Enflasyon hedefinin tutturulması kuşkulu
Türkiye, 2004 yılını Avrupa Birliği çapasına sarılarak geçirdi. Geçmiş yıllarda yapısal alanda uygulamaya konmuş reformların olumlu sonuçları bu yıl daha güçlü hissedildi. Olumlu dünya konjonktüründen yararlanıldı. Önceki yıllara kıyasla daha rahat bir yıl yaşandı. Şimdi yeni bir yıl başlıyor. Her yeni yıla girerken umudumuzu yitirmeden risk analizlerini de yapmamız gerekiyor. Bu nedenle, Türkiye ve dünya ekonomilerinde riskleri baştan gözden geçirmek, ona göre de dikkatli olmak kuşkusuz akılcı bir davranıştır. Kanımca, Türkiye'yi 2005 yılında etkileyebilecek risk unsurları enflasyon hedefinin tutturulamaması, cari işlemler açığının sorun yaratması, ters dolarizasyonun artması ve dalgalı döviz kuru şeklinde özetleyebiliriz. Şimdi bunlara bir göz atalım:
1. Enflasyon hedefinin tutturulamaması : 2005 yılı için hedeflenen % 8 oranında bir enflasyonun gerçekleştirilmesindeki riskler şimdiden ortaya çıkmaya başladı . Kamu ve özel sektör kendini % 10'luk bir enflasyona hazırlamakta. Kamu çalışanlarının, emeklilerin ve asgari ücretlilerin maaşlarında artış ortalama % 10 civarında. Bütçenin harcama ve gelir kalemleri enflasyon hedefi üzerinde öngörüldü. Kira, ulaştırma ve diğer hizmetlerde ayarlamalar % 5 ile 20 oranları kullanılarak yapılmakta. Durum böyle olunca, bekleyişleri % 8 hedefine odaklamak döviz kuruna kalmaktadır . Doların Euro'ya karşı "beklenen düşüşü" şu aşamada fiyatlara olumlu etki yapsa da, bu etkinin yıl boyunca devam edeceği kuşkuludur. "Enflasyon % 8 yerine % 10 olsa ne olur?" diye düşünmeyin. Özellikle tek haneli fiyat düzeyine erişmiş ülkelerde hedeflenen oranı gerçekleştirmek çok önemlidir. "Anayasayı bir kez delsen bir şey olmaz" felsefesi ile konuya yaklaşılması bir çok sorun yaratır.
2. Cari işlemler açığı: İki yıldır sorunlu bir alan olan cari işlemler dengesinde, bu sürecin 2005 yılında da devam etmesi beklenmektedir. Bu konuda iki nokta önemlidir . Birincisi, cari işlemler açığının, milli gelirin % 5'i civarında bir açıkla sürdürülmesi, bekleyişleri olumsuz etkileyecek ve risk primlerini artıracaktır. İkincisi, ihracatın 2004 yılındaki performansının önümüzdeki yılda devam edip etmeyeceğinin bilinememesidir. İhracatta bazı kurumların sorunları ve kar marjı azalışları ihracatın artış hızını yavaşlatabilecektir.
3. Ters dolarizasyon: Dolarizasyonun her türü sorun yaratmakta, güçlenmesi veya zayıflaması para politikasının işlevini azaltmaktadır. Doların bu denli değer kaybetmesinin tetikleyeceği dövizden YTL'ye geçiş hızlanırsa, Merkez Bankası'nın dövize müdahale politikası dikkate alındığında, YTL'nin diğer paralara karşı yıl içinde değer kazanması kaçınılmaz olacaktır. Bunun sorunlarını da hepimiz biliyoruz.
4. Dalgalı döviz kuru: Bize benzer ülkelerde döviz kuru rejimleri konusunda çözümsüzlük halen sürüyor. "Hangi döviz kuru rejimi iyidir, sağlıklıdır veya sisteme uygundur" sorularına yanıt bulmak zor . Bu aralar da dalgalı kur revaçta. Ancak, bu kur rejiminden kaynaklanan sorunlar var. Bu sorunları tetikleyecek bazı oluşumların ortaya çıkması durumunda, yerel paranın yabancı paralara karşı "önlenemez değer kaybı riski"ni her zaman hatırlamakta yarar var. Yeni yılda risk olarak algılanan AB ilişkileri ve Kıbrıs konularında, olumsuzlukların yaşanacağını sanmıyorum . Bu konular zor da olsa çözümlenecektir. Ekim 2005'te müzakerelere başlanması için siyasi karar verilmiştir. Müzakereler başlayacak ve de hayli uzun bir sürece yayılacaktır. Ancak bu dönemde oluşacak "pürüzler" piyasa oyuncularının sevdikleri türden olaylardır . Kısa dönemde gelirlerini artırmaları konusunda yarar sağlayacakları kuşkusuzdur. Hepinize mutlu, başarılı ve sağlıklı bir yıl dilerim.
|