| |
Altın madalyalı şampiyondan platin çivili ayaklara
Bazen öyle şeyler duyuyoruz ki içimiz daralıyor değil mi? İşte onlardan biri şimdi yazacaklarım. Muhabir arkadaşımız Güngör Karakuş anlattı, benim içim sıkıldı. Paylaşalım mı?.. Melahat Kokalp bir zamanlar Türkiye'de birçok rekora imzasını atan birçok uluslararası yarışta ülkesini başarıyla temsil eden bir atletti. 9 yaşında Doğubeyazıt' ta düzenlenen bir atletizm yarışına katılarak, onlarca erkeğin bulunduğu yarışı birinci bitirmişti . O dönemin Ağrı Valisi Kutlu Aktaş, Kokalp'in elinden tutarak Ağrı genelinde düzenlenen atletizm yarışına soktu. Kokalp buradan da birincilikle ayrıldı. Her şey üç hafta içinde olmuştu, 9 yaşındaki Melahat'ın ailesinin yanına gelen Gençlik İl ve Spor Müdürlüğü yetkilileri küçük kızı takıma almak istediklerini söyledi .
Kırılması zor rekorlar!.. Doğubeyazıt'ın dağ köyünde yaşayan Melahat, 9 yaşında kendi istemi dışında milli takıma girmeye hak kazanmıştı. Kokalp, 1984 ile 1996 yılları arasında yıldızlar, gençler ve büyükler Türkiye rekorlarını kırmayı başardı. Kokalp, "Süreyya Ayhan'dan önce benim rekorlarımı kıran olmadı" diyor. Melahat Kokalp'in salon koşusu rekorları ise, aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ kimse tarafından kırılamadı. Balkan şampiyonlukları da bulunan Melahat, gençler dünya şampiyonasında İngilizce bilmeyen hocalarının parkuru genç atlete yanlış tarif etmeleri nedeniyle gençler dünya ikinciliğini kazanmıştı.
'Spor hayatın biter' tehdidi Melahat, Aralık 1995'te Kulüpler Türkiye Şampiyonası'nda ayağını incitti. Bir süre dinlenen genç atlete kulübü Güneş Sigorta, Portekiz'de düzenlenen Kulüpler Dünya Şampiyonası'nda koşacağını söyledi. Ancak, Melahat ayağının iyileşmediğini ve katılamayacağını ısrarla anlatıyordu. Kulübü, milli atlete yarışa katılması için baskı yapıyor ve hatta spor hayatını bitirmekle tehdit ediyordu.
Tüm hayalleri yıkıldı Çaresiz kalan Melahat Kokalp, hayatını karartacak son koşusuna çıkıyordu. 6 kilometrelik parkur için start verilmişti. Milli atlet acılar içinde finiş çizgisine gelerek, yere düşmüştü . Kulüp yetkilileri, 'Bir şey olmaz' diyerek genç atleti Türkiye'ye getirdi ve bir daha da aramadı. Tüm hayalleri yıkılan milli atletin sağ ayak bileğindeki tüm bağlar kopmuştu . Koltuk değneğiyle ayağını iyileştirmek için hastane hastane gezmeye başladı. Yeniden koşmak istiyordu, ama gittiği tüm doktorlar bunun mümkün olmayacağını ve koltuk değneğine mahkum kalacağını söylüyordu.
'Belki koşacağım' Kokalp'in 'mucize' dediği Alman doktor karşısına çıkmıştı. Doktor, "Seni eskisi gibi yürütürüm ama, koşmanı sağlayamam" diyordu. Kokalp 8 yılda sayısız ameliyata girdi. Kokalp şimdi ayağına takılan 4 platin sayesinde rahatça yürüyebiliyor. Hatta, iki yıl sürecek sıkı bir antremanla belki yeniden koşabileceğini söylüyor. Ama, "çektiğim acılar beni atletizme karşı soğuttu" diyor.
Koşamamak çok acı Kokalp çektiği ağrıların dışında koşamamanın verdiği bir acıyı yaşıyordu. En verimli olduğu çağda, çok sevdiği atletizmden uzak kalmıştı. Önünde pistlerin tozunu atacağı çok zamanı ve azmi vardı. Koşan arkadaşlarını gördüğünde hüzünleniyor, onlara imreniyordu . Bunlardan biri de Süreyya Ayhan idi. Kokalp, Süreyya Ayhan ile zamanında aynı pistlerde koşmuştu. Kokalp, Süreyya Ayhan için 'O benim arkamda kalırdı' diyor.
Kulübüne dava açtı Melahat Kokalp, sakatlanmasının ardından defalarca kulübü Güneş Sigorta'ya giderek kendisini tedavi ettirmeleri için yalvardı. Ancak, onların tehdit ve hakaretleriyle karşılaştı. Bunun üzerine kulübünün kendisini tedavi ettirmesi için mahkemeye başvurdu. 4 yıl süren mahkeme Melahat Kokalp'in sakatlığının bir iş kazası olmadığına karar verdi.
Mücadele ettim Kokalp, Türkiye'deki kapılar kapanınca 2002'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmaya karar verdi. Daha iyi bir avukat bulmak için çalışmalarına başladı. İki arkadaşının kendisine önerdiği Akif Kurtuluş ile çalışmaya karar verdi. Kırılan onuru için mücadele ettiğini söyleyen Melahat Kokalp, "Ben bu davayı kazanmak istiyordum. Avukata, "Başarabilecekseniz bu davayı alın" dedim. Bana bu davayı kazanabileceğini söyledi. Vekalet vermek istediğimde ise "acele etme" dedi. Ona doktor raporları ve delillerin bulunduğu dosyamı verdim. Fotokopilerini çekmek hiç aklıma gelmedi. Çünkü avukatımdı, beni savunacaktı. Defalarca aradım ve her defasında bana, 'Siz merak etmeyin dava ile ilgileniyorum' dedi. Aradan zaman geçti, ben avukatın davranışlarından şüphelendim. Tekrar aramak istedim ancak, bir daha telefonla bile ulaşamadım. AİHM'ye başvuru süresi dolunca avukat ortaya çıktı. Dosyadaki bütün delilleri boşaltarak, arkadaşımın bürosuna bırakmış. Ben ona güvenip, dosyamı teslim ettim. Avukat benim dava dosyamı 100 bin dolara Güneş Sigorta Spor Kulübü'ne satmış" diye konuştu.
'Her şeyimi kaybettim' "Sakatlığımdan sonra maddi ve manevi her şeyimi kaybettim" diyen milli atlet Melahat Kokalp, çektiği acıları unutmak istediğini söylüyor. Kokalp, şimdilerde Türkiye'nin aranan en iyi fitness hocalarından biri. Serdar Bilgili, Neşe Kavak ve Buket Çınar gibi ünlülere özel fitness dersi veriyor.
|