kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Bir atı takip etmek!...
Bir atı takip etmek

Mesele üç milyon değil "eşşek" yerine konmak...
Hep böyle oluyor işte; lafı biraz uzatınca saat altıyı geçiyor ve ben akşam trafiğine kalıyorum!..



Bir atı takip etmek!...

Hep böyle oluyor işte; lafı biraz uzatınca saat altıyı geçiyor ve ben akşam trafiğine kalıyorum!.. Otomobilin içinde, Boğaz Köprüsü'ne doğru ağır ağır ilerlerken gişelerde para verecek olmanın sıkıntısı her yanımı sarmaya başlıyor. İşyeri Beyoğlu'nda olan bir İstanbullu, Yeşilköy'deki evine otomobiliyle giderken para vermiyor ama Asya yakasında oturan biri köprüden geçerken "resmen" soyuluyor! Neden? Boğaz Köprüsü'nü kullanmak paraylaymış!.. Köprüden her geçişimde gişelere para uzatırken bunun suç olması gerektiğini düşünürüm. Vatandaşa ücret ödenmeden geçilen bir köprü seçeneği sunulursa, bir diğer köprüden para alınmasını anlarım. (Ona da gerek yok ya!) Derler ki, "Bak kardeşim, ücretsiz köprü az ötede; para vermek istemiyorsan onu kullan..." Ama, yok!.. İlle de para vereceksin. İşte, Boğaz'ın lacivert suları görünmeye başladı. Ah, şu vapur ışıkları biraz olsun dağıtıyor hiddetimi... Diyecekken, emniyet şeridinden biri önüme dalıyor. Bir "Mustang" bu! Kaldı mı bu zamanda bunlardan? Kalmış demek... Otomobilin antikalığından dolayı şoförün az önce yaptığı hatayı çabuk unutuyorum; hiç değilse bir Mustang seyrede seyrede ulaşırım köprüye.

KAPISI KİLİTLENEN ÜLKE
Otomobilin sahibi, "Mustang" adında bir ülke olduğunu biliyor mudur acaba? Nepal'den daha yükseklerde, geçit vermeyen dağ doruklarıyla çevrili bir ülkedir Mustang. Dünyanın yedi yüksek tepesinden biri olan Dhaulagiri'de kurulan bu küçük ülkenin kapısı bir görevli tarafından kilitlenir her gece. 1830'da, Ama Pal tarafından kurulan Mustang'in kralının başında üç tavuskuşu tüyünden oluşan bir taç vardır. Bu tüyler, üç komşu ülkeden alınmıştır ve 'barış'ı simgelemektedir. Otomobil adını, İspanyol sömürgecilerin Amerika'da ellerinden kaçırdıkları ve doğada vahşileşen atlardan alıyor... Önümde Mustang ile köprüye doğru yaklaşıyoruz. Bu arada, aramıza biri girmeye kalkıştı, yol vermedim; sinemada önüne uzun boylu bir adamın oturduğu çocuk gibi davrandım, kusura bakmasın! Köprünün ayaklarına yaklaşırken Yahya Kemal'in dizeleri geliyor aklıma: "Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik! / Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle! / Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilerle" Yarım saat önce, Yıldız Yokuşu'nu çıkarken, heykelini görmüştüm Yahya Kemal'in; İstanbul'a tepeden bakmanın şiirini yazmış olan bu şairimizin heykeli, İstanbul'da trafiğin en yoğun olduğu bir caddeye bakıyor! Bu arada, yeri gelmişken söyleyeyim; geceleri Asya yakasından Beşiktaş'a bakarsanız, Yıldız yokuşunu "sarı-kırmızı" görürsünüz. Bunun da nedeni, otomobillerin ön ve arka farlarıdır. Kara kartal taraftarlarına duyurulur! Bırakalım "bin atlı"yı, İstanbul Boğazı'nı geçen bir atlıyı anımsayan kalmamıştır. Efendim o atlının adı Nazım Bey'dir. Bu muhterem, çocuk yaşta İstanbul'a getirilip II. Mahmut'un karşısına çıkarılan ve padişahın himayesinde gördüğü eğitimin ardından Sadrazam olan Mehmet Emin Paşa'nın torunudur. Nazım Bey'in kardeşlerinden Tevfik Bey, ünlü Babıali baskınında öldürülürken, Şevket Bey de Enver Paşa'nın öfkesinden yurtdışına kaçarak kurtulmuştur. Balkan Savaşı sırasında, Alman subaylar, Türk ordusunda uzman olarak görev almışlardır. Süvari okulunda öğretmenlik yapan Albay Veit, eğitim yaptıkları Rumelihisarı'nda bir gün şu soruyu sorar: "Vakit gecedir. Boğaz'ın Anadolu yakasındaki birliğimize düşman hakkında çok acele bir bilgi verilecektir. Işık bulunmadığı için flama ve morsla herhangi bir haber ulaştırmak olanaksızdır. Bu durumda, acaba karşı taraftaki birliğimize çok acil olan mesajı nasıl ulaştırabiliriz?" Alman subayın sözlerini tamamlamasının ardından tüm süvariler kara kara düşünmeye başlar... Sessizliği Nazım Bey'in sesi bozar: "Atımızla yüzerek karşıya geçmek suretiyle bağlantı kurabiliriz!.." Bu yanıt herkesi şaşırtır. Albay Veit sorar: "Bu nasıl sağlanabilir?" Nazım Bey, "Gözünüzü benden ayırmayın" diyerek denize sürer atını; süvari de, atı da Boğaz'ın karanlık sularında yüzmektedirler. Küçüksu'da kıyıya çıktıklarında, Rumelihisarı önündeki arkadaşları atlarını şaha kaldırarak selamlarlar Nazım Bey ve atını!..

HERKESİN KAFASINDAKİ TÜRK
Yalnızca İstanbul mu; bu haber Avrupa basınında da geniş yankılar uyandırır!? Albay Veit, Nazım Bey'in ders alacak değil, ders verecek nitelikte bir süvari olduğunu rapor eder. Böylelikle, cesur süvariye hocalık yolu açılır. Nazım Bey, Boğaz'ın atla nasıl geçileceği konusunda dersler vermeye başlayınca, İstanbul'un iki yakası arasındaki sularda atlarıyla birlikte yüzen süvariler görmek sıradan bir olay haline gelir. Önümde adını bir attan alan otomobille birlikte köprüden geçerken bir kez daha anımsadım Nazım Bey ve kahraman atını. Baharda bir cambaz, Rumelihisarı'ndan karşıya gerilen bir halat üstünden, motorsikletiyle geçecekmiş Boğaz'ı. Bunun haberleri birçok gazetede yer aldı. O haberlerde, atıyla yüzerek Boğaz'ı aynı yerden geçen Nazım Bey'in adına rastlamış mıydınız? Tartışır dururlar bir de; "Türk'ün simgesi kurt mudur, kaz mıdır?" diye... Hiç biri değil!.. Attır simgemiz, at!.. Bu gerçeğin hala yer etmediği kafalar, dünyadaki her insanın ama her insanın kafasında bir "Türk" taşıdığını da elbette bilemez!.. Evet, her insanın kafasının içinde bir Türk vardır! Kafatasımızın ortasındaki bir kemiğin adı "sella turcica"dır. Bunun da nedeni kemiğin bir at eyerine benziyor olmasıdır. Türklük, dünya kültüründe atla öylesine özdeşleşmiştir ki, benzeyen bir kemiğe tıp biliminde hiç tereddüt edilmeden "Türk eyeri" adı konulmuştur!.. Ve geldik gişelere... Çıkar üç milyonu, öde bakalım. mesele para değil, her seferinde haksız yere bu parayı ödeyerek "eşşek" yerine konulmak ağrıma gidiyor!

Sunay AKIN

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Yüzlerce yıl sonra bile tehlike yaratan sırlar
 Padişah torunu da işsiz kalırmış
 Haftanın Kitapları
 Halk sevdi, sultanlar katletti
 Beceriksiz futbolcuların tarihi
 Toprak Nobeli'ni kazandı
 Hız tutkunlarının yeni buluşma yeri
 Uçuk, kaçık, özgür ama kadın
 Evi de kendi gibi rengarenk
 Ritz Carlton'da müzayede
 Diva'nın ilham tepesi
 Anneciğim, bana söylediklerin yanlışmış!
 Kıyılara kaçan yirmi beş kadının cesaretle örülü gerçek...
 Golfe başladı hayatı değişti
 Çocuklara kitap taşıyor
 Erkekler için yeni bir moda mabedi
 Miniklere özel farklı bir dünya
 Zamanın değerini bilenlere
 Boks meraklılarına müjde
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
AYŞEGÜL ALDİNÇ
Kapım açık her zaman beklerim
Yüce Allah'ım kimselere...
Kayınpederle gelinin aşkı
Kayınpederle gelinin aşkı
Çok zarif, şık ve erotik bir gerilim yapmayı amaçlayan ama aşırı...
Deniz Akkaya'yı linç mi edelim?
Deniz Akkaya'yı linç mi edelim?
Olayın boyutları iyice büyüdü. Aslında hiç değinmek istemediğim...
Her giden mutlaka şarapla dönüyor
Bulgarlar'ın şarapları hem çok ucuz hem de çok kaliteli. Özellikle...
128 yıllık tarihi kilise eğlence merkezi oldu
Beyoğlu'ndaki Surp Asdvazazin Kilisesi'nin bir bölümü şimdi eğlence...
Kendine ve çevresine sürekli zarar veren çocuğa dikkat
11 yaş altındaki çocukların karıştığı cinayet olaylarındaki artış korkutuyor.
Firavunların dev hazineleri
İki yıl önce Venedik'te başlayan, ardından da Paris'e getirilen "Firavun"...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.