzerinde bir getiri sağladı. 2004'te en yüksek getiri yüzde 21.1 ile hisse senetlerinden. 2004, yatırım araçları arasındaki büyük çarpıklığı bir kez daha ortaya koydu.
İlk çarpıklık Yatırım cephesindeki en büyük çarpıklık, en risksiz yatırım aracının, getiride en riskli yatırım aracı ile yarışıyor olmasında. Ele aldığımız altı ana yatırım aracı arasında geride bıraktığımız 2004'te olduğu gibi, 1921 yıllık dönemlerde de en yüksek getiriyi hisse senetleri ve Hazine bonoları sağlıyor. Bitişikteki grafikten de görülebileceği gibi, Hazine kağıtlarının 21 yıllık reel getirisi bileşiklendirildiğinde, yani kayıpları çıkılıp kazançları arka arkaya eklendiğnide yüzde 771.7'ye varıyor. Bu durum, 21 yılda faizden elde edilen kazancın yeniden bonoya yatırılması halinde servetin gerçekte 7.7 kat arttığını gösteriyor. Yine aynı hesaplamayla hisse senetlerindeki getiri oranı yüzde 871.9'u buldu. Bu iki araç geçen yıl olduğu gibi, son 20 yıl içinde de yarış halinde. Hazine, bir ülkede en son batacak kurum olduğu için, bono riski en az yatırım aracı olarak kabul görüyor ve öyle fiyatlanıyor. Hisse senetleri ise finansal piyasaların en riskli yatırım aracı ve getirisi yüksek.
İkinci çarpıklık 2004'te olduğu gibi, geçmiş 21 yıllık dönemde, kaybettiren yatırım araçları hala gözde. En çok kaybettiren yatırım araçları altın ve döviz. Ancak 2004 yılında bile, dövize ciddi bir yöneliş oldu. Bunun nedeni Amerikan Merkez Bankası'nın faiz artırımına gideceğini açıklamasıyla uluslararası piyasalarda başlayan kötüleşmenin Türkiye'yi etkisi altına almasıydı. Nisan ve mayıs ayında döviz yüzde 14, Hazine faizleri 10 puan arttı. Orta ölçekli sayılabilecek dış şokun etkisi ile 45.9 milyar dolara kadar düşen döviz mevduatı, 9 aylık süreçte 8.4 milyar dolar artışla 17 Aralık'ta 54.3 milyar dolara yükseldi. Halbuki 2004'te dolar kuru yüzde 4 geriledi. Enflasyon karşısında bu kayıp yüzde 13'e çıkıyor. Yani yurtiçi yerleşikler dövize yöneldi, ama yine kayıplı tarafta yer aldılar. Yeni yılda da, kurun artması pek beklenmiyor. 21 yıllık veriler dövizin Türk tasarruf sahiplerine krizli iki yılın dışında kazandırmadığını, aksine yurtiçindeki enflasyon karşısında veya alım gücü olarak kaybettirdiğini ortaya koyuyor. Yukarıdaki tabloda olduğu gibi, 1984 başında dolara yapılan 100 birimlik yatırım gittikçe eriyerek 2004 sonunda 25' kadar düştü. En önemlisi de, yatırımcısını Hazine kağıtlarındaki yüksek getiriden mahrum etti. İşte yatırım dünyasındaki ikinci büyük çarpıklık da burada. Niye para yıllarca Türkiye'de faizden kazanılır sorusuna en iyi yanıt bu verilerde yatıyor.
Sonuç "Sarı inek, yeşil ot yiyip, beyaz süt veriyor" Türk Atasözü
|