kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Yuksel Aytug @ SABAH
 
Bir felaketzede nasıl davranmalı?
"Yağmur Zamanı" tutacak
Cennet'in meleği
GAF oloji
Alt Yazı

Bir felaketzede nasıl davranmalı?

Bu kez kamera karşısında bir "felaketzede", bir "görgü tanığı" olarak bulunuyordum. En zoru buymuş...

ZAMAN zaman bu köşede haberci meslektaşlarımızın felaketzedelerin burnuna mikrofon uzatıp, gözlerine kamera ışığını yaslamalarını eleştiren yazılar kaleme almıştım. Tabii, muhabirin görevinin o anda "haber vermek" olduğu gerçeğini de göz ardı etmeden...

FLAŞLAR PATLARKEN
Salı gecesi G-Mall cehenneminden kurtarıldığım anda ilk gördüğüm, gözümün bebeğinde çakan flaşlar ve kamera ışıklarıydı. O anda nefes almakta zorlanıyordum. Oksijene ihtiyacım vardı. Beni itfaiye erinin elinden bir haberci teslim aldı. Ambulansa götürecek sandım, "Olayı anlatır mısınız Yüksel Bey?" dedi. İki kelime söyleyip, öksürüklere boğuldum. O anda aklımdan milyon tane şey geçiyordu. "Eğer canlı yayınsa, uzaktaki annem babam beni perişan halde görmemeli. Soğukkanlı görünmeliyim, öyle davranmalıyım" diye düşündüm önce... Sonra içeride kurtarılmayı bekleyen insanlar olduğunu hatırladım. "Arkamda yüz kişi daha vardı, onlara ulaşılması lazım" dedim.

İÇİMDEKİ HABERCİ
Ardından, haberci duygularım ağır bastı. Oksijen bekleyebilirdi. Bütün medya mensubu arkadaşlarımın detaylı sorularını birer birer yanıtlamaya, içeride yaşananlar hakkında detaylı bilgi vermeye çalıştım. Ama soruların sonu gelmiyordu bir türlü. Bu arada beni kolumdan tutup, caddenin ortasına getirdiler. Orada soru soruyorlardı. Ben geçiş yapan itfaiye araçları ve ambulansları engellediğimizi fark ettim. "Ne olur, şöyle kenara gelelim arkadaşlar" diye meslektaşlarımı uyarmak zorunda kaldım. İçeriden cep telefonuyla irtibat kurduğum ve itfaiye görevlilerini 5. salona yönlendirerek kurtulmamızda önemli rol oynayan bir televizyoncu arkadaşım, durumumun giderek kötüleştiğini fark etmiş olacak ki, "Lütfen müsaade edin, ambulansa gitmesi lazım" dedi. Ama sağ olsunlar, haberci dostlarımızdan kimse aldırmadı. Beni yine çekiştirip, kameraların ortasına getirdiler. Anlattım, anlattım...

"NEREDESİN YAHU?"
Bu arada televizyonda beni izleyen Genel Yayın Yönetmenimiz Ergun Babahan, yazıişleri toplantı odasında küplere biniyormuş. "Söyleyin, televizyonlara konuşacağına gelip, haberi yazsın" diyormuş. Ama oradan kurtulmam mümkün değildi ki... Üstelik otomobilimi teslim ettiğim park görevlilerini de bulamıyordum. Taksi zaten hak getire... Burnuma dayanan mikrofonlar, teypler arasında kaybolmuşum. Cep telefonum bloke olduğu için o anda bana ulaşmaları da mümkün değil. Görevliler bana ambulansta iki nefes oksijen verdikten sonra, birkaç arkadaşın da yardımıyla arabamı buldum ve gazeteye gittim. "Geçmiş olsun"dan önce "Neredeydin?" soruları ve sonra elimin yüzümün isiyle, dumanıyla yazılan birinci sayfa yazısı...

ELLER YÜREKTE OLSUN
O gece ve takip eden günde meslektaşlarımın neredeyse tüm taleplerini yerine getirdim. Sabahın 07.00'sindeki telefon bağlantıları da dahil olmak üzere, yardım isteyen tüm dostlarımın gönlünü yaptım. Haberci meslektaşlarımı suçlayacak değilim. Onlar da "haber ve görev" derdindeydiler. Ben de bir haberci olarak elimden geldiğince G-Mall'ın önünde hepsine birden yardımcı olmaya çalıştım. Pek çok kameraman arkadaşımız da diğer salonlarda kamera ışıklarıyla insanların kurtulmalarına yardımcı olmuş, bunu da takdirle karşıladım. Ama meslektaşlarımın unutmamaları gereken bir şey var. Felaket anlarında can derdine düşmüşken, burnuna mikrofon dayanan herkes "haberci" olmayabilir. Bir elimizle mikrofonu tutarken, diğer elimiz hep yüreğimizin üzerinde olsun.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Korku filminde mecburi figüran   / 16-12-2004
 Kız ben seni vurmaz mıyım?   / 15-12-2004
 Spor ekranında nefes nefese   / 14-12-2004
 Semra Hanım'sız gün geçmiyor   / 13-12-2004
 Ekonomi programları nasıl gülümser?   / 12-12-2004
 Yapışık hayatlardan haberli misiniz?   / 11-12-2004
 Herkes psikolojik danışman oldu   / 10-12-2004
 Dikkat! Ekran cinayeti kapıda   / 09-12-2004
 "Kalbin Zamanı" Pera'da durunca...   / 08-12-2004
 İskender olmayı kolay mı sandınız?   / 07-12-2004
ATİLLA DORSAY
TV8 20.30 Superman
Bir efsanenin başlangıcıTV8, ünlü...
YÜKSEL AYTUĞ
Bir felaketzede nasıl davranmalı?
Bu kez kamera...
Sabancı'ya 'Dua' liseye marş oldu
Sabancı'ya 'Dua' liseye marş oldu
Rizeli edebiyat öğretmeni Abdulkadir İpekoğlu'nun, işadamı Sakıp...
Eğlenmeye hazır mısınız?
Eğlenmeye hazır mısınız?
Festival
Gençler 3 gün coşacak!
Lipton, sponsorluğunu...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.