kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
"Sabit pozisyon"lar sadece bela getirir...
Şaka
Gelinim ya da üyem olur musun?

"Sabit pozisyon"lar sadece bela getirir...

Devletlerin de, şirketlerin de, bireylerin de yaşamaları ve gelişebilmeleri, değişen koşullara uyumlu olabilmeleri ile mümkündür. Türkiye'nin iç ve dış politikasındaki "Uyum Sorunu" bu açıdan hayati önem taşıyor.
Kendi düzenlerini dünya düzeni şeklinde zorlamaya çalışan süper devletler bile, evrensel koşullara ve değişime uyum göstermedikleri zaman büyük problemlerle ve hatta çöküntü ile karşı karşıya kalıyorlar. Buna son örnek Sovyet İmparatorluğu'nun dış dünyadaki gelişmeleri yok sayıp, kendi etki alanında totaliter rejimi zorlarken, bir savaş bile olmadan çöküp dağılmasıdır.
Amerika Birleşik Devletleri'nin kendi halkına "Hukukun Üstünlüğü" ilkesini bir hayat tarzı olarak sunarken, dünyaya "Kuvvetin Üstünlüğü"nü kabul ettirmeye çalışması da, "Pax Americana"nın en büyük zaafı değil mi? Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet ama bir süper devlet değil.
Ama nedense, global gelişmeleri dikkatle izleyip onlara uyumlu yeni politikalar üretmek yerine, "Sabit Pozisyon"lar ve hatta "Kırmızı Çizgiler" belirlemek bize daha uygun geliyor.
Bu durumu deneyimli ve bilge bir diplomatımızla konuşurken o, "Belki de emperyal bir alışkanlıktan kaynaklanıyor bu durum" dedi. Gerçekten de Osmanlı İmparatorluğu'nun Orta Avrupa ve Ortadoğu'da sınırları belirlediği, kralları, emirleri atadığı dönemde, Babı Ali'nin iradesi, bu bölgelerin de hukuku anlamına gelmiyor muydu? Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin doğum belgesi olan Lozan Antlaşması, "Tartışılmaz"
Misakı Milli'nin dış dünyaya kabul ettirilmesi ile şekillendirilmedi. Bu konuda katı davranılsaydı, sade Yunanistan'la değil İngiltere ve Fransa ile de savaşa devam edilmesi gerekeceği, Lozan'ın tartışıldığı TBMM oturumlarında çok açık seslendirilmiştir. Güneydoğu sınırımızın belirlenmesi, üye olmadığımız Milletler Cemiyeti'nin kararına bırakılmış, Kerkük bu şekilde elimizden çıkmıştır.
Bu gerçekçi ve esnek politika, 2'nci Dünya Savaşı'nda da sürdürüldü. İngiltere ve Fransa ile antlaşmalarımız olmasına rağmen, Hitler Almanyası ile de antlaşma imzaladık ve Dünya Savaşı'nı iki tarafla da uzlaşarak geçirdik.
Soğuk Savaş'taki Amerikan ittifakı üyeliğinde, dönemin kendine özgü koşulları vardı.
İçeride statüko en katı biçimde korundu. Sovyet Bloku'na karşı en katı antikomünist politikalar izlendi. Buna karşı Amerika'ya her konuda uyumlu olundu.
Üzerinde kitaplar yazılan yoğun ve karmaşık gelişmelerle dolu dönemler bunlar.
Bugüne gelirsek.. Kırmızı çizgilerimizin, her alanda birer birer nasıl morardığına sık sık tanık oluyoruz. Ama yine de uyum sorunumuz, aynı sıklıkta hem bizi zor durumda bırakıyor, hem de kamuoyunun kafası karmakarışık oluyor.
Örneğin hem AB ile müzakereye oturup, hem de Kıbrıs'ı tanımamak mümkün müdür? 1999'da Helsinki Zirvesi'nde üyeliğe adaylığımız kabul edilir ve nihai belgeye biz de imza atarken, "Üyelik müzakerelerinin tamamlanmasına kadar kapsamlı bir çözüme ulaşılamamış olursa, Konsey'in Kıbrıs'ın üyeliği konusundaki kararı, bir ön şart olmaksızın verilecektir" ifadesi görülmemiş midir? Yani artık "Bizim pozisyonumuz bu" demek dönemi bitmek zorunda.. AB ile tam uyumu hedefleyen süreçte, artık tüm pozisyonlar ve politikalar yeniden şekillenecek.
Neticede AB üyesi ülkelerden bazıları ile savaşmak için müzakere sürdüremeyiz . "Biz böyleyiz, onlar bize uysun" söylemi, artık süper devletler için bile imkânsız hale geliyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yesari Asım'dan Sarıkamış'a..   / 07-12-2004
 Adamların dediklerine değil yaptıklarına baksanıza...   / 06-12-2004
 Çetin Altan istedi diye 1951'e geri döndüm...   / 05-12-2004
 Cemil Çiçek, harika bir benzetme yapmış..   / 04-12-2004
 Müzakere süreci hepimizi çok yoracak!   / 03-12-2004
 Bodrumda nara atıp, açık yerde konuşmak yöntemi   / 02-12-2004
 "Bizans çocuğu" olmak kolay mı sanki?   / 01-12-2004
 Bunların hepsi şaka gibi değil mi?   / 30-11-2004
 Merkezsağ birleşmeli ve güçlenmelidir   / 29-11-2004
 Bilinenleri bilmeden bilinmeyenleri bilelim mi?   / 28-11-2004
MANSUR FORUTAN
Çok yolculuk yapmanın anatomisi
Bu aralar çok sık...
MEHMET BARLAS
"Sabit pozisyon"lar sadece bela getirir...
Devletlerin...
MAHMUT ÖVÜR
Umut Çocukları tükenirken
Çok klasik, bize özgü bir...
REFİK DURBAŞ
İnternet haberciliği
Günümüz Türk şiirinin en büyük...
SAİT GÜRSOY
Genç girişimciler projesi
İstanbul Bilgi Üniversitesi...
HINCAL ULUÇ
Ah bu her devrin babaları!..
Yani öylesine içten bir...
İdman-chester
İdman-chester
Manchester United bu gece F.Bahçe karşısında rahat ve iddiasız.
Bizi küçümsemeyin
Bizi küçümsemeyin
Manchester United Menajeri Sir Alex Ferguson, "Eksik geldik ama kimse...
Putin: Sıcak; Erdoğan: Karizmatik
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Başbakan Tayyip Erdoğan'ı "Güven...
Dış politikamız teslimiyetçi değil
Başbakan Erdoğan hükümetin teslimiyetçi siyaset izlediği iddialarına...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu