kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sağda: 12 Eylül darbesinin komuta heyeti. Üstte: Yasaklardan bir kahraman olarak siyasete dönen Demirel.
Demirelci-Konseyci kavgası cemaati böldü
İngiliz asıllı Nur talebesi
Sözler: Bediüzzaman!

Demirelci-Konseyci kavgası cemaati böldü

1980 darbesi İslami grupları tedirgin etmişti. Ancak Kenan Evren'in nutuklarıyla rahatladılar Demirel'i destekleyen bir kısım Nurcu, 1982 Anayasası'na hayır oyu verecekti. Diğerleri ise evet....

Dün de belirttiğimiz gibi 1970'ler Fethullah Gülen'in etki alanını genişlettiği bir dönemdi. Artık kendi cemaatini oluşturuyordu. Ancak bunun nasıl olduğunu, hangi aşamalardan geçtiğini dizimizin üçüncü öbeğinde, 26 Aralık Pazar gününden itibaren ele alacağız. Şimdilik 'klasik' Nurcu çizginin nasıl ilerlediğine bakıyoruz...

ORDU BİZİ EZER Mİ?
12 Eylül 1980 tarihinde ordu darbe yaptı. Parlamentonun ve siyasi partilerin faaliyetine son verildi. Bütün ülkede sıkıyönetim ilan edildi. Hem solun, hem de sağın üstüne gidildi. Ve sonuçta o zamanlar 'anarşi' adı verilen dönem bitmiş oldu. İslami kesim darbeyi büyük bir tedirginlikle karşılamıştı. Çünkü geleneksel olarak ordunun gözünde İslami kesim, 'devleti ele geçirip şeriat düzeni kurmak' istiyordu. Şimdi ordu kim bilir neler neler yapacaktı! Halbuki korktukları başlarına gelmedi. Çünkü Org. Kenan Evren başkanlığındaki ordu, Türkiye'deki ortalama Müslüman'ın düzenden, devletten yana olduğunu... Solculara alerji duyduğunu... Silahlı mücadeleyi onaylamadığını biliyordu.

EVREN DİNİ ALET ETTİ!
Yeni Devlet Başkanı Evren yurtiçi gezilerine çıktı. Hemen her gittiği yerde Demirel'e, Ecevit'e, Türkeş'e, solculara, ülkücülere çatıyordu... Ama aynı anda Kuran'dan ayetler okuyor, Hz. Muhammed'in hadislerinden örnekler veriyordu. Benzeri lafları bir siyasetçi etse, anında mahkemeye verilip 'dini siyasete alet ediyor' diye içeri atılırdı. Cemaatler ve tarikatlar rahatlamıştı. Siyasi çekişmenin olmadığı bir ortamda, 'hizmet' adını verdikleri dini eğitim faaliyetini daha rahat bir biçimde sürdürebilirlerdi. Bu arada Süleyman Demirel alttan alta muhalefete başlamıştı. Temel tezi şuydu: "Biz ülkeyi yönetirken bu olaylar çıktı. Engellemek için birçok yerde sıkıyönetim ilan ettik. Ama bir işe yaramadı. Peki nasıl oldu da 12 Eylül'de anarşi bıçak gibi kesildi? Demek ki aslında anarşiyi durdurma niyetleri yoktu." Demirel, Kenan Evren'in kimi sözlerini kendi tezini desteklemek için kullanıyordu. Mesela ordunun darbeyi bir yıl önce yapmayı düşündüğü ortaya çıkmıştı. Ama ortam olgunlaşmadığı için vazgeçilmişti. "Bir yıl daha kan akmasına izin verdiler, ileride darbe yapabilmek için görevlerini tam olarak yerine getirmediler" diyordu Demirel. Bir yanda ayetlerden, hadislerden söz eden Kenan Evren, öte yanda Demirel... Nur cemaati bu durumda ne yapacaktı? Kimden yana olacaktı? Yeni Asya grubu eski çizgisini korudu ve Demirel'e arka çıktı. Darbeyi desteklemeyecekti. Tam bu sırada cemaatte şaşırtıcı bir gelişme oldu. Erzurumlu Mehmed Kırkıncı Hoca müdahaleyi destekliyordu. Kırkıncı Hoca 4 Nisan 1982'de, yeni anayasanın nasıl olması gerektiğine ilişkin Kenan Evren'e bir mektup yazdı. Özetle, "Dini güçlendirmek, milleti de güçlendirmektir" diyordu. Dine, ahlaka önem verilmesini istiyordu. Hoca askerlere zorunlu din dersi okutmalarını tavsiye ediyordu. Kırkıncı Hoca'nın tavrı siyasi açıdan şu anlama geliyordu: "Biz Konsey'i ve yeni anayasayı destekleyelim. 'Evet' oyu verelim... Siz de bizim dini faaliyetimize karışmayın." Demirel ve Erbakan'dan ise 'Hayır oyu verin' mesajları geliyordu. İpler yine gerilmişti. Birçok kanaat önderi Kırkıncı Hoca gibi düşünüyordu: "Bediüzzaman dönemin şartları gereği Demokrat Parti'yi destekledi. Bugün ise illa da Demirel'e arka çıkmak gerekmez. İleriyi görüp bizden yardım isteyen darbecileri desteklememiz gerekir" diyorlardı. Öte yandan Yeni Asya kapatıldığında yayına başlayan Yeni Nesil gazetesi Kırkıncı'nın ünlü mektubunu yayınlamış ve onu 'Cengiz Han'ın Hocası' ilan etmişti. Mehmet Kutlular ve arkadaşları diğerlerine 'Konseyciler' adını takmıştı.

KEYİFLER YERİNDEYDİ
Askerler ise doğrudan ya da sivilleri devreye sokarak muhalefeti ikna etmeye çalışıyordu. "Siz destek verin, biz de sizi rahat bırakalım" mesajları geliyordu. Sonuçta Yeni Asya grubu ikiye bölündü. Bir tarafta Mehmet Kutlular, Mehmet Fırıncı, Mehmet Emin Birinci, Yavuz Bahadıroğlu, İhsan Atasoy, Mustafa Kaplan, Burhan Bozgeyik, Bünyamin Ateş, Safa Mürsel, Mehmet Paksu gibi 'hayırcılar'. Diğer tarafta Mehmet Kırkıncı, Mustafa Sungur, Rahmi Erdem, Osman Demirci, Ahmet Şahin, Mehmet Dikmen gibi 'evetçiler'. Cemaat bir kez daha bölünmüştü. Derken yeni Anayasa 1982'de yüzde 92 oranında evet oyu aldı. Bu arada eskilere 10 yıllık siyaset yasağı gelmişti. 1983'te ise genel seçimler yapıldı. Turgut Özal'ın Anavatan Partisi tek başına iktidar oldu. Tarikat ve cemaatler seçimlerde ANAP'a oy vermişti. Onlar için rahat dönem sürüyordu. Mesela İslami yayınlar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullara tavsiye ediliyordu. Bu durum aynı zamanda Yeni Asya'nın yayıncılıktaki gücünün kırılması anlamına geliyordu. Özal'ın serbest piyasa koşullarında yayınevleri arasındaki rekabet de artmıştı. Özal'ın iktidarı bir başka gelişmeye daha yol açmıştı. Daha sonra 'Yeşil sermaye' adı verilecek olan bir oluşum ortaya çıkmıştı.

YEŞİL SERMAYE NEDİR?
Yeşil sermaye: Yani Anadolu kökenli, din konusunda hassas, geleneksel değerlere sahip kesimlerin kapitalizme uyum sağlaması... Şirketler kurarak, ihracat da yaparak, yavaş yavaş merkezi İstanbul'da bulunan büyük sermaye ile rekabete girmeye başlaması... Bu şirketlerin patron ve yöneticilerine, zaten içlerinde bulundukları cemaat ve tarikatlara maddi ve manevi yardım ettikleri gerekçesiyle 28 Şubat (1997) sürecinde 'şeriatçı' denmişti.

'KÖŞK'TE BİR DİNDAR
Hayat devam ediyor, siyasette, ekonomide meydana gelen her değişiklik cemaati de etkiliyordu. 1987 yılında yasaklar halkın görüşüne sunuldu ve çok küçük bir yüzdeyle eskiler yine siyasete döndü. Demirel ve Erbakan bitmez tükenmez enerjileriyle 'davalarına' sarılmışlardı. Özal'ı sıkıştıracaklardı. Peki şimdi ne olacaktı? Kenan Evren'in devlet başkanlığı görevi yakında bitecekti. Turgut Özal, Celal Bayar'dan (1950-60) sonra ikinci sivil cumhurbaşkanı olmak istiyordu. Başardı da: 1989'da Çankaya'ya çıktı.

ANAP NASIL ERİDİ?
O dönemde Nur cemaati yeni bir bölünmeye şahit oldu. Mehmet Kutlular'ın sert muhalefeti diğeri kanaat önderlerini rahatsız ediyordu. Mesela 'Yakın Tarih Ansiklopedisi' adlı kitapta Atatürk, İnönü ve Kemalizm eleştiriliyordu. Bunun üzerine, "Husumete vaktimiz yok, biz muhabbet fedaileriyiz" diyen... Yani rejimle kavga etmek istemeyen, Mehmet Fırıncı, Mehmet Birinci, Yavuz Bahadıroğlu'nun Kutlular ile yolları ayrıldı. Onlar 'Nesilciler' olarak Yeni Nesil gazetesinin çevresinde toplandılar, Yeni Asya gazetesi ise Kutlular'a kaldı. 1991 de önemli yıldı. Mesut Yılmaz ANAP'a genel başkan seçildi. Partideki liberal çizginin temsilcisi olan Yılmaz, "ANAP'ın tarikatlara, cemaatlere ihtiyacı yok" diyordu. Bunu duyan İslami kesim desteğini çekti. Muhafazakârlarla bağı kopan ANAP artık her seçimde biraz daha eriyerek siyasetten silinecekti.

Emre Aköz-Nevzat Atal

DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Eski Bakan Aydın'ın mal varlığına tedbir
 Düşmandan değil 'ağa'dan kaçıyorlar
 GATA'daki yaralı polis: Bizi ABD'li askerler kurtardı
 Mayınlı arazide petrol aranacak
 İngiliz diplomatlar Batman'ı inceliyor
 DEV-YOL Davası'nda 8 tutuklama
 Özbek Paşa, Dinçer'e tazminat ödeyecek
 Belediyeler Yasası Anayasa Mahkemesi'nde
 Latife Hanım uzun süre boşanmayı kabullenmedi
ERDAL ŞAFAK
Gerçekten hazır mısınız?
AB müzakereleri 56...
UMUR TALU
"Cep" telefonu
Cepte durduğu gibi durmuyor tabii.
ÖMER LÜTFİ METE
Serdengeçti, sırdan geçti
Merkez Bankası Başkanı...
Rumsfeld 'güreşe doymuyor'
Gençliğinde 12 yıl güreşle uğraşan ABD Savunma Bakanı, istifasını...
'Türkiye AB'ye güç katacaktır'
Tarihi 17 Aralık zirvesi bitti ancak halen Avrupa basınının...
Golün isim babaları
Golün isim babaları
Süper Lig'in gol yollarında en etkili futbolcuları kimler? İlk yarıda...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu