kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 
Bir haftamız var
Çocuk erozyonu

Bir haftamız var

Fransa ve Avusturya'nın başı çektiği grubun 16-17 Aralık Brüksel zirvesi bildirisinde Türkiye için tam üyeliğin yanı sıra "İmtiyazlı ortaklık" veya "Özel statü" seçeneklerine de atıf yapılması talebini ciddiye almayın.
Aynı şekilde Alman Hıristiyan Demokratlar'ın bu amaçla yürüttüğü kampanyayı da.
Göreceksiniz; bildiride bu seçeneklerden ima yoluyla bile söz edilmeyecek. Zira önerdiklerine zaten tam üyelik denemez.
Önümüze konulmak istenen ne? Ortak bildirinin "yenilenmiş" taslak metninden aktaralım:
"Yapısal politikalar ve tarım gibi konularda uzun süreli geçiş dönemi nin olmasının yanında, kişilerin serbest dolaşımı konusunda üye ülkeleri koruyucu bazı maddeler sürekli hale getirilebilir."
AB Komisyonu Raporu'nda "tavsiye" olarak yer alan bu önlemler, şimdi AB Konseyi metninde dayatmaya dönüştürülerek, Türkiye'nin asla "tam" üye yapılmayacağı, "diplomatik" ifadeyle itiraf ediliyor.
Çünkü AB, malların, sermayenin ve işgücünün, yani insanların serbest dolaşımı ilkesi üstünde yükseliyor.
Çünkü AB'nin "tam" üyeleri yapısal politikaların tümüne katılma ve yararlanma hakkına sahip bulunuyor.
Çünkü AB "tam" üyelerinin fonlardan adil yararlanmasını öngörüyor.
Gerek AB Komisyonu raporunda, gerekse zirve bildirisi taslağındaki ifadeyi açarsak;
* Türkiye bölgesel gelişme politikalar ve fonlarının dışında kalacak.
* Türkiye sosyal fonların dışında kalacak.
* Türkiye tarım politikaları ve fonlarının dışında kalacak.
* Türkiye, insanların serbest dolaşımının kesinlikle ve sonsuza kadar (ya da AB'nin işgücümüze ihtiyaç duyacağı tarihe kadar) dışında tutulacak.
Geriye ne kalıyor? Savunma, dış ve gümrük birliği kapsamında zaten 8 yıldır işleyen ticari politikalara katılmak.
"İmtiyazlı ortaklık" yanlıları da bize zaten bunları vaat etmiyor mu?
Eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın dediği gibi, "AB bizi kandırıyor." Ve bu tuzağı bozmak için önümüzde bir hafta kaldı.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Suudiler bedel ödüyor   / 07-12-2004
 Tırnakları kaldırmak   / 06-12-2004
 Putin'in gezisi   / 05-12-2004
 Dikkat; ateş bacayı sarıyor   / 04-12-2004
 Sandığın erdemi   / 03-12-2004
 Bartholomeos ve Alexis   / 02-12-2004
 Komşudan dersler   / 01-12-2004
 Avrupa'nın sınırı   / 30-11-2004
 Hastaneler ve yarım gerçekler   / 29-11-2004
 Sivil toplumun gücü   / 28-11-2004
ERDAL ŞAFAK
Bir haftamız var
Fransa ve Avusturya'nın...
SAVAŞ AY
Diyarbakır Valisi'nden S.O.S. gibi...
UMUR TALU
Evrim ve devrim
Eski bir kuvvet komutanının, bir...
İşkence ilk kez bir taslağa girdi
17 Aralık öncesi revize edilen taslakta işkenceye yer verildi. AB,...
Atina: Hedef tam üyelik olmalı
AB dönem başkanı Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende, dün...
İdman-chester
İdman-chester
Manchester United bu gece F.Bahçe karşısında rahat ve iddiasız.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu