Bugün kasım ayı enflasyon rakamları açıklanacak. Ekim ayındaki yukarı dönüş işaretlerinin alındığı rakamlardan sonra bugünkü kasım verileri oldukça kritik hale geldi. Özellikle de tüketici fiyatlarının yönü açısından. Kasım ayı verileri ya yükselişi teyid edecek ya da ekimde başlayan artışın çok kısa sürede yerini gevşemeye bırakacağını ortaya koyacak. Birinci şık, hem piyasaları hem ekonomi yönetimi gerebilir, ikinci durum ise her iki tarafı rahatlatabilir. Merkez Bankası da üç ayda bir yayımladığı ve yılın üçüncü çeyreğine ilişkin Para Politikası Raporu'nu tam olarak bu enflasyon öncesinde açıkladı. Merkez Bankası'nın enflasyon konusundaki açıklamaları kendi ifadesiyle "temkinli iyimser bakışa" sahip. Enflasyon konusundaki olası riskleri de "kamuoyuyla açıklıkla paylaşan" Merkez Bankası gerekirse para politikası araçlarının etkin bir şekilde kullanılacağı yani faiz artışına gidebileceği mesajını verdi.
Artırımın koşulları Gerçi bu Merkez Bankası'nın faiz artışı konusundaki ilk mesajı değil. Ancak bu raporunda Merkez Bankası faizi hangi koşullarda artırabileceğini daha bir açık etti. Raporun enflasyon hedefine ulaşılması konusunda TCMB'nın kontrolü dışında, "başta kira olmak üzere eğitim ve sağlık gibi hizmet sektörlerindeki yüksek fiyatlama davranışından, gıdada arz kısıtlılığından, yüksek petrol fiyatlarından, uluslararası piyasalarda likidite daralması ve faiz artışlarının kurlar üzerinde baskı yaratması" gibi bazı riskler bulunduğu belirtildi. Işte bu risklerin gerçekleşmesi durumunda "TCMB ekonomideki istikrarı korumaya yönelik olarak, para politikası araçlarını etkin olarak kullanacak."
Enflasyon makası TÜFE'nin tek haneli seviyelere indiği bir ortamda kira artışlarının hala yüzde 19.7 düzeyinde kalması ve özellikle bu grubun fiyat endeksindeki ağırlığının büyüklüğü dikkate alınırsa, önümüzdeki dönem için enflasyonla mücadelede önemli zorluklardan biri ortaya çıkıyor. Merkez Bankası kira artışlarını sınırlayacak bir kanun çıkartılmasını önermedi, ancak ortaya koyduğu tavırla bunun ne kadar gerekli olduğunu gösterdi. Bitişikteki tablo TCMB'nın ve tüketici enflasyonunu, mal ve hizmet diye iki ana kaleme ayrılmış, hizmetler sektörünü ayrıca alt kalemlere dökmüş. Ortaya ilginç sonuçlar çıkmış. 9 aylık dönemde TÜFE'nin yüzde 9 artmasına karşılık kiralar yüzde 19.7 yükselmiş. Bir de, TÜFE'nin içerdiği kalemler, mallar ve hizmetler diye ikiye ayırdığında 9 aylık dönemde mal grubundaki fiyat artışı yüzde 5.6'da kalırken hizmetlerde yüzde 15.3 yükselme olmuş ve mal grubunu üçe katlamış.
Rekabetin önemi Merkez Bankası'nın da vurguladığı gibi buradaki en önemli kıstas malların dış ticarete konu olmasının da etkisiyle rekabete açık olması. İthal ediliyor olmasından ve bu arada düşük döviz kurlarından dolayı ithalatın ucuzlaması böyle bir farkı yaratmış. Rekabete konu olduğu için malları üretenler kriz sonrasında verimliliklerini de artırmış durumdalar. Kira, eğitim ve sağlık gibi rekabete açık olmayan sektöründeki fiyatların enflasyon hedefiyle uyumlu artmasında herkesin yararı var. Tersi durumda enflasyonun yeniden azmaya başlayacağı ve bunu bir faiz artırımının izleyeceği, böyle bir ortamın da kimsemin yararına olmayacağı çok açık. Sonuç "En büyük zafer insanın kendini yenebilmesidir" Eflatun