|
|
Kapalı, Beşiktaş değil
O sözü ilk kez ben yazdım. Dedim ki: "Çarşı, Beşiktaş'ın cesur kalbi!" Hatta şunu da yazdım: Ben de Çarşılıyım! Elbette bunu yazmamın nedeni şuydu: Çarşı demek bir Beşiktaş duruşu; Çarşı demek bir yaşam biçimi, bir kültür! Ama; Liege maçında gördüğüm sahneden ben bile korktum. Çarşı'nın sağında Karagümrük, solunda Asya Kartalları. Hepsi birlikte medyaya hakaret ediyorlar. Oysa o medyaya küfredenler kafalarını kaldırıp yukarı baksalar başkanları Sayın Yıldırım Demirören'in yanında oturan iki kişiden utanırlar. Biri SABAH yazarı Reha Muhtar. Ötekisi ise Hürriyet'in yayın koordinatörü Fikret Ercan... Önceki gece şunu da anladım ki: Kapalı demek Beşiktaş demek değil!.. Çünkü kapalıda 500 kişilik bir çirkin tablo varsa 20 bini aşkın suskun gerçek Beşiktaşlı da var. Bir de Türkiye'de 20 milyon Beşiktaşlı... Bu bir kırgınlık ve küskünlük yazısıdır. Elbette bu Beşiktaş'ın kalbine gönderilmiş bir veda yazısıdır. Artık bu sütunlarda kapalının kalbine gönderilecek bir mesaj yoktur! Bu da bir medya mensubu olarak Beşiktaş'ın holiganizmine alınmış, "Tek kişilik" muhalefettir. Bu benim bir medya mensubu olarak "Tek kişilik" duruşumdur. Ne zaman çirkinlikler susar ben de o zaman kapalıyı yazarım!
|