kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

AB ve PKK benzetmeleri

Avrupalılar AB maceramız için zaman zaman ilginç benzetmeler yapıyorlar.. Kimi mide bulandırıyor, kimi küçük düşürüyor, kimi 'eh işte' dedirtiyor ama hemen hiçbiri gönlümüzdeki aslanı okşamıyor.. Tabii tükürüğü rahmet sayan birtakım milli aferin budalaları, müstesna..
En sıcak benzetmelerden biri de Financial Times yazarı Robert Shrimsley cenaplarından geldi.. Türklerin maço damarını bayağı okşayacak olan bu benzetmeye göre erkek tarafı Ankara, annesi yüzünden nazlı davranmak durumunda kalan haspa da Brüksel..
Çok delikanlı bir teselli..


Bir teşbih de içeriden.. Türkiye'nin bölünmemek için büyük can kaybı bahasına verdiği mücadelenin hikayesini, vaktiyle şiddet çetesine yataklık etmekten görevine son verilen bir öğretmenin macerasında özetleyebiliriz..
Öğrencilere ayrılıkçı fikirler aşılarken doğrudan bölücü örgütle bağlantılı olduğu anlaşılan ve geçici bir süre işsiz kalan eylemci, döner dolaşır; kendini İstanbul'da bulur.. Bir lisede müdür muavinliği yapan yakını sayesinde 'ücretli ders' vermek üzere yine Milli Eğitim'in bünyesine girer.. Bulunduğu lisede öğrencilere Türkiye'nin bölünmesinin ne kadar iyi olacağını anlatmaya başlar..
- Türkiye Kürdistan, Lazistan, Ermenistan, gibi eyaletlere ayrılsa, her bir eyalet kendi içişlerinde bağımsız olsa barış çok daha kolay gerçekleşir. O zaman halklar birbirlerini daha iyi anlar ve birbirlerine daha sıcak davranır. Türkiye de böylece yükselmiş olur..
Öğrencilerin bir kısmı velileri ile birlikte bu derslere (!) karşı çıkarlar.. Okuldaki birkaç çağdaşlaşmamış milliyetçi öğretmen de sesini yükseltir.. Ortalık hafiften karışır gibi olur.. Hatta bazı iddialar velileri ürkütür.. Özellikle okulun mescidinde geceleri militanların saklandığına ilişkin söylentiler veliler arasında dalgalanmalara yol açar.. Kimi 'Böyle rezalet olmaz; okulda militan saklanacak, üstüne üstlük bir de mescitte barındırılacak, iftiradır canım' deyip geçerken kimi de bütün bunlardan bizzat müdürün haberi olduğunu söyler..
Çağdaşlaşamamış öğretmenler ısrarlarını sürdürünce müdürün sabrı taşar:
- Size ne oluyor? Okulda boş dersler için kimi ücretli olarak görevlendireceğime ben karar veririm.. Burada sorumlu benim ve okulu bildiğim gibi idare ederim, işinize bakın.. Şikayet edecekseniz de cehennemin dibine kadar yolunuz var..
Okuldaki bölücü faaliyetlerden rahatsız olanlar şaşkındır..
Müdürün 'milliyetçi' geçindiğini bilmektedirler.. Başbakanın da hemşerisidir.. Böyle biri neden bölücü örgüte destek versin, onun adamlarını kollasın, hatta kendi sorumluluk alanında cirit atmalarını sağlasın?.
Hemen araştırma başlatırlar.. Bir kaynak müdürün gençliğinde 'dev' ile başlayan falanca örgütün militanı olduğuna dair veriler dayatır..
İyi ama başbakanın memleketi nere, Öcalan'ın memleketi nere? Bir Karadenizli nasıl olur da PKK hizmetkarlığı yapar? İşin içinden kimse çıkamaz.. Savcılık da başbakanın hemşerisi olan müdür hakkında takipsizlik kararı verir..
Aynı zat daha sonra daha fiyakalı bir lisenin müdürlüğüne tayin olur..
Çünkü o, başbakanın hemşerisidir.. Başbakan Karadenizlidir ama idare PKK'lıdır.


Denebilir ki:
- Bu benzetme değil palavra, hatta iftiradır..
Oysa evet, bu bir benzetme değil gerçek bir öykünün özeti olarak, TC'nin kendini sokacak yılanı daima koynunda beslediğini gösterir.
Yalnız, hikayedeki başbakan, bugünkü Karadenizli başbakan değildir..
Şimdiki durumun ne kadar farklılık arz ettiğini bir Karadenizli olarak çok iyi ölçümleyemiyorum.. Ancak, şunu biliyorum ki, bugün dünkü suçların yerinde özgürlük yelleri esmektedir..
Bununla birlikte kavga bitmemiş; başka bir boyuta sıçramıştır..
Financial Times yazarı Shrimley tarafından da sevgilimiz olduğu vurgulanan AB ilkelerince bireyin bölücülük propagandası yapma özgürlüğünü anladık.. Fakat acaba devletin kendi bütünlüğünü koruyabilmek için böyle bir eylemciyi öğretmen yapmama hakkı ve iradesi -ve hatta niyeti- kalmış mıdır? Sevgilimiz AB buna ne buyurur?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yangının boyutlarını görmek..   / 30-12-2004
 Ey şanlı TC, devletsen yalanla!   / 28-12-2004
 Müslüman Noel'inde künefe   / 27-12-2004
 Serdengeçti, sırdan geçti   / 24-12-2004
 Emekli milliyetler barı   / 23-12-2004
 Derin timsahın gözyaşları   / 21-12-2004
 Zaferin dayanılmaz hafifliği   / 20-12-2004
 Bugün 17 Aralık, neşe doluyor ortalık   / 17-12-2004
 Bir sonraki kurtarıcı Uzan mı?   / 16-12-2004
 Köyün en büyük yalancısı   / 14-12-2004
ERDAL ŞAFAK
Çöple başladık
Yarın sadece Türkiye'nin...
ÖMER LÜTFİ METE
AB ve PKK benzetmeleri
Avrupalılar AB maceramız için...
UMUR TALU
İyi yıllar, desem mi!
Batıdan binlerce varlıklı insanın,...
Ukrayna'da aynı kavga: İktidar benim
Muhalif lider Yuşçenko seçimi kazandı, Yanukoviç ise iktidarı hâlâ...
Annenin acı seçimi
Felaketin ortasındasınız. İki çocuğunuzdan sadece birini...
Alex'ten iyisini alırız
Alex'ten iyisini alırız
F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım "Yurt içinde transfer düşünmüyoruz.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu