Hükümetin iki yılı, tartışmaları bitirdi: Yüksek büyüme tek haneli enflasyon
Bugün AKP Hükümeti'nin üçüncü kuruluş yıldönümü. İki yılını geride bırakan hükümetin ekonomideki karnesi, büyümenin çift haneye çıkmasından ve enflasyonun 30 yıllık aradan sonra tek haneye indirilmesinden dolayı iyi. 2001 sonrası uygulamaya konulan programı devam ettiren hükümetin son iki yılda çok parlak ekonomik sonuçlar sağlaması da mümkündü, ancak yapısal önlemleri almada isteksiz davranması bunu önledi. * Geçmişte tek başına iktidarlar döneminde ortaya çıkan yüksek büyüme hızı konusunda, AKP Hükümeti de kimseyi yanıltmadı. Geçen yılki yüzde 5.9'luk makul büyümenin ardından bu yıl yüzde 10 ile çift haneli GSMH artışı bekleniyor. Bunun sokaktaki vatandaşa yansıması istihdamda artış olmadığından dolayı tartışmalı. Ama kişi başına gelirin 2.609 dolardan yüzde 57 artışla 4.112 dolara çıktığı da bir gerçek. İstihdam yaratma ise henüz çok sınırlı. İşsizlikte son çeyrekte küçük oranlı düşüş olsa da, bunun kalıcı şekilde sürüp sürmeyeceğini gelecek çeyreklerde göreceğiz. * Bitişikteki tabloda ana ekonomik faaliyetler itibariyle sağlanan sonuçlar var. 2001 krizinden sonra uygulamaya konulan programla ekonominin toparlanması bu hükümet döneminde de sürdü. Hükümet yapısal önlemleri ağırdan aldı ama programın kreditörü ve garantörü IMF ile çalışmayı sürdürdü. Bu, ekonomi politikalarına güvenin devamını sağladı. * Bu dönemde büyümenin ve yatırımların finansmanı daha çok yurt dışından yapıldı. Dolar faizlerinin yüzde 1 ile son yarım yüzyılın en düşük düzeyine inmesi ve gelişmekte olan ülkelere ve bu arada Türkiye'ye de uluslararası fonların yönelmesi, ithalatı ve cari işlemler açığını rahat finanse etmeyi sağladı. * AB'den müzakere takvimi almak için ev ödevlerini bir bir yapan ve kararlı davranan hükümet, bu yolda ilerlemesinin asıl yararını ekonomide gördü. Yaratılan büyük AB beklentisi, reel kesimden finansal piyasalara, döviz kurundan faize ve borsaya kadar ekonominin en önemli çıpası ve yönlendiricisi haline geldi. Hükümetin bu yıl parlak ekonomik sonuçlar sağlamasında AB beklentisinin de büyük payı var. * Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi, hükümet mali disiplini sağladı. Bütçe açığı iki yıl önceye göre TL bazında bile yüzde 9 azaldı. Buna karşılık faiz dışı fazla yüzde 58 arttı. Başarının arkasında yatan temel faktörlerden biri bu. * Bütçe açığının azaltılmasının, enflasyonla birlikte faizlerin düşürülmesinin ve büyümenin etkisiyle, kamu borçlarında iyileşme sağlandı. Gerçi iç borçlar son iki yılda TL bazında yüzde 50, kurun gerilemesinden dolayı dolar bazında yüzde 71.5 büyüdü. Dış borçtaki genişleme yüzde 17.5 ile sınırlı kaldı. Ancak borçların sürdürülebilirliği asıl net kamu borcunun milli gelire oranı ile ölçülüyor. Bu oranda da 10 puanlık iyileşme kaydedildi ve yüzde 78.4'ten yüzde 68'e indi. İç borçlarda nakit borçlanmaların vadesi 11.3 aydan 15.1 aya yükseldi. Hazine faizleri de yüzde 64.2'den yüzde 23.7'ye indi. * Son iki yılda gerçekleştirilen yüksek büyümenin, bu büyümeye karşılık enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmenin bir bedeli çıktı ortaya. Yurtdışından da gelen sermayenin etkisiyle kurların düşük kalması ve ithalatın patlaması. Bu nedenle dış ticaret açığı yüzde 138 büyüdü, cari işlemler açığı yüzde 1.156 gibi rekor düzeyde arttı. 1 milyar dolara bile varmayan cari açığın 9 aylık dönemde 10 milyar doları geçmesi bundan sonrası için ekonominin en önemli korku kaynağı haline geldi. AB'nin vereceği kararın da etkisiyle ekonomide kırılma noktasına doğru yaklaşılırken, gelecek bir yılın irdelenmesi yarına kaldı.
Sonuç "İşi, sonu taçlandırır" Lesage
|