Bahçelerde maydanoz
Başbakan tam Antalya'da üç semavi dinin ibadet mekanlarından oluşan "Dinler Bahçesi" ni açarak "medeniyet dersi" veriyordu ki... İstanbul'da da polis, "Eğitim sendikası" na destek için toplananlara, biber gazı ve copla "medeniyet" derslerini verdi. Birkaç Türkiye var ya... Bu, kimi "Türkiye medyası" nda pek haber sayılmaz... Kimi "Türkiye basını" manşete koyar ama oradan da iktidarın ve toplumun kalbine ulaşmaz. Neyse... Vallahi böyle bir olay oldu!
Olay şundan oldu: Muhalif bir kamu sendikalar platformu olan KESK bünyesindeki ESen, birçok şeyin yans"Anadilde e diye bir talebi de tüzüünde dile getirmişti. Kabulünüz herkesin zaten anadilinde egördüüne dairse, byasadşbir talep olmaszaten saçma gelir. Yok, Türkiye'de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşolan, lakin anasdoanasdili Türkçe olmayanlarda mevcudiyetine dair bilginiz yahut görgünüz varsa, farklbakabilirsiniz. Ondan sonraskimilerinin böyle bir şey olabilecekimilerinin ise böyle bir şey olamayacadair kanaat ve kanmüteşekkil bir "demokratik tartşma"d Devletin, hukukun ve toplumun "olgunluk" düzeyi, bir dönem, uzun süre, belki hep... Böyle bir şeyin olamayacanoktasda bulunabilir. Ama bir demokraside "o s bir şeyin olamamas onun barşçtartşmasyapo konuda taleplerin, isteklerin bulunamayacamanasgelmez. Tartşolmaz... Tartşolmaz... Ama ilelebet tartş
Oysa, kimi yargıca göre suç sayılmayan, kimine göre suç olan bu "talep"ten ötürü, Eğitim Sen, bir kez daha, kapatılmak üzere bugün yargılanıyor. "Üç dinli hoşgörü bahçesi"nde dolaşarak dosta düşmana fiyaka yapan Türkiye, çok sayıda vatandaşının, şöyle böyle "anasından edindiği dil" meselesinde ise, bir "ceza bahçesi". Konuşan var mı, var... Anadili gibi konuşan var mı, var... Devlet kurs filan açma, yayın yapma, müzik çalma noktasına gelmiş mi, gelmiş... Birileri de "anadilde eğitim yapılabilsin" diyor. Tekrar söylüyorum, o esnadaki rejim, devlet, siyaset, anayasa, hukuk düzeni bunu kabul etmeyebilir. Zaten herkesin her isteği kabul ediliyor mu ki! Lakin, adını bile koymadan, sadece "Anadilde eğitim hakkı" diye bir talebi oldu diye, bir sivil toplum örgütü, "terör örgütü" muamelesi mi görmeli? Onun yargılanacağı duruşmada bulunmak, bir kitle örgütüne destek vermek üzere kitle halinde ses vermek isteyenler, "anadilde coplanmayı, anadilde gazlanmayı"mı hak eder?
Bırakın hakkı hukuku, mantık var mı? Yüz binlerce vatandaşın, "anadili gibi" Türkçe'den başka bir dil de konuşurken, kimileri Türkçe'yi ancak "anadil Türkçe'de eğitimin yapıldığı" ilk mektepte, hatta askerde öğrenirken, hatta yoksul ve eğitimsiz kadın kadın hiç öğrenmezken... Onların hepsine hayatı kapatıp tümünü cezalandırmak, içine doğdukları dilde konuşmalarını yasaklamak, konuşanı coplamak, gazlamak gibi bir içtihat var mı? Bilmiyorum, hala var mı! "Demokratik hoşgörü ve tahammül hukuku", sadece "bahçelerde maydanoz" mudur!
|