kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 

Bilgi toplumu yerine bilgi kirlenmesi mi?

Bireyler de, kurumlar ve şirketler de, devletler de sürekli rekabet hatta mücadele içindedir. BBC Prime kanalında, kimyacı ve matematikçi Prof. Robert Winston'un hazırlayıp sunduğu bilim ve insan konulu programlardan birinde, kazanan ve yenilen insanların vücut kimyalarındaki farklı değişimler inceleniyordu.
Örneğin iki boksörün de bol bol dayak yediği bir karşılaşma ertesinde, kazanan boksörün beyni, "Endorfin" salgılanması için emir verirmiş guddelere (veya salgı bezlerine). Bu endorfin, kazanan boksörün acılarını uyuşturup unutturur ve galip gelenin çok çabuk toparlanmasını sağlarmış.
Yenilen boksörün beyni ise, kortizon salgılanması için emir verirmiş guddelere. Kortizon, acıları azaltmazmış. Yenilen zor toparlanırmış.
İnsanlar rekabet ya da kavga ettikleri zaman, karşılarındakinin duruşuna ve vücut diline göre, ya daha atak, ya da daha pasif davranırlarmış.
Winston bu durumu, görüntülü örnekleriyle anlattı.
Örneğin çekingen, ürkek duran bir kumarbazın rakipleri, kağıt oyununda büyük paralarla oyuna giriyorlardı. Aynı kumarbaz, kendinden emin, hatta küstah davrandığı zaman, rakipleri ürkekleşiyor ve küçük paralarla oyuna katılıyorlardı.
Sürekli rekabet ve kavga insanları yorduğu için, toplumda hiyerarşiler oluşurmuş. Güçlülere devredilirmiş sürekli rekabet ve kavga etme görevi..
"Lider" denilen güçlülerin ilk belirtileri ise, dış görünüşlerinden anlaşılırmış. Syracuse Üniversitesi'nden ve Marburg Üniversitesi'nden iki araştırmacı, (Allan Mazur ve Ulrich Mueller) Amerika'nın ünlü West Point askeri akademisinin 1950 mezunları üzerinde araştırma yapmışlar. Bu sınıftan orgeneral (Dört yıldızlı general) rütbesine ulaşanların dördünün de çeneleri geniş ve kaşları öne doğru çıkıkmış. Yani yüzlerinin görünüşü, onlara ilk elden liderlik şansı veriyormuş.
Televizyonu bir "Aptal Kutusu" olarak değil de, eğlendirip oyaladığı kadar bilgilendiren de bir iletişim aracı şeklinde kullanırsanız, ikinci bir eğitim imkânı doğuyor toplumlara.
Bilgi ve İletişim Çağı, insanlığın önüne sadece iyi şeyler getirmedi. Aynı anda "Bilgi Kirlenmesi" de gündeme geldi.
Türkiye'nin uzun vadeli geleceğini ilgilendiren AB serüveninin dönüm noktası, iki gün sonraki 17 Aralık Cuma günü olacak. Ancak bugüne dayanan haftalar ve günlerde ne tür bir bilgi kirlenmesi yaşadığımızın farkında değil misiniz? Kimbilir kaç tanesinin hazırlanıp yırtıldığı ve 25 AB üyesi ülkenin ortak görüşünü yansıtmaları amaçlanan karar taslaklarının her biri üzerinde, nihai karar metniymiş gibi haberler ve yorumlar yapıldı. ABTürkiye karşılaşmasının sonucu belli olmadan, bizim haberci ve yorumculardan bazıları ve bazı siyasetçiler, Türkiye'yi mağlup ilan ettiler.
Bunlara göre Türkiye, Ermeni Soykırımı'nı kabul etmeye, Kıbrıs'ı hemen tanımaya ve hatta bölüp parçalanmaya zorlandı ve buna razı oldu.
Bunlara inananlar da, yenik boksörde olduğu gibi, acılarıyla baş başa kaldılar. Ve galip gelen Avrupa da, endorfin salgılayarak, zafer sarhoşluğunu yaşamaya başladı.
Diyorum ki.. Medya bu çağda, toplumu bilgilendirme ve bilinçlendirme konusunda "Lider" olmak zorundadır. Bu bilgi kirlenmesi sürdürülürse, toplum kendine güvenini kaybedip, geniş çeneli ve kalın kaşlı liderler aramaya başlar.
Her konuyu sulandırıp, her alanı "Gelinim Olur musun Evi"ne benzetmeye çalışırsak, uygarlık yarışında iç reytingimiz yüksek, ama durumumuz felaket olur.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bu coğrafyada Avrupalı olmayı deniyoruz...   / 14-12-2004
 Taslaklar arasında kalmışlık sendromu..   / 13-12-2004
 İflas etmek kolay değil ama mümkündür...   / 12-12-2004
 Tarihin "en büyükler"i arasına kimler girer?   / 11-12-2004
 Dünyalı olmanın etkili yolu sanattır   / 10-12-2004
 Türkler'e AB vız geliyor   / 09-12-2004
 "Sabit pozisyon"lar sadece bela getirir...   / 08-12-2004
 Yesari Asım'dan Sarıkamış'a..   / 07-12-2004
 Adamların dediklerine değil yaptıklarına baksanıza...   / 06-12-2004
 Çetin Altan istedi diye 1951'e geri döndüm...   / 05-12-2004
MANSUR FORUTAN
Sanki bedava erzak dağıtmaktalar
Hafta sonu süren...
MEHMET BARLAS
Bilgi toplumu yerine bilgi kirlenmesi mi?
Bireyler de,...
REFİK DURBAŞ
Caddebostan'a "özel marina"...
Yalnız İstanbul'da değil,...
SAVAŞ AY
'Panik yapmayın, paniğe kapılmayın, bir şey...
HINCAL ULUÇ
Biraz dedi kodu yapalım!.
Olayı tam göbeğinde yaşadım.
EMRE AKÖZ
Kılavuzu profesör olanın...
Haber gerçekten ilginç:...
MAHMUT ÖVÜR
İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?
G-Mall yanıyor... Haberi...
ATİLLA DORSAY
Sinemayı çok seviyoruz ama uğrunda ölecek kadar...
İtalyan stili
İtalyan stili
Beşiktaş'ın İtalya tecrübeli iki yıldızı Okan ve Pancu, Parma'yı...
Yedeklerle çıkacağız
Yedeklerle çıkacağız
Parma'nın Milli kalecisi Frey, Beşiktaş maçında yedeklerle mücadele...
Meclis eylemcisi molotoftan suçlu
1996'daki DGM'nin AİHM'den dönen kararının bir benzeri tekrarlandı.
Aleviler 600 bin imza topladı
Alevi Bektaşi Federasyonu, Cemevleri Alevilerin İnanç Merkezidir''...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu