13 kurşunda 70 milyon parmak izi
Mardin'de 12 yaşındaki çocuğun vücudundan çıkan 13 'devlet kurşunu' her bakımdan 'münferit' bir vaka olabilir. Fakat bu vaka üstüne ayıplı felsefi ve ahlaki yaklaşımlar yüzünden 'toplu barbarlık' sabıkalarımıza bir yenisini daha katmış olduk: Şaşkın devlet de yanlış yaklaşıyor, kendisini mağdurun cephesinde gören yerli-yabancı sömürgen de! Devletin yanlışı genel bir kaygı alanı: Gerçi Başbakan'ın '12 yaşında çocuğa terörist denmez' şeklindeki beyanı, devletin tevil aramadığını gösterdiği için çok önemlidir. Ancak mesele burada değil ki.. Sanki çocuğun terörist olduğunu kabul edebilsek vücudundaki 13 mermi meşru hale gelecek! Farz edelim ki çocuk hakikaten 12 yaşında militan haline getirilmiş, cinayetler işlemiş. Bilinçli bir güvenlik görevlisi böyle bir çocuğu muhakkak canlı olarak gözaltına almaya çalışmaz mı? Elbette bu demek değildir ki, terörist zannedilen kişi çocuk olmaz da, yetişkin olursa o takdirde 'çatışmada öldürülmesi' doğaldır. Lakin neylersin ki kağıt üzerinde demokrasi ile hukuk devleti, 'takma akıl' ile de insan haklarına duyarlılık bu kadar oluyor. İnanarak ve hazmederek 'Hukuk Devleti' olmaya yönelen bir siyasi yapı her durumda muhakkak ki sanığı veya suçluyu sağ yakalamayı hedeflemek, aksi takdirde kendisini kusurlu saymak zorundadır. 13 kurşun bu çocukta değil de, yüz kişinin katilinde çıksaydı, sonuç devlet adına fiyasko olmayacak mıydı?. İşin özüne inmediğimiz takdirde, çocuk vücudundaki 13 kurşun yüzünden adeta dolaylı olarak 'her çatışmada sanığın veya sanıkların öldürülmesi doğaldır' demeye getiriyoruz. Rahatsızlığımız daha buradan başlamadığı sürece 'Hukuk Devleti' kültürünün H'sinden söz etmek komik.. Çocuğun öldürülmesi barbarlıktır, amenna, ama suçlu veya zanlı ile silahlı çatışmaya girdiği anda güvenlik elemanının 'sağ yakalama' ilkesini kafasından silmesi, sadece militanlar için değil en mülayim vatandaş için dahi tehlikedir. Çünkü bu tür güvenlik elemanı ya çılgındır ya da çılgınlığın eşiğindedir; 'yargısız infaz' dürtüsü ile hareket etmektedir. Duygularını denetleyemeyen bu gibi unsurlar, tabii ki terör eylemleri yoğunlaştıkça hem daha çoğalacak ve hem de daha da ileri cinnet derecesinde 'şiddete karşı şiddet' duygusu ile dolacaktır. Böylece onlar, sadece çatışmayı göze almış militan güçler için değil, hiç umulmadık yerde en ılımlı vatandaşın canını yakan birer 'yargısız infaz bombası' haline gelebilirler. Kısacası, devletimiz devlet olmaktan çıkalı yarım asrı geçtiği için bu vakaya yönelik resmi yaklaşımlar da ortalama bir AB zihniyeti yansıtmakla beraber hakiki hukuk devleti inancı ve felsefesi açısından çarpık veya eksik tecelli ediyor. Öbür tarafta ise, vücudundan 13 kurşun çıkan çocuğu genel bir mağduriyet bayrağı olarak dalgalandıran çevre, ahlaki değil, siyasi bir tepki ile kan rantı tedarikine yönelmiştir. Buradan mümkün olduğu kadar yaygın bir genelleme ile 'yargısız infaz' çığlığı koparttırarak terör örgütüne karşı verilmiş başarılı mücadeleyi külliyen mahkum ettirmeye çalışan uyanıkların niyetleri konusunda devletlikten çıkmış devletimizin algılama sorunu sürüyor.. Bu toplumda devlet idrakinden eser kalmadığı için, kanunlardaki yeni düzenlemelerle, 30 kişinin katili PKK'lı mahkum salıverilirken yeni şehit cenazeleri adeta görülmezden geliniyor. Şipşak değişikliklerle yaklaşık beş bin PKK militanı tahliye edilirken son iki ayda 50 şehidin toprağa verilmesi ne kadar da basit ve olağan bir durum değil mi? Sadece adı devlet olarak kalmış bir yapının içinde PKK'nın 12 yaşındaki çocuk vücudundan çıkan 13 kurşunu kemal-i afiyet ile istismar etmesi çok doğal: - TC işte hep böyle yaptı da 30 bin kişi öldü, sonra da dönüp Öcalan'a suçu attı.. AB de böyle inanıyor, yakında parti lideri olarak meydanlarda görmek istediği Öcalan için -ABD'nin de büyük katkılarıyla- yasal ve siyasal zemini müthiş hazırlattırıyor. Güvenlik görevlileri Mardin'deki gibi birkaç vahim icraat daha yaparsa Öcalan'ın işi bayağı kolaylaşacak. PKK karşısındaki şahinlik, PKK şahinliğini palazlandırıyor ve meşrulaştırıyor ama kime anlatacaksın ki?! Canileri bu kadar kolay bağışlamanın, bölgede görev yapan güvenlik unsurlarını çılgınlaştırıcı bir tahrik olduğunu ne yazık ki siyasi irade göremiyor veya görmezden geliyor. Onun için, Mardin'deki çocuğun vücudundan çıkan mermilerde hepimizin parmak izleri var.. Bu ülkede yerli-yabancı en çok çalışanı olan işyeri, 'etnik düşmanlık üretme' tasarısıdır.
|