kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sarhoştum, karım beni evlenmek için kandırdı
Sarhoştum, karım beni evlenmek için kandırdı
Ayaklar baş oldu

Sarhoştum, karım beni evlenmek için kandırdı

"Mucizeler Komedisi" müzikalinde ve Alman yapımı "Kebab Connection" filminde rol alan Güven Kıraç'ın hedefi Avrupa. Kıraç yeni projelerini ve evliliğini anlattı.

Biri Almanya'da çekilen üç sinema filmi ve bir müzikalle sezona hızlı bir şekilde girmeye hazırlanan Güven Kıraç, Avrupa'da isim yapmış bir oyuncu olma yolunda. TV dizilerinde ve reklam filmlerinde de oynayan başarılı oyuncuyla hem iş hem özel hayatını konuştuk.

* Son zamanlarda birçok projede sizin adınızı görüyoruz. Bu çalışmalardan bahseder misiniz?
Tamamen Alman prodüksiyonu olan ve Fatih Akın'ın senaryosunu yazdığı "Kebab Connection" adlı filmde oynadım. "Duvara Karşı'nın yapım şirketi çekti. Fatih Akın'la yeni bir film yapacağız, onun hazırlıkları devam ediyor. Bu yaz Yavuz Turgul'un filmi "Yürek Yarası"nda Şener Şen'in oğlunu oynadım. Ümit Önal'ın senaryosunu yazdığı "Anlat İstanbul"da rol aldım. Yani iki sinema filmim çıkmak üzere. Yine Şener Şen'in başrolününde oynadığı ve Işıl Kasapoğlu'nun sahneye koyduğu, ilk gösterisini 8 Aralık'ta yapacağımız "Mucizeler Komedisi"nde oynuyorum.

SIFIR ALMANCA'YLA OYNADIM

* Kebab Connection'da nasıl bir rolünüz var?
Bir Türk taksiciyi oynadım. Almanlar'ın enteresan bir tarafı var, hiçbir şekilde alt yazı okumuyorlar. Televizyonda da, sinemalarda da bütün filmler dublajlı giriyor. O yüzden ben Almanca konuşmak zorunda kaldım. Böyle olacağını da çekimler başlamadan bir hafta önce öğrendim, Türkçe konuşacağımı zannediyordum.

* Almanca'nız nasıl?
Sıfır, hiç Almanca bilmiyorum. Ama üç ay içinde, hocalar eşliğinde bütün senaryoyu ezberledim. Her gün otel odalarında eşek gibi ezber yaptım.

* Telafuzda problem yaşamadınız mı?
Çok enteresandır, Almanya'dan "Çok başarılı bir oyuncu, filmi izleyen herkes Almanca biliyor zannediyor" diye haberler geliyor. Hatta eleştirmenler tarafından filmdeki en inandırıcı karakter olduğum söyleniyormuş. Aslında biraz zor oldu ama cahil cesareti işte, "yaparım" dedim ve yaptım.

* Yurtdışında bir filmde daha rol almaya hazırlanıyorsunuz bildiğim kadarıyla...
Yarı Alman, yarı İtalyan bir yönetmenin 2006'da yapmayı düşündüğü bir film. Onun senaryoyu bitirmesini bekliyoruz. Hikaye Hamburg'ta başlıyor, Sicilya'da bitiyor. Orada da İtalyan'ı oynayacağım, yani İtalyanca konuşacağım.

* Bundan sonra sizin için Avrupa mı var?
Keşke keşke. Hep orada değil tabii, kendi vatanımızda ve kendi dilimizde oynamak da çok güzel. Ama benim filmografime baktığınızda hep iyi yönetmenlerle özel işler yapmaya gayret ettiğimi göreceksiniz. Olabildiğince seçici olmaya çalışıyorum. Benim hayallerim Altın Portakal'la sınırlı değil tabii ki. Birçok insanın da olmayabilir ama ben bununla ilgili somut adımlar atma arifesindeyim, hatta attım bile diyebilirim. Altın Ayı törenlerinde kırmızı halıda yürüdük işte. Meslek hayatımda bu kadar onore olmamıştım, bir daha da kim bilir ne zaman yaşarım.

* Senaryo mu seçiyorsunuz, yönetmen mi?
Yönetmen ve senaryo, ikisi bir arada. İyi bir yönetmenden kötü bir senaryo gelmez zaten.

* Bir oyuncu olarak oynamayı hayal ettiğiniz bir rol var mı?
Özellikle bir hayalim yok ama marazi şeyleri yapmak bir oyuncunun daima ağzının sularını akıtır. Marazi derken; fiziksel bir sakatlık olabilir, şizofreni, ruh hastalığı olabilir. Bunlar özel ve uç karakterler olduğu için her oyuncu bunları oynamaktan heyecan duyar.

* Sizi korkutan bir rol var mı?
Korkutan yok da bazen insanın haddini bilmesi çok önemli diye düşünüyorum. Ne yapacağını ya da ne yapamayacağını bilmek de önemli bir erdem. İnsanın kendisine üç beş gömlek fazla gelecek bir role soyunmaması lazım. Tabii hata yapmaya da hakkımız var. Şimdiye kadar gözümü korkutacak bir şey okumadım doğrusu ama bunun olabilirliğini kabul ediyorum.

* Siz dramı da çok iyi oynuyorsunuz, komediyi de...
Şener Şen uzun yıllar bizi güldürdü ama sonra da "Eşkıya"da ya da vizyona girecek son filminde olduğu gibi ağlattı da. Zaten komedyenlik, komedinin de dramatik rollerin de üzerinden gelebilen bir oyunculuk demektir. Ben de o yolda ilerlemeye çalışıyorum.

* Mucizeler Komedisi'nde de birlikte oynuyorsunuz. Şener Şen sizin için bir rol model mi?
Bu coğrafyada, kendi ülkemde baktığımda; benim mesleğimi yapanlar içerisinde işini samimiyetle ve namusuyla yapan önemli ve iyi bir model benim için. Onun çizgisini takip etmek isterim doğrusu, kendime çok yakın bir çizgi olarak görüyorum çünkü.

* Sizi dizilerde de çok izledik. Ama çoğu filmleriniz kadar başarılı olamadı sanki...
Televizyonun da bir farkı var tabii ki. Sinemadaki seçiciliğimi televizyonda da göstermeye çalışıyorum ama televizyon nihayetinde çok hızlı bir sirkülasyon. Bir yerden sonra çok büyük bir yazarlık sorunuyla karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Özenli senaryolar gelmiyor, o yüzden de iyi işler çıkmıyor, sen de ne yazık ki onun içinde yer almış oluyorsun. Televizyon yapmamayı becermek istiyorum ama o çok elimden gelen bir şey değil. Ne yazık ki maddi kaygılar nedeniyle televizyona da bulaşmak zorunda kalıyoruz. Keşke hakikaten para sorunum olmasa ve televizyona da bulaşmasam. Ama yine de televizyonu da layığıyla, namusuyla yapmaya çalışıyorum.

* İlginç bir evlilik hikayeniz olduğunu duydum.
Tanıştık beş ay sonra evlendik işte. Uzatmadık, ben kapıya dayanır alırım, müşkülpesent değilimdir. Bir de evlenmek kadar boşanmak da çok doğal. Ben böyle şeylerin altını çok fazla çizmem. Kimsenin kimseyi üzmeye hakkı yok. Ben evlendiğimiz ilk ayda eşime şöyle demiştim; "Sen eğer bir gün mutsuzluk kaynağını ben olarak belirlersen, ben de sen olarak belirlersem süratle birbirimizin yanından uzaklaşmamız lazım."

* Nikahınız da bir o kadar ilginç diye biliyorum.
O "Evlenelim mi?" dedi bir gece, ben de "Olur" demiştim, içkiliydik. Ertesi gün de yiğitliğe b.k sürmemek için geri adım atmadık. Ağızdan laf bir kere çıkmış oldu. Bodrum'da ben kot pantolonumla, o kot elbisesiyle evlendik.

* Aslında evliliğe aykırı bir tip çiziyorsunuz...
Evlilik bana hiç uygun değil aslında. Ben de, eşim de evli gibi davranmadığımız için sorun yaşamıyoruz zaten.

Eylem Bilgiç

DİĞER SİNEMA HABERLERİ
 Bir otelde üç zaman, üç aşk
 Korkunç aile yine korkunç bir filmle geri dönüyor
 Prensese acil aşk aranıyor
 MGM 80. yılını kutluyor
 Sinemada izleyemeyenler için
 Kayınpederle gelinin aşkı
 Deniz Akkaya'yı linç mi edelim?
 Tombiş kız aşkı bulabilecek mi?
 Pek de hoş gelmedi ya
 Romantik filmlerden vazgeçilmez
 Butik sinema keyfi Moda'da
 Vaktiyle bu topraklardan geçen genç imparator
 Modern tiyatronun doğum gecesi
 Uzak bir köyde sinema yapmak
 Türk sineması AB için atakta
 Polisiye, macera, fantazi ve belgesel
 Fantastik filmler her zaman gözde
 Yaşayan en seksi erkek Jude Law
 Orman yaratıklarıyla yan yana yaşayanlar
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
  » Sinema
    Gurme
Uzanlar'ın koleksiyonu tekrar müzayedede
Uzanlar'ın koleksiyonu tekrar müzayedede
Uzan ailesinin Pamukova'daki çiftlik ile yatlarında bulunan içki ve...
At arabalı müze gezisi
Padişahların cuma hutbelerini dinlemek için kullandıkları iki kez...
Güçsüzlük ve ölüm bu resimlerde
Galerist'te 9 Aralık'ta başlayan ve 8 Ocak'a kadar devam edecek olan...
Sarı bilezik modası
Satışından elde edilen gelir kanserli çocukların tedavisine aktarılan sarı...
Bir kadına yazılan en güzel şiir!...
Bu haftaki yazımda, 1955 yılının Budapeşte'sine götürmek istiyorum sizleri... O...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.