Evrim ve devrim
Eski bir kuvvet komutanının, bir genelkurmay başkanının emriyle, akçalı işlerden dolayı soruşturulması, Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde yargılanması, bilirsiniz, kolay iş değil. Genellikle, askeri mahfillerde ve orduevi masalarında dolaşıp duran "dedikodular"ın "yen içinde kalan kırık kol" sayılması adettendir. O yüzden, henüz "suç" kesinleşmemişse de, "dolu dolu" iddianameyle bir yargılama süreci bile, "devrim" değilse de, ciddi bir "evrim". "Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir kuvvet komutanı sanık sandalyesine oturacak" demek, az şey değil. Hassasiyet gösteren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök'ün önemli bir adımı. Bu iddianamenin "vakaları"nın, başta Vatan, medyaya ayrıntıyla (yeniden) yansıması da evrim gibi görünüyor. Ama orada biraz duralım mı?
Medyanın, ayrıntılı "haberleştirdiği" şey, zaten Silahlı Kuvvetler içinde başlamış, iddianame haline gelmiş, yargı kapısında bir "olay". Üç yıl önce "emekli" olmuş "eski" komutanın, komutan olduğu dönemlerde merkezinde bulunduğu vakalar dizisi. Demek istediğim şu, açıkçası: Komutan emekli olana kadar, şüphe ve "dedikodu" bulunsa da, soruşturma yok... Soruşturma Genelkurmay inisiyatifiyle açılana kadar, haber yok. "Evrim" bu. Bu yüzden "devrim" olamıyor. Bu önemli adım ancak evrim kalıyor!
Biliyorsunuz, Türkiye, dünyayı sallayan bir zamanların ünlü "Lockheed uçakları rüşvet skandalı" nın aydınlatılamadığı tek ülke olarak anıldı yıllarca. Çünkü, soruşturma bir yana, haber vermek, araştırmak, merak etmek, soru sormak, şüphe etmek dahi, "Ordunun yıpratılması" sayıldı. "F16 offset anlaşması" nı, bir ekonomi servisi şefi olarak, arkadaşlarımla birlikte didiklemeye çalıştığımız dönemde, "12 Eylül düzeni" nin duvarlarını iyi hatırlıyorum. Bir darbe yönetimi ile "demokrasiye yeniden geçiş" aşamasında, anlaşmanın hangi koşullarla, sivilaskeremekli kimlerin nemalanmasıyla yapıldığı kuşkusu öylece güme gitti. Yine bir dönem, Sayıştay denetimiyle raporlaşmış bir "yurtdışı temsilciliklerdeki askeri personele ödemeler" meselesini haberleştirdiğimizde, dönemin genelkurmayının tepkisi, "Maksadı anlaşılamayan haberler" diye olmuştu. Düşüp duran "Casa" uçakları da düştüğüyle kaldı! Bir başka taze anı: Dipsiz Kuyu'da günlerce, "İsrail'e tank onarım ihalesi" yazılmış, bilgiler, belgeler, kuşkular, sorular yer almıştı. Sorunun bir yanı, tam da İsrail'in Filistin'i hallaç pamuğu gibi attığı bir dönemdeki vicdaniinsani boyuttu... Öteki yanı, batık İsrail devlet şirketine, onu kurtaracak biçimde, o bedelle, yerli sanayi adeta dışlanarak ihale verilmesinde kimlerin, neden ısrarlı olduğu, komisyonun kimlere ne miktarda gittiğiydi. İhaleye itiraz eden subayların raporunun neden hasır altı edildiği, Savunma Sanayii Müsteşarlığı'ndaki muhalif sivil uzmanların neden tasfiyeye uğradığı gibi sorularla. Şimdi "emekli" olan bazı komutanların ve akrabalarının bu işe bulaşıp bulaşmadığına dair kuşkularla. Dönemin genelkurmayı yazılara tepki duydu; bir iki istisna dışında medya da kurcalamadı. Bunlar "yen içinde" hala. Oysa, evrim bir yana, böyle meselelerde bir devrim, Silahlı Kuvvetler'i de, medyayı da, hukuku da, siyaseti de, demokrasiyi de sadece yüceltir. Güveni ve inancı büyütür.
|