kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Mesih Paşa'nın ataları

Adalet Bakanı Çiçek'in "Entel fitne" dediği "Azınlıklar Raporu"nun yol açtığı "Üst kimlik" polemiği olanca hızıyla sürerken, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac sayesinde gündemimize bir de tarihi ve kültürel kimlik sorgusu giriverdi.
Chirac'ın Türkiye'nin Avrupa tarihi ve coğrafyasının ayrılmaz parçası olduğunu belirtmek amacıyla ortaya attığı "Hepimiz Bizans'ın çocuklarıyız" iddiasının en az Baskın Oran'ın raporu kadar gürültü koparacağını görmek için uzman ve tarihçilerin tepkilerine bakmak yeterli.
Kimi "Osmanlı Devleti, Roma toprakları üzerinde kuruldu ama benzerliği yok" diyor (Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu).
Kimi tam tersine "Bizans'ın mirasçısı olduğumuzu" söylüyor (İstanbul Üniversitesi Bizans Sanatı Bölümü'nden Doç. Dr. Asnu Bilban Yalçın).
Kimi "Bizans'tan birtakım şeylerin Osmanlı'ya sızdığını, örneğin Bizans sarayındaki teşrifatların aynen alındığını, ancak geniş anlamda Osmanlı ve Türkiye'nin Bizans'ın mirasçısı olmadığını" düşünüyor (Prof. Dr. Semavi Eyice).
Kimi ise "Osmanlı, Müslüman olmuş bir Bizans'tır" diyecek kadar iddialı konuşuyor (Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Niyazi Öktem).

Chirac'ın özel ilgi alanı

Önce Chirac'ın amatör bir Bizans-Osmanlı uygarlıkları uzmanı olduğunu belirtelim. Bu konuya öyle meraklı ki, bilimsel araştırmalara can-ı gönülden destek veriyor. Örneğin 19-25 Ağustos 2001 tarihlerinde Paris'te yapılan 20'nci Uluslararası Bizans Araştırmaları Kongresi, onun himayesinde gerçekleşti. Hatta o kongrede Fransız Ulusal Kütüphanesi, Bizans imparatorluk hazinelerinden gelen -hiç kuşkusuz 1200'lerde Latinler'in İstanbul'u işgalinde götürüldü- dini metinleri ilk kez dünyaya açıkladı.
Sadece İstanbul değil, Anadolu ve Rumeli de lebaleb Bizans mirasıyla dolu olmasına rağmen, bu toprakların bizden önceki sahipleriyle ve Osmanlı'ya etkileriyle ilgili araştırmalar ne yazık ki, yakın zamana kadar bir avuç tarihçinin çalışmalarıyla sınırlı kaldı. Halil İnalcık, Ömer Lütfü Barkan, Fuat Köprülü gibi. Listeye Niyazi Berkes ve Dr. Hikmet Kıvılcımlı gibi sosyalist araştırmacıları ve Türkiye'de öğretim üyeliği yapan Heath Lowry gibi yabancı tarihçileri de ekleyebiliriz.

Fatih ve Beyazıt'ın sırları

Tartışmalara katkı amacıyla bu değerli kaynaklardan birkaç bölüm aktaralım.
Halil İnalcık, "Osmanlı, Bizans'ın devamı mı" konusunda şöyle diyor: "Fatih, İstanbul'u fethedince kendisini eski Roma imparatorları konumunda görmeye, Doğu Roma İmparatorluğu'nun mirasçısı kabul etmeye başladı ve Kayser-i Rum ünvanını aldı. Ölmeseydi Roma'yı da alacaktı. Şartlar oluşmuştu."
Bir alıntı da Heath Lowry'den: "Osmanlılar'da çok pragmatik bir anlayış var. Yönetimin yakınında gayrimüslimleri görüyoruz. Mesela 15'inci yüzyılın ikinci yarısında, 2'nci Beyazıt'ın sadrazamlarından Mesih Paşa, son Bizans İmparatoru Konstantin'in erkek kardeşinin oğluydu. Bu ne demek? Hâlâ orada kalan halkta bir Bizans nosyonu varsa kime bakacaklar; son imparatorun ailesine değil mi? O kadar büyük güven var ki Osmanlılar'da, o adamı kendi sadrazamı yapıyor."
Günlerce yazsak, bu konu bitmez. Örneğin türbanın klasik biçimi, yani annelerimizin başlarını örttükleri eşarp bize Bizans'tan geçti. Aynı şekilde, klasik Türk müziğinin kökeni de Bizans.
Ah unutuyorduk; rakıyı da Bizanslılar'a borçluyuz. İlk anasonlu içki İsa'dan sonra birinci yüzyılda İznik'te üretildi. Ve kısa sürede tüm Akdeniz'e yayıldı.
Biz "rakı" diyoruz, Ortadoğu ülkelerindeki adı "arak", Yunanistan'da "uzo" ve "mastika", Ermenistan'da "ori", İspanya'da "anis."
Fransa'da bile üretiliyor. Marsilya'da iki rakı fabrikası var. Birinin markası "Duze Rakısı." Diğerini tahmin bile edemezsiniz: "Chirac Rakısı!"
Ortak Bizans mirasının şerefine...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Laiklik ve dindarlık   / 17-11-2004
 Bu tartışma bitmez   / 16-11-2004
 Babasızlara   / 15-11-2004
 Tanrı "Işık olsun" dedi   / 14-11-2004
 As ama önce yargıla   / 13-11-2004
 Son efsaneye veda   / 12-11-2004
 Bahçede hüzün   / 11-11-2004
 25 yılı kurtarmak   / 10-11-2004
 Duvar'dan kalan   / 09-11-2004
 Can damarı tartışması   / 08-11-2004
ERDAL ŞAFAK
Mesih Paşa'nın ataları
Adalet Bakanı Çiçek'in "Entel...
ALİ KIRCA
Şahinleri de vururlar!
Şimdi Felluce'de olanları, birkaç...
ÖMER LÜTFİ METE
Sigaramın kurşunuyla esire infaz
Felluce'de cami...
UMUR TALU
Kan kardeşlerimiz
Ne yapalım; bu iş böyle. "Ambargoda...
'Bu dramı durdurun'
ABD askerinin yaralı Iraklı esiri öldürdüğü görüntülere tepkiler...
Putin'den ultra atom bombası
Başka ülkelerin sahip olmadığı ve olamayacağı türden bir atom bombası...
Sistem gereği gid-Ersun hocam
Sistem gereği gid-Ersun hocam
* Ukrayna'nın en büyük silahı hızlı hücumlardı... Ersun Yanal, önlem...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.